poğaça yanak

11.8K 879 945
                                    


O gün hastane odası bir sürü insana misafirlik etmişti.

Her gelen bebeğin sevimliliğine ve küçük bedenine hayran kalıyordu. Çok uslu ve akıllı olacağını söylüyorlar bazıları yanaklarının güzelliğine karşı koyamadan öpüyordu.

Gün boyu yoğun ziyaretçi akınına uğrayan Jisung annesinin kucağında sessizce yatıyordu. Annesi onun bu sevimli hallerine aşık olmuş bir şekilde oğlunu izliyordu.

Tam o sırada kapı açıldı. Jisung'u ziyaret etmeye karşı komşusu Loona ve en küçük oğlu gelmişti. Loona doğruca komşusuna yöneldi ve çok mutlu olduğunu tebrik ettiğini ve daha bir sürü iyi dileğini sıralamıştı. İki yetişkin konuşmaya dalmıştı.

O sırada kapının orada bekleyen dört yaşlarında büyük gözlerini uzun kirpikleri süsleyen, alnına düşen kahverengi saçlarıyla sevimli görünüşünün yanında somurtkan suratıyla Minho duruyordu. Kapının yanından odanın ortasına ilerleyen küçük beden neden burada olduğunu anlayamıyordu. O sadece evde olmak ve yeni aldığı oyuncak arabası ile oynamak istiyordu. Zaten üç kardeşin en küçüğü olduğu için hep onların eskileriyle oynardı ilk defa kendisine ait bir oyuncağı olmuştu.

Ama o onunla oynamak yerine tüm mahallenin konuştuğu herkesin sevimliliğini dilinden düşürmediği zırlak bebeği görmek için annesi tarafından zorla buraya getirilmişti. Hem Minho emindi oyuncak arabası bu küçük şeyden daha güzeldi.

Hem ne kadar sevimli olabilirdi ki. Kesin mahalledekiler çok abartıyordu. Minho bu bebek doğana kadar tüm mahallenin gözdesiydi. Onu gören herkes annesine büyüyünce çok canlar yakacağını söylerdi. Niye birinin canını yaksın ki, Minho insanlara zarar vermek istemezdi.

Evet soğuk bir çocuktu çok arkadaş edinmez insanlara yaklaşmaktan çekinirdi ama canlarını da yakmak istemezdi. O iyi biriydi.

Muhabbete dalan ikili odanın ortasında onlara yaklaşmaya çekinen bedeni fark ettiler. Annesi gülerek Jisung'u kucağına aldı ve Minho'ya göstermek için onu yanına çağırdı.

Minho gidip gitmemekte kararsız kalsa da küçük adımlarını bebeğe yöneltti. Annesinin yanında duran sandalyeye çıktı ve bebeği gördü. Minho o an neler olduğunu anlayamadı.

Bu bebek neden bu kadar güzeldi, içinden sanırım yanıldım oyuncak arabamdan daha güzelmiş diye geçirdi. Tombul yanakları, büzülmüş küçük dudakları, minicik burnu ve kocaman siyah gözleri ile o kadar sevimliydi ki Minho daha önce bu kadar sevimli hiçbir şey görmemişti.

Büyülenmiş gibi bebeğe bakıyor. Tombul yanaklarına dokunmak istiyordu. Jisung da Minho'ya kitlenmiş onu izliyordu. Bakışlarını birbirlerinin üzerinden hiç çekmediler. Minho daha fazla dayanamadı ve tombul yanaklarını minik parmakları ile dürttü. O kadar yumuşaktı ki pastanede satılan poğaçalar bile onun yanakları yanında çok sert kalırdı.

Jisung'un annesi Mina onun acıktığını düşünerek emzirmek için Loona'nın kucağından kendi kucağına aldı. Mina'nın kucağına geçen Jisung görüş açısından Minho'nun gitmesi ile onun yok olduğunu düşündü. Onu göremenin korkusuyla küçük dudaklarını büzerek büyük bir bağırtı kopardı ve ağlamaya başladı.

Mina Jisung'u susturmaya ve emzirmeye çalışıyor, gazını çıkarmaya çalışıyordu. Ama hepsi nafileydi, Jisung'un ağlamaları daha da şiddetlendi.

Mina, Loona'ya bakarak "Loona bir de sen dener misin sen benden daha tecrübelisin, üç çocuk büyüttün sanırım aç değil ama susmuyor görüyorsun" dedi.

Loona gülümseyerek "Tabiki ver bakalım odada gezdireyim belki öyle susar" dedi.

Minho hala sandalyesinde oturuyor, ağlayan Jisung'u izliyordu. Loona'nın kucağına geçmesiyle birlikte kendisine sus işareti yapan Minho'yu gören Jisung yavaş yavaş ağlamalarını kesmiş onu izlemeye devam etmişti.

Bu görüntü ile hepsi gülmüştü. Mina Minho'ya "Galiba seni çok sevmiş" dedi.
Loona ise şaşırmıştı Minho çok soğuk ve olgun bir çocuktu. Kimseyle kolay anlaşamaz hep yalnız kalmak isterdi kimsede onu aralarına katmak uğraşmaz yalnızlığına terk ederlerdi. Ama Jisung Minho'yu görür görmez onu çok sevmişti.

Minho ve Jisung birbirlerini izlerken Minho birden Jisung'un yanaklarını eli ile okşamaya başladı. Bunun karşılığı olarak Jisung iyice mayıştı ve kendini uykunun kollarına teslim etti. Loona Jisung'u uyandırmadan Mina'nın yanındaki beşiğine yatırdı.

Çok sessiz bir fısıltıyla şimdi gitmeleri gerektiğini bir ihtiyacı olursa haber vermesini tembih ederek, Minho'nun elini tutarak kapıya yöneldi.

Minho annesini takip ederken birden tutuşundan kurtuldu ve Mina'nın yanına gitti. Biraz, uyuyan güzel bebeğe baktı ve tüm cesaretini toplayarak bakışlarını Mina'ya çıkardı. Kendine güvenmeye çalıştı bunu yapabilirdi sonunda iyice cesaretini toplayıp Mina'ya o soruyu sordu;

"Mina teyze Jisung bizim olabilir mi?"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

dandelions, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin