Selam, n'aber?
Tam delirip bölüm atmalık bir saat bence (delirdim) dfhsdgfshjgjds
Bu bölümü çok severek yazdım veee inanmayacaksınız ama siz de severek okuyacaksınız hsahhsah
Lafı çok uzatmak istemiyorum, hemen aradan çekiliyorum o yüzden.
İyi okumalar.
🥂🔥
Günümüz
Asiye oturduğu yatakta Doruk ile fotoğraflarına bakarak ağlarken tıklatılan kapıya döndüğünde Melisa'yı gördü. "Gelebilir miyim?" diye soruşuna karşılık kafa sallayarak cevap verdi.
Melisa yatakta onun yanına oturduktan sonra "Asiye," dedi. "Bak, sen benim yengemsin, evet ama öz ablam olsan anca bu kadar severdim seni. Sen de beni kardeşin olarak gör, olur mu? Benim en içime kapanık olduğum zamanda sen vardın yanımda, sen de yalnız olmadığını bil."
Asiye kendini gülümsemeye zorlayarak "Sağ ol Melisa." dediğinde kolunu sıvazladı Melisa dost bir tavırla. "Sakın içine atma, tamam mı? Bak, dert olur içine, gerçekten. Bugün ağlayamadığın, belki de haykıramadığın için hep içinde kalır."
"Ben hep çok korktum," dedi Asiye. "Atlas'a hamileyken de, sonrasında da. Onu koruyamamaktan, kötülüklerden uzak tutamamaktan... İçim içimi yer dururdu böyle düşünürken, Doruk fark ederdi tabi hemen. Defalarca söz verdi bana, her defasında yanımızda olacağını, tüm kötülükleri bizim için göğüsleyeceğini falan söylerdi."
Islak gözleri dalarken, titrek bir nefes çekti içine. "Şimdi o kadar zor ki bunları geçmiş zaman olarak anlatmak. Artık Doruk yok, Melisa. Oğlumuz için tüm kötülükleri göğsünde yumuşatacaktı, şimdi en büyük kötülük bizim için onun yokluğu. Benim canım çok yanıyor. Ya aklım almıyor, ben sarıldım ona, öptüm, uğurladım. Geri gelecekti, biz... Biz evlilik yıldönümümüzü kutlayacaktık. Sürpriz hazırlıyordu bana, belli etmemeye çalıştı ama yetişsin diye uğraştı. Ben ona bebeğimizi söyleyecektim sonra. Bir de şu olanlara bak. Ben kaldıramıyorum, kabullenemiyorum. Evlendiğimiz gün bizim bayramımızdı, yasımız oldu. Melisa... Ben onu çok özlüyorum, kabul edemiyorum gittiğini, çok canım yanıyor benim. Bu acı nasıl geçecek bilmiyorum, içimdeki bu ateş nasıl sönecek, bilmiyorum."
Melisa gözünden akan yaşları hızlıca silerken, "Ben de çok özlüyorum onu." dedi. "Şimdi geriye dönüp bakınca her şey o kadar hayalmiş gibi geliyor ki, sanki Doruk hiç yoktu, hiç olmamıştı, sanki biz var ettik onu hep, şimdi de hayal dünyamızda kayboldu."
Asiye hızla çekti Melisa'nın elleri arasında olan ellerini. Titreyen ellerini yüzüne çıkarırken, ağlaması şiddetlenince onu kendine çekip sarıldı Melisa ve "Özür dilerim," dedi. "Asiye çok özür dilerim, ben seni üzmek istememiştim."
"Tamam," dedi elini sırtında gezdirirken. "Bak, bebeğini düşün, üzme kendini bu kadar."
Melisa, Asiye'nin dikkatini dağıtması gerektiğini hissederken, ilgisini çekecek bir şeyler düşündü. Aklına gelen şeyle ise geri çekilirken, "Ben sana Doruk'un seni ağlayarak bana anlattığı geceyi anlattım mı?" dedi.
Asiye'nin yüzüne sorar bir ifade yerleşirken, gülümsemeye çalıştı ona. "Bir gece uyuyordum, telefon arka arkaya çaldı." diye anlatmaya başladı. "Önce umursamadım ama baktım ısrarla çalıyor, kalkıp açtım. Bir baktım, Doruk. Korktum, sonuçta bizden ayrı yaşıyor, gecenin bir vakti arıyor."
"Açtım telefonu baktım, ağlıyor. Yanıma çağırdım, gizlice içeri sokana kadar akla karayı seçtim. Annemle babam, Doruk'u o halde görse olay çıkardı çünkü, tahmin ediyorsundur az çok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanfictionAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...