kıvrık yılan

4.1K 617 476
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.

Minho ve Jisung rutinlerini sürdürmeye devam ediyorlardı. Minho okula gidiyor, Jisung da her gün çıkışta Minho'yu almak için Loona'nın peşine takılıyordu.

Areum ise annesinin yanına geldiğinde Minho ile hiç göz teması kurmuyordu. Öğretmeniyle konuşup eski sırasına dönmek istediğini de söylemişti çünkü karşısında yenilmez bir rakip vardı. Jisung...

Minho'nun kolu artık tamamen iyileşmişti. Bir haftasonu ikili Jisung'un yatağına uzanmış, Minho kitap okurken Jisung'un saçlarını okşuyor, Jisung da Minho'nun kucağında yatıp ona bir kedi gibi sırnaşıp, kitapla olan konuşmalarıyla Minho'yu güldürüyordu.

"Yaşlı kadın, benim sana verecek param yok. Al bu kırmızı elmayı ormanın en güzel elması. Bunu senin için kopardım dedi."

"YEME! YEME SAKIN, MİNHO YEMESİN ELMA ZEHİRLİ" diye bağırıyordu Jisung. Heyecandan yerinden kalkmış Minho'nun yanına kıvrılmıştı.

Minho ise onun bu haline kahkaha atıyordu. "Ji, sakin ol bu sadece bir kitap seni duyamazlar" dedi.

"Ama cüceler o ölürse çok üzülür, lütfen yemesin Allah'ım, senin kolun kırıldığında ben ne kadar çok üzülmüştüm her gece ağlamıştım, cüceler de her gece ağlarlar" dedi dolu gözleriyle.

Minho hayranlıkla küçüğüne baktı, onu hakedecek ne yapmıştı acaba. Onu çok seviyordu. Madem Jisung prensesin elmayı yemesini istemiyordu, o zaman pamuk prenses de o elmayı yemeyecekti.

"Sen benim kolum kırıldığında her gece ağladın mı, ama acımıyordu ki sadece hareket ettiremiyordum" dedi sevgi dolu gözlerle.

"Benim yüzümden kırıldı çünkü, ben olmasam sen o ağaca asla tırmanmazdın, hem acısa da ben üzülmeyin diye bana söylemezsin ki seni tanıyorum" dedi.

"Ji, artık zaten iyileşti ama gerçekten sandığın kadar acımadı, evet senin için tırmandım ama şu an kolumun kırılacağını bilsem yine tırmanırım, çünkü senin için değer" dedi.

Jisung kolunu Minho'nun koluna geçirip sarıldı, başını onun koluna yasladı. Söyledikleri onu çok utandırmıştı, yanaklarının alev aldığını hissetmişti. Bu yüzden konuyu değiştirmek istedi.

"Devam etsene, çok heyecanlıydı" dedi.

"Pamuk prenses kadına teşekkür ederek, elmayı aldı. Tam ısıracaktı ki cüceler ormandan geldiler, kadın onların kendisini görmemesi için oradan kaçtı, prenses ise elmayı unutmuş, cüceler ile oyun oynamaya dalmıştı"

"Bak gördün mü yemedi işte bir şey olmadı korkma" dedi.

Jisung kitaba bakıp parmağıyla resmi işaret etti. "O zaman cüceler neden ağlıyor" dedi sorgularcasına.

"Çünkü ıı şey oynadıkları oyun gıdıklamaca oyunuymuş ve çok güldükleri için de ağlamışlar" dedi Minho yalanın ortaya çıkmaması için.

"Prenses neden yatakta yatıyor peki" dedi tek kaşını kaldıran Jisung.

"Çünkü yorulmuş Ji, sende hep gıdıklamaca oyunundan sonra böyle yatıyorsun bir süre."

Jisung düşündü, Minho haklıydı o da gıdıklamaca oyunundan sonra çok yorulur bir süre dinlenirdi. Ardından kitaptaki bir harfi gösterdi.

"Minho bu M harfi dimi senin isminin başladığı harf bu" dedi.

Minho oldukça şaşırdı çünkü gerçekten o harf M harfiydi.

"Evet Sungie ama sen nereden biliyorsun bunu" dedi Minho şaşırarak.

"Seni izlerken öğrendim, aslında bu harflerin çoğunu biliyorum ama senin gibi okuyamıyorum" dedi dalgın bir şekilde.

"Bu da A harfi" dedi diğer harfi gösterirken.

"Evet doğru, peki bu hangi harf' dedi eliyle bir harfi gösteren Minho.

"Iıımmm o da G" dedi Jisung.

"Evet doğru Jisung sen çok zekisin" dedi Minho etkilenmiş bir şekilde.

"Hadi annene gösterelim bu yeteneğini" dedi Jisung'un elinden tutarak.

Minho eline aldığı kitapla Mina'nın yanına sürükledi Jisung'u.

Mina mutfakta sabah Jisung ile hazırladıkları çilek dolgulu kurabiyeleri pişiriyordu. Aslında Jisung çok fazla çilek sevmezdi tercihini hep çikolatadan yana kullanırdı. Ama anlaşılan o ki Jisung Minho için bir fedakarlık yapmıştı. Tıpkı Minho'nun yaptığı gibi.

İkili mutfağa ulaştıklarında Minho heyecanla "Mina teyze Jisung harfleri öğrenmiş" dedi.

Mina anlamaz bir şekilde Minho'ya baktı. "Nasıl yani, nasıl öğrenmiş."

"Kitap okurken harfleri gösterip, hangi harf olduğunu söyledi, ben ödev yaparken hep beni izlediği için öğrenmiş"

"Bebeğim sen harfleri biliyor musun" diye sordu Mina.

"Evet anne, ama Minho gibi okuyamıyorum sadece hangileri olduğunu biliyorum."

"Bakın şimdi, ona bir harf göstereceğim Ji de hangi harf olduğunu söyleyecek" dedi heyecanla Minho.

Kitabı açıp eliyle S harfini gösterdi.

"Bu kıvrık yılan yani S."

Kıvrık yılan demesi Minho'nun hoşuna gitmiş ve gülmüştü. Jisung gerçekten çok zeki bir çocuktu. Her gün ona daha çok hayran kalıyordu.

"Evet doğru bu S gerçekten peki Jisung bunlardan hangisi D bana gösterir misin bebeğim" dedi heyecanlanan annesi.

"Iıımmm D-d şu D anne" eliyle D harfini işaret eden Jisung.

"Benim bebeğim ne kadar da zeki, akşam baban gelince ona da gösterelim bu yeteneğini" dedi annesi yanaklarını öptü.

Jisung bu olanlardan utanmıştı, neden bu kadar heyecanladılar ki diye düşündü. Jisung zaten uzun zamandır harfleri biliyordu. Minho öğrenirken o da elleriyle onun çizdiği şekilleri bacağına çiziyor o harflerin okunuşunu tekrarlarken ona eşlik ediyordu.

Konuyu değiştirmek istedi.

"Anne kurabiyeler pişti mi, Minho'nun tadına bakmasını istiyorum"

"Pişti ama biraz soğusun olur mu" dedi Jisung'un burnunu sıkarken.

"Bakalım beğenecek misin, senin için annemle birlikte yaptım" dedi gülümseyerek.

Minho "Sen yaptıysan elbette beğeneceğim" dedi hiç tereddüt etmeden.

"Ben de biraz yardım ettim, Minhocuğum" dedi Mina ikilinin tatlılığına gülerek.

"Sizin de elinize sağlık Mina teyze, eminim çok lezzetli olmuştur" dedi utanarak.

Minho'nun kulaklarının kızardığını fark eden Jisung, Minho'nun bu haline güldü. Ne zaman utansa kulakları kızarırdı ve Minho'nun bu hali Jisung'a çok sevimli geliyordu.

İkili Jisung'un odasına dönerken, annesi de onlara soğuyan kurabiyeleri getirdi.
Jisung meraklı büyük gözlerini büyüğüne dikmiş, tepkisini merak ediyordu.

Minho kurabiyeden bir ısırık aldı ve gözlerini kocaman açtı.

"Aman Allah'ım, Ji o kadar güzel ki çok lezzetli, bayıldım buna" dedi.

Jisung, Minho'yu çok iyi tanımanın verdiği tecrübeyle samimi olduğunu anladı. Gülümseyerek onun kurabiye yiyişini izliyordu. O kadar seviyordu ki Minho'yu başka hiçbir şeyi gözü görmüyordu.

Hiç kurabiyeden yemediğini fark eden Minho eline aldığı kurabiyeyi Jisung'un ağzına doğru uzattı.

"Sen de yesene, harika olmuş."

Gülümseyerek kendisine uzattığı kurabiyeyi eline aldı. Bir yandan Minho'yu izliyor bir yandan kurabiyeyi yiyordu. Birbirleriyle bakışları buluştuğunda ikisinin de aklında tek bir soru belirmişti. Birisini bu kadar çok sevmek mümkün müydü?

dandelions, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin