S2B6| "Kızım..."

568 47 33
                                    

Selam, n'aber?

Öncelikle yeni bölüm soran herkese teşekkür ederim, biraz geciktiğinin farkındayım ama final haftam ve çok vakit ayıramıyorum maalesef ama düzelicez inşallah be dsgfjdsgjsd

Bu bölümü çok severek yazdım, sizin de severek okuyacağınızı düşünüyorum.

İyi okumalar.

🥂🔥

Asiye -az önce Nebahat'ın söylediği gibi- koşar adımlarla yanına gelip kollarını hızla Doruk'un boynuna sardı. Yarı uzanır pozisyonda olan yatak sayesinde aylar sonra ilk kez ona rahatça sarılırken, aylardır eksikliğini hissettiği diğer şey oldu, beline sarıldı Doruk'un kolları.

Saçları arasına bıraktığı öpücükleri hissederken, dolu gözlerinden yaşlar akmaya başladı. "Çok özledim seni." dediğinde kendini geri çekti Doruk ve annesinin dediği "o hal"ini aradı, iyi olduğuna emin olmak için üzerinde gezdirdi gözlerini hızlıca.

Büyüyen karnını görünce "Sen..." dedi. Asiye gözyaşlarına rağmen gülerek kafa sallarken, duyduğu şey ile şaşkınlıkla aralandı dudakları. "Asiye sen gerçekten hamilesin, bebeğimiz olacak bizim."

"Ne demek, gerçekten?" "Ben... Ben öldüm sandım Asiye, bir mezarın içinde sıkışıp kaldım. Sen geldin yanıma, hep geldin, her gün. Bıkmadan, toprağıma bile âşık olarak geldin. Bana bir şeyler anlattın, ben öldüm sandım ama..."

Asiye hızla kesti sözlerini "Ölmedin ama, yeter artık, bahsetmeyelim ölümden." dedi. "Duyduğumu sandığım her şey gerçekmiş Asiye, bebeğimiz olacak bizim."

Gözyaşlarını silerek konuşan Doruk'a gülümsedi Asiye, gözyaşlarını silen oydu işte yine. Gülümseyerek bir öpücük bıraktı avuç içine. Ardından kollarını tekrar ona sardığında bir öpücük daha bıraktı Doruk, saçlarına. "Çok üzdüm seni, değil mi?" "Düşünme şimdi bunları, yanımdasın ya, geçti her şey."

"Asiye, ben seni çok seviyorum ya." "Ben seni daha çok," dedi Asiye. "Biliyorum, ben bile öldüğüme inanırken herkese inat yaşadığımı söyleyecek kadar, değil mi?"

Asiye gözyaşlarını silerken hızla kafa salladı ona. "Her gün, her saniye seni bekledim ama Doruk, yemin ederim bir an bile vazgeçmedim, kaybetmedim umudumu. Sen söz verdin bana, beni bırakmayacağını biliyordum. Yemin ederim ömrümün sonuna kadar beklerdim seni."

"Ağlama artık," dedi Doruk, alnına bir öpücük bıraktıktan sonra. "Seni yeterince üzdüm zaten." Asiye gülümserken, yüzünde gezdirdi ellerini. Hastalıktan sararmıştı cildi, bazı yerlerinde hâlâ yaralarının izi vardı. "Yorgun görünüyorsun." dediğinde gülümsedi Doruk burukça. "Senin kadar değil."

Asiye bakışlarını kaçırırken, "Özür dilerim," dedi Doruk. "Sana bu kadar acı yaşattığım için çok özür dilerim. Yanında olabilmem gerekirdi, gözyaşlarını silemediğim için özür dilerim. Benim yerime can çekişmişsin bunca zaman Asiye, seni yalnız bıraktığım için çok özür dilerim."

"Dileme," dedi Asiye ağlamasını bastırmak için gülümseyerek. "Elinde olsa tek bir an yalnız bırakmazdın beni, biliyorum. Hem şimdi yanımdasın ya, yeter."

