Selam, n'aber?
Hastaymış çiçeğim, bu bölüm ona ithafen olsun. Morali yerine gelsin, şifa olsun.
Doruk'un kaza geçirmemesine neden bu kadar üzüldünüz ya dsfgsdhjsgs yani geçirse daha mı iyiydi, siz ne olsun istiyorsunuz aloo?
Bu bölüm sonunda kavuşuyoruz, hamdüsena ya Rabbi! Ben çok severek ve eğlenerek yazdım, umarım siz de seversiniz.
Yeni bölüm için sınır: 70 oy ve 25 farklı kişiden yorum
İyi okumalar.
🥂🔥
Asiye yerinde heyecanla kıpırdanırken engel olamadığı güdüsüyle saati kontrol etti bir kez daha. Doruk ile en son konuştuklarında yarım saate geleceğini söylemişti, gelmek üzereydi. "Oğlum," dedi Atlas'ın eline bir öpücük bıraktıktan sonra. "Baba gelecek birazdan anneciğim."
Dediği şeyi anlamasa da gülen Atlas ile güldü o da ve "Ölürüm sana." dedikten sonra boynuna bir öpücük kondurdu. O sırada duyduğu kapı sesiyle yüzüne bir gülümseme yayıldı ve kapıya gitti hızlı adımlarla.
Karşısında gördüğü Doruk, anın gerçekliğini sorgulatırken, kolları arasına girdiğinde özlem dolu bir gülümseme vardı yüzünde. Sevdiği adamın arka arkaya öpüşlerini boynunda hissederken, kavuşmanın verdiği huzur ile kapattı gözlerini.
Doruk, ondan uzaklaştıktan sonra "Ben, kokunu almadan nefes alamıyormuşum." dediğinde boştaki eliyle sevdiği adamın yanağını okşadı Asiye. Doruk, kucağında tuttuğu Atlas'ı ondan alırken, yüzündeki gülümseme ile izledi onları. "Aslan oğlum," dedi Doruk, oğlunu her zamanki gibi koklayarak öperken. "Güzel oğlum benim, canım oğlum."
Elini, onun koluna koyduktan sonra "Hadi geç içeri, kapıda kaldın." dedi Asiye yüzünde sabit kalan gülümsemesi ile. Doruk eğilip onun yanağına bir öpücük daha bıraktıktan sonra içeri girdiler birlikte. Salona geldiklerinde "Merhaba." deyişine karşılık olarak kafa salladı ona, Asiye'nin annesi.
Kucağına yatırdığı oğlunun boynuna arka arkaya birkaç öpücük bıraktığında mızıkladığını duyunca uzaklaştırdı kendinden ve "Telefonda sesimi duyunca ağlamakla olmuyor küçük bey," dedi hafif bir sitemle. "Bugün ağlasan da öpeceğim, idare et biraz."
"Aç mısın, bir şeyler hazırlayayım mı sana?" diyen Asiye'ye kaydı bakışları ve istemsizce onu süzdü bakışlarıyla. Yüzünün bir gülümsemenin ışığı ile aydınlandığını görünce gölgesinin kendi yüzüne düştüğünü hissetti.
"Olur, yerim." dedikten sonra Asiye'nin odadan çıkışını izledi. Aradan birkaç dakika geçerken, "Atlas'ı size bıraksam, ben de Asiye'ye yardım etsem olur mu?" dedi karşısında oturan orta yaşlı kadına. Bakışlarını ikisi arasında gezdirdikten sonra "Olur." dedi Ayşe ve kucağına aldı torununu.
Odadan çıkıp yerine aşina olduğu mutfağa girdi ve kendi kendine şarkı mırıldanarak bir şeyler hazırlayan sevgilisini süzdü. Sessizce yaklaşıp kollarını beline sardığında irkildi Asiye ve kendini serbest bırakırken "Doruk, neden sessizce geliyorsun?" dedi.
Sorusu cevapsız kalırken, "Çok özledim seni." dedi Doruk. "Kokun burnumda tüttü, evin içinde hayalinle yaşadım 10 gün boyunca, senin olmadığın bir ev cehennemmiş bana, sensiz bir hayat mümkün değilmiş. Evimizi yuva yapan içinde sizin varlığınızmış Asiye, cennetim sizin kucağınızmış."
Asiye, kolları arasında ona döndükten sonra "Aşkım," dedi dolu gözleriyle. Sonra söyleyeceği şeyden vazgeçip elini Doruk'un yüzüne çıkardı ve "Bir daha bu kadar ayrı kalmayalım, olur mu?" dedi. "Bir daha ölürüm de bırakmam sizi." diyen Doruk ile kaşlarını çattı ve "Ben birkaç gün ayrı kalamadım, ölüm nereden çıktı şimdi?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanfictionAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...