Minho Jisung da bazı değişiklikler olduğunu söylediğinden beri Jisung gelip gidip sürekli aynanın karşısında kendini kontrol ediyordu.
Son zamanlarda gerçekten biraz dolgunlaştığını hissediyordu fakat bunun çok fazla uyumasından kaynaklı olduğunu düşünüyordu.
Ama gerçekten neden bu kadar fazla uyuyor, durduk yere ağlıyor ve çok alınıyordu ki, acaba dedi kendi kendine acaba.
Ardından üzerindeki bol tişörtünün eteklerini kaldırıp çıplak karnına baktı uzun uzun.
Sol elini üstüne kapatıp gözlerini yumdu, bir şeyler hissetmeye çalışıyordu sonuçta karnında birisi olsaydı hissederdi ama o hiç bir şey hissetmedi, yüksek ihtimal Minho yanılıyordu. Hem zaten Jisung erkek değil miydi nasıl olabilirdi böyle bir şey?
O sıra Minho kapının pervazına yaslanmış elini karnına koyup gözlerini yummuş Jisung'u izliyordu tebessüm ederek. Onun daha da tombikleşip kocaman tatlı mı tatlı bir göbüşü olacağı günler çok yakındı bunu tüm kalbiyle hissediyordu.
Arkasından beline sarılıp, ellerini Jisung'un karnı üzerinde olan elleri üzerine kapattı, yanağını yanağına sürttü tembelce, aynadaki yansımaları o kadar güzel görünüyordu ki gözlerini alamıyordu.
"Bence orada birisi yok" dedi Jisung aynadaki yansımadan Minho'nun gözlerine bakarak.
"Olduğuna tüm varlığım üzerine yemin edebilirim" dedi Minho da karşılık olarak.
"Ama nasıl" diye sordu hala anlamakta güçlük çekiyordu.
"Mucize" diyip narince okşadı karnını.
Jisung da tebessüm etti söylediklerine. Yarın doktora gittiklerinde olumsuz haber alacaklarını düşünüyordu ama içten içe hamile olmayı çok istiyordu aşık olduğu insandan bir bebeği olacaktı hem de bir bebekleri zaten varken, kocaman bir aile olucaklardı.
Bu yüzden çok kendini kaptırmamaya çalışıyordu çünkü doktordan hamile değilsiniz cümlesini duyunca yıkılacağını biliyor ve bundan korkuyordu.
"Nerelere daldın" diye sordu Minho onun düşünceli halini fark ederek.
"Hiç" diyip omuz silkti Jisung da ona.
"Bizimkileri çağıralım mı biraz havamız değişir" diyip bir öneri sundu Jisung'a, biraz eğlenirdi Jisung da bu sayede.
"Olur, Hanni ne yapıyor" diye sordu kolları arasında dönüp yüzünü avcu içine alıp severken.
"Çoktan uyudu, ne zaman ninni söylesem mayışıp kalıyor" dedi Minho gülerek.
"Seni çok seviyor ve seninleyken çok huzurlu da ondan, keramet ninni de değil yani" diyip güldü onunla birlikte. Ardından yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.
Ardından biraz daha birbirlerine olan sevgilerini aktardılar bakışlarıyla, sarılmalarıyla ve öpüşleriyle...
Güçlükle ayrılıp arkadaşlarını evlerine davet ettiler akşam oturması için, bir kaç atıştırmalık hazırladılar birlikte sohbetlerine eşlikci, çok geçmeden kapı çalındı hepsi tamamlandı zamanla.
Sohbet muhabbet, gırgır şamata, keyifli bir akşam oluyordu. Changbin yanında getirdiği craft torbanın içinden üç şişe şarap çıkarıp birini eline alarak hafifçe sallayıp güldü.
"Fransa'dan babam getirmiş hadi diplerini görelim" dedi neşeyle.
Minho da altı kadeh çıkardı mutfak dolabından ardından ada tezgahın üzerine bıraktı sakince.
"Hyung sekiz kişiyiz" diye uyardı Jeongin de onu.
"Ben ve Jisung içmeyeceğiz" dedi Minho Jisung'a bakarak.
![](https://img.wattpad.com/cover/316632897-288-k779837.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Fanfiction...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.