Mina Minho'nun söylediklerine şaşırdı. Demek Jisung ilk adımlarını da ilk olarak Minho'ya göstermişti. Jisung ve Minho'nun arasındaki özel bağa gülümsedi.
Duyduklarıyla kaşlarına çatan Loona Minho'ya döndü. "Seni küçük bücür biz tesadüfen buraya gelmeseydik annesi Jisung'un ilk adımlarına şahit olamayacaktı yani neden bize haber vermedin" dedi.
Minho sadece omuzlarını silkti. Jisung onların da görmesini isteseydi ilk adımlarını onların yanında atardı öyle olmadığına göre sadece Minho görsün istemişti demek ki.
Sadece bilmiyorum diye mırıldandı. Bunun üzerine oyuncaklarının başına yürüyüp oturan Jisung "Miyo gel gel" dedi.
Jisung'un onu çağırmasıyla gülümseyen Minho doğruca onun yanına gidip