Aralarındaki sessizliği çalan telefon bölerken, kısa tuttu Nebahat görüşmeyi. "Asiye, Atlas acıkmış, baban önce yemeğe götürmüş onu, geç kalacaklarmış, haberin olsun." "Tamam anne."

"Atlas..." dedi Doruk. "Çok kızdı mı bana?" "Kızdı başlarda ama sonra seni bekledi hep, sonra bir gün sordu, babam hani bizi hiç bırakmayacaktı anne, diye." Gözyaşlarını sildi titreyen elleriyle. Doruk'un da gözünden akan yaşları görünce hızlıca silip bir öpücük bıraktı yanağına. "Ben de anlattım ona, senin bizi bırakmadığını, bir gün geri geleceğini söyledim. Yaptığı resimleri biriktiriyor, sana gösterecekmiş hepsini. Adını yazmayı öğrendi, biliyor musun? Hâlâ elleri titriyor kalemi tutarken, sanki her şey güçlenmek için seni bekliyormuş gibi." "Aslan oğlum benim." dedi Doruk gözyaşlarına rağmen gülümseyerek.

Nebahat, onları baş başa bırakmak için odadan çıkınca ellerini Asiye'nin karnına koydu Doruk. Öylesine ağırdı ki sözleri gibi hareketleri de, onun yorgunluğunu vücudunda hissetti Asiye.

"Kaç aylık oldu?" "5." "Kocaman olmuş." "Doruk o kadar korktum ki... Bebeğimizi bırak kucağına almayı, haberin bile olamayacak diye çok korktum. Ahmet Mithat Efendi 'Cennet, babanın koltuğuyla kılıcının ucuna kadardır.' demiş, bizim kızımız cenneti bilemeyecek diye korktum. Sen yokken bir hiçliğin ortasına doğacak diye korktum." "Özür dilerim Asiye, biliyorum, hiçbir faydası yok ama çok özür dilerim ben."

Asiye, ona cevap olarak birbirine bastırdı dudaklarını. Aylar sonra ilk kavuşumları, onu ne kadar özlediğini bir kez daha fark etmesini sağlarken, hasreti kalbinin en orta yerine bir mıh gibi saplandı. Zaten yorgundu Doruk, onu daha fazla yorabileceğinden korkarak küçük bir öpücükten sonra geri çekti kendini.

Ardından yanağını okşarken "Çok seviyorum seni," dedi. "Öyle çok özledim ki, bir saniye daha görmesem ölecektim sanki." "Hani artık ölüm demek yoktu?" "Tamam, demem."

Aklına gelen şeyle gülümsedi Asiye. "Ne oldu?" diyen Doruk'a döndü sonra. "Kızımızın adını da söylemiştim sana, duydun mu?" Kafasını iki yana sallayışına karşılık bileğindeki bulut dövmesine kaydı bakışları. "Yağmur." dedi sonra.

"Yani istemezsen başka isim buluruz tabi ama..." "Yağmur..." dedi Doruk dolu gözleriyle. "Asiye, bizim kızımız, bebeğimiz." Asiye, ona kafa sallayarak karşılık verirken, "Yağmur," dedi Doruk tekrar, gözleri ıslandı bu sefer. Asiye'nin karnını severken "Özür dilerim babacığım," diye devam etti. "Sana bu kadar geç kaldığım için özür dilerim."

🥂🔥

Nasıl buldunuz bölümü?

Doruk ve Asiye kavuştu ama daha da önemlisi Doruk, kızıyla da kavuştu 🥺

Bölümü düzenlemek için okurken gözlerim doldu. Çağan Şengül "Neden sonumuz geldi böyle, çok yazık" sözlerini AsDor için yazmış.. (Çağan Şengül bana zarar veriyor)

Diğer bölüm Atlas da kavuşacak babasına (?) :D

İçinize kurt düşürdüysem gidebilirim, hoçça ğalın dfghsgjsgd

Okuduğunuz için teşekkür ederim. ❤️

BEYAZ ŞARAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin