yeni okul sabahı

3.9K 537 787
                                    

Nihayet yarın Jisung ve Minho'nun okulları açılacaktı. Bugün son haftasonu günlerini birlikte geçiriyorlardı.

Minho nehrin yanındaki ağacın gölgesinde yaslanıp otururken, bacaklarında yatan Jisung'un yanaklarını ve saçlarını okşuyordu.

İkisi de gözlerini kapatmış, etraftan gelen kuş cıvıltılarını dinliyordu. Jisung büyük gözlerini açıp bakışlarını gözleri kapalı Minho'ya çevirip gülümsedi.

"Hadi tarlaya gidelim, dilek dileyecektik" dedi.

Jisung olduğu yerden doğruldu. Minho kıpırdanıp duruşunu düzeltti. Jisung'un kendisine uzattığı eli tutup kalkacakken vazgeçip Jisung'u kendine çekti. Çekilmenin etkisiyle sarsılan küçük beden kendini büyüğünün üstüne bırakmıştı.

Şimdi bacakları arasındaki Jisung'a kollarını sımsıkı sardı. Jisung ise mayışmış bir şekilde alnını omzuna bastırdı.

Minho "Gidelim ama biraz böyle duralım, çok rahatım şuan" dedi.

Jisung sadece başını sallamakla yetindi. Şu an sanki onlar için tüm dünya durmuştu. Birbirlerinde buldukları huzurun ve mutluluğun tadını çıkarıyorlardı. Biraz daha böyle durup ayrıldılar.

"Hadi gidelim" dedi Minho.

Bisikleti sürmek için koltuğa oturdu, Jisung ise hemen arkasındaki oturakta yerini alıp kollarını Minho'nun beline sardı. Kafasını da sırtını yaslayıp "Hazırım" dedi. Minho onun bu temas bağımlılığına bayılıyordu. Hemen gülümsedi.

Minho'nun "Lütfen sıkı tutunun uçuşa geçiyoruz" demesiyle Jisung kıkırdadı.

Tarlaya gelip bir sürü hindiba toplayıp, dileklerini dilediler. Ardından bitkiye üfleyip beyaz tüylerin rüzgarda süzülüşlerini izlediler. Jisung mutlulukla ellerini çırpıyor ve zıplıyordu.

Minho, Jisung'un bu tatlı hallerine dayanamayıp onu kendine çekip "Hadi şarkı söyle dans edelim" dedi.

Jisung bir an ne söyleyeceğini düşünüp annesi ve babasının çok dinlediği "Love Story" şarkısını söylemeye başladı. İkili esen hafif rüzgar ve hindibaların eşliğinde dans ettiler.

Minho, Jisung'un ellerinden tutup devamlı olarak onu bir balerin gibi döndürüyordu. Jisung o kadar mutlu hissediyordu ki bu anın hiç bitmesini hiç istemiyordu.

İkili yorulup durdular, her zamanki gibi nefesleri düzene girene kadar birbirlerine sarıldılar.

"Hadi gidelim, yarın okulunun ilk günü güzelce dinlenmen lazım" dedi Minho.

"Yaaa ama ben daha eve gitmek istemiyorum ki" diye itiraz etti Jisung.

"İtiraz kabul etmiyorum, yarın senin için yorucu olacak" dedi burnunu Jisung'un burnunu sürten Minho.

Jisung kafasını sallayıp onu dinledi. İkili bisikletle mahalleye gelip ayrıldı.

Sonunda okul sabahı geldi. Jisung Minho'nun ilk okul günü onun evine gelmişti. Şimdi sıra Minho'ya gelmişti. Üniformasını giyip mutfaktaki ailesinin yanına gitti.

Babası her zamanki gibi erkenden gitmişti. Zaten artık eve aşırı geç saatlerde gelip, sabah erkenden evden gitmesine hepsi alışmıştı. Minho'nun bu konuya hiç itirazı yoktu hatta çok mutluydu. O günden sonra babasını artık babası olarak görmüyordu ve hiç konuşmamışlardı.

"Anne ben Jisunglara gidiyorum" dedi patates kızartmasından bir tane alıp ağzına atarken.

"Tamamdır çıkmadan abinleri uyandırsana" dedi.

"Onlar hala uyuyor mu" diye şaşırdı.

"Gelmediklerine göre uyuyorlardır" dedi.

"Tamam uyandırırım, ben bugün okula Mina teyzelerle giderim beni bırakmana gerek yok, görüşürüz" dedi.

dandelions, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin