Selam, n'aber?
Özlediniz mi bizi? 👉🏻👈🏻
Wattpad'e ilk girdiğim dönemden beri en sevmediğim şey kitabı yarım bırakıp ortadan kaybolan yazarlardı, ve bilin bakalım kim onlardan oldu dsfhsdhfsd
Tekrar özür dilerim bekleyen herkesten ama gerçekten buradan uzaklaşmak isteyerek yaptığım bir şey değildi. Zaten çok yoğun bir okul dönemim varken bir de içinde bulunduğum toplulukla birlikte yürüttüğümüz etkinliklerimiz vardı. Yeri geldi günde 2 saat uykuyla geçirdim günlerimi, yemek yemekle vakit kaybetmeyip 10 dakika fazla uyumayı kâr saydığım günlerden bahsediyorum :"
Yine de kendi adıma çok güzel bir okul yılını geride bıraktım ve yenisi için sabırsızlanıyorum! Siz neler yaptınız ben yokken, azıcık sohbet edelim bölüme geçmeden önce. <3
Açıkçası bölüm çok içime sinmedi, aramıza mesafe girdi karakterlerimle ama en kısa sürede eski samimiyetimize döneriz diye umuyorum.
Diğer bölümler için böyle bir talebim olmayacak ama kalan kitleyi görebilmek adına okuyan herkesten en azından bir oy bırakmasını rica ediyorum bu bölüme, benim için önemli, o yüzden lütfen boş geçmeyin. 🌸
Umarım severek okursunuz.
İyi okumalar.
🥂🔥
Atlas olduğu yerde hafifçe zıplarken "Ya babaanne biraz daha hızlı." deyince güldü Nebahat ve "Yavrum tamam, bir sakin ol." dedi. "Hemen gitmek istiyorum ama babama ne yapayım, hem çok yavaşsın sen de."
"Tamam paşam, ben çok hızlı götüreceğim seni babana, tamam mı, merak etme sen. Çok hızlı süreceğim arabayı, hemen gideceğiz babana." "Şimşek kadar mı hızlı?" diyen Atlas'a güldü Akif. "Şimşek kadar hızlı." "Olley, hemen gideceğiz babama."
"Görüyorsun değil mi Nebahat," dedi Akif, karısına dönerken. "Senin oğlun kendi gibi torunumu da alıştırmış Şimşek'e." "Biz eskiden hep babamla Şimşek'i izliyorduk dede, babam hasta olmadan önce yani. O yüzden çok seviyorum ben, Şimşek'i ama babam yokken hiç izlemedim."
Nebahat "Yine izlersiniz bir tanem," derken Atlas'ın önüne diz çöktü ve montunun önünü kapattı. Yanağına da küçük bir öpücük bıraktıktan sonra ayağa kalkıp elini uzattı ona. Atlas da elini tutunca evden çıktılar birlikte.
🥂🔥
Asiye oturduğu tekli koltukta yanağını eline dayamış, uyuyan Doruk'u izliyordu yüzündeki gülümseme ile.
Neredeyse 24 saat olmuştu Doruk uyanalı ama hâlâ o kadar solgundu ki cildi, sanki amansız bir hastalığın pençesindeydi, sanki kendiyle savaşı hâlâ bitmemişti.
Ama her şeye rağmen o kadar güzeldi ki... Derin bir nefes çekti içine düşünceleriyle birlikte. Hayrandı sevdiği adamın her şeyine; gülüşüne, göz süzüşüne, sesinin tınısına, kaşlarını hafifçe çatışına... Kaşları çatıkken aşırı ciddi durduğunu düşünse de daha çok hırçınlaşmış bir kedi yavrusuna benziyordu.
Esneyince kısa bir anlığına gözleri kapanınca korkuyla açtı tekrar. O kadar korkuyordu ki uyuduğunda Doruk'a bir şey olmasından, uyandığında onu bıraktığı yerde bulamamaktan. Bu yüzdendir ki uyandığından beri tek bir an bile ayrılmamıştı yanından, gözlerini bir anlığına bile ayırmamıştı üstünden.
Kapı çaldığında oraya çevirdi bakışlarını, aralanan kapıdan içeri oğlunun kafasının uzandığını görünceyse bir gülümseme yerleşti yüzüne. "Anneciğim," dedi güler yüzüyle. Koşarak kendisine doğru gelen oğlu, kollarını boynuna sarınca bir öpücük bıraktı ince kollarının üstüne.
Atlas uyuyan babasına bir bakış attıktan sonra önüne dönerken "Anne," dedi. "Efendim anneciğim?" "Babam yine eskisi gibi çok mu uyuyacak?"
Asiye, oğlunun korkusunu görünce saçlarını okşadıktan sonra küçük bir öpücük bıraktı. Cevap vermek için hazırlanıyordu ki bakışları arkasındaki Doruk'u bulduğunda yüzüne bir gülümseme yerleşti. "Bilmem," dedi sonra oğlunun sorusuna. "Bir kendisine mi sorsak?"
Omuzlarından tuttuğu Atlas'ı arkasına çevirdikten birkaç saniye sonra oğlunun "BABA!" diyen coşkulu sesini duyunca güldü o da dolu gözleriyle.
Atlas, Doruk'un yattığı yatağın yanına gittikten sonra yatağa çıktı yavaşça ve bir öpücük bıraktı yanağına. Doruk gülerek üzerinde serum olmayan elini oğluna sardıktan sonra bir öpücük bıraktı saçlarına.
🥂🔥
Odaya giren doktor, elindeki dosyaları inceledikten sonra Doruk'a döndü ve "Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?" dedi. Doruk bir nefes verdikten sonra "Yorgun." dedi sadece. "4 aydır uyuyorsunuz, vücudunuza yaşam fonksiyonlarınızı devam ettirmek için çeşitli ilaçlar verdik. Yani bu yorgunluk ilaçların etkisi diyebilirim ama gittikçe azalacak, endişeniz olmasın."
"Ne zaman ayağa kalkabilir peki?" diyen Asiye'ye çevirdi doktor bakışlarını ve "Öğleden sonra fizyoterapist arkadaşımız gelecek, o kaldırdıktan sonra." Asiye, Doruk'a dönüp gülümseyerek bakınca bir öpücük bıraktı Doruk da elinin üstüne.
Birkaç saat sonra odaya giren fizyoterapist, "Doruk Atakul?" deyince yavaşça doğrulmaya çalışırken "Benim." dedi Doruk. Genç doktor, yanında getirdiği yürüteci yatağa yaklaştırdığında anlamadan bakan Doruk, "O, benim için mi?" dedi. "Evet."
"Ben ayağa kalkabilirim sanmıştım." "Tabii ki kalkabileceksiniz, ancak aylardır yürümediğiniz için kaslarınız ne durumda bilmiyoruz, muhtemelen sizi taşıyabilecek güçte olmayacak kadar zayıflar. O yüzden önce yürüteç ile başlayıp vücudunuzu harekete alıştırmak daha doğru olacaktır."
"Anlıyorum." dedi Doruk zoraki bir gülümsemeyle ve doktorun yardımıyla ayağa kalktı. Bacakları, aldığı ağır ilaçların etkisiyle şişmişti, değil adım atmak, kaldırmakta bile zorlanıyordu ve yürümek tahmin ettiğinden daha zordu.
Bakışlarını Asiye'ye çevirdiğinde dolu gözleriyle kendisine baktığını görünce gülümsemeye zorladı kendini, ancak vücudundaki her kas o an fazlasıyla zorlandığı için beceremedi.
Zorlanarak attığı birkaç adımın ardından odaya geldiğinde tekrar yatağına yatmasına yardımcı oldu doktor. "Yürümek çok zorlayıcı sizin için, canınız da yanıyor ama bu, hareketle geçecek bir şey. O yüzden kendinizi zorlamayacak, vücudunuzu yormayacak şekilde yürümeye çalışın lütfen. Zamanla ağrılarınız azalacak, şişlikleriniz de indikçe daha da kolaylaşacak işiniz."
Doruk, doktora başını sallayarak cevap verdikten sonra yastığa bastırdı başını, yorgunluğunu bastırmak ister gibi. Asiye, doktora teşekkür ettikten sonra odadan çıkışının ardından Doruk'un yanına oturdu ve bir öpücük bıraktı elinin üstüne. "Çok mu yoruldun sevgilim?" "Yani yoruldum biraz tabii ama iyiyim, merak etme. Hem duydun doktoru, normalmiş bunlar."
Asiye, ona gülümsedikten sonra başını omzuna yasladı ve yanına uzandı yavaşça. İçindeki huzursuzlukla bakışlarını Doruk'a çevirdi kafasını kaldırmadan, ardından ise içine düşen korkuyu kovmayı umarak kapattı gözlerini.
🥂🔥
Nasıl buldunuz bölümü?
Gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenilmiştir shdfgdshjf (şaka değil mlsf)
Diğer kitapların bölümlerini de bu hafta içerisinde yayınlayacağım, kurguları toparlayıp biraz daha oturtmaya çalışıyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ŞARAP
FanfictionAsiye Eren ve Doruk Atakul... Hayat onları zıt kutupların birbirlerini çekmesi misali buluşturdu ve bir yol çizdi önlerine. Bu yolu nasıl yürüyeceklerini ise onlar seçecekti: el ele mi, yoksa birbirine mecbur olarak mı? Bambaşka bir şekilde başlayan...