Selam, n'aber?
Bu bölümü pek sevmedim dürüst olmak gerekirse, çünkü son anda öğrendiğim bir şeyle kurguyu değiştirmek zorunda kaldım ama yine de kötü bir bölüm olduğunu düşünmüyorum.
Başından beri yazmayı istediğim bir bölümdü, severek yazdım. Umarım siz de severek okursunuz.
İyi okumalar.
🥂🔥
Asiye, karşısındaki Doruk'un kendisinden daha heyecanlı oluşu karşısında gülerken, "Aşkım," dedi ellerini tutup. "Sakin ol biraz."
"Ya ne demek, sakin ol? Bugün benim karım avukat oluyor. Ben nasıl sakin olabilirim." "Ama sen bana hiç yardımcı olmuyorsun ki böyle. Ben heyecandan bayılmak üzereyim, senin beni sakinleştirmen lazım ama sen benden önce bayılacaksın neredeyse."
"Özür dilerim, tamam, bak, çok sakinim." derken bacağını sallayan Doruk'a güldü Asiye. Doruk'un kucağındaki oğlunun elinin üstüne bir öpücük bıraktı ve "Anneciğim ne yapıyor baban?" dedi gülerek.
Atlas gülerek babasını gösterirken, onu kucağına aldı Asiye ve boynuna bir öpücük bıraktıktan sonra "Ben gidiyorum," dedi heyecanla gülümseyerek. "Ruhsatımı almaya."
Doruk, Asiye'yi gururdan dolan gözleriyle izlerken, kucağındaki Atlas, "Anne gitmiş." diyerek avuç içlerini havaya kaldırınca güldü ona ve "Annen gelecek birazdan babacığım," dedi. "Bak, oraya çıkacak birazdan annen." derken sahneyi gösterince ilgiyle oraya dönen oğlunun yanağına bir öpücük bıraktı.
Asiye'nin adı anons edilince "Bak babacığım," dedi ona sahneyi gösterip. "Annen gelecek şimdi. Biliyor musun oğlum, annen bugün avukat olacak." dedikten sonra birkaç saniye sessiz kaldı ve "Gerçi sen daha avukatın ne olduğunu bile bilmiyorsun." dedi hatırladığı detayla.
Bakışları tekrar sahnedeki Asiye'yi bulunca bir iç çekti ve "Ama olsun," dedi Atlas'a dönerken "Annen senin şükür sebebin olacak hep. O, bizimle olduğu için çok şanslıyız."
Doruk bakışlarını oğlundan çekip sahneye çevirdiğinde ortada duran Asiye'yi görünce gülümserken, "Anne!" diyen oğluna güldü ve "Evet oğlum, orada annen." dedi.
Asiye ruhsatını alıp cübbesini giydikten sonra tekrar sıradaki yerine geçince elinde salladı ruhsatı, Doruk'a bakarak. Onun gülüşü, Doruk'u da güldürürken, kucağındaki Atlas yanında oturanlara baktıktan sonra gülerek alkış tutmaya başladı.
Doruk cebinden çıkardığı telefonunun kamerasını açıp Asiye'ye doğrultmuştu ki elinden tutup çekiştiren Atlas'a "Oğlum bir dur." dedi. "Bak, annenin fotoğraflarını çekeceğim."
Kucağından inmek için çabalayan oğlunu tutmak için uğraşırken salondaki gür sesi duyup doğrulan Atlas, sesten korktuğu için kollarını ona sarınca gülüşünü serbest bıraktı ve "Tamam oğlum, buradayım ben babacığım." dedi. "Korkma güzel oğlum."
Atlas'ın saçlarına, boynuna küçük öpücükler bırakırken, "Babacığım korkacak bir şey yok ki, annen de orada, unuttun mu?" dedi.
Kafasını gömdüğü boynundan kaldıran Atlas, göz ucuyla kendisine bakınca güldü ve "Tamam oğlum, yatmak istiyorsan yat." dedi alnına bir öpücük bırakıp.
Asiye, Doruk'un yanına geldiğinde omzunda uyuyan oğlunu görünce "Güzel bebeğim benim," dedi. "Gidelim mi?" "Kutlama?" "Kalmayalım ya, Atlas uyanıp huzursuz olmasın." "Sen bilirsin güzelim."
🥂🔥
Eve geldiklerinde Doruk, Atlas'ı yatağına bırakıp tekrar salona geldiğinde kapıda kendisini bekleyen Asiye'yi görünce "Bir tanem ne oldu, neden geçmedin içeri?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanficAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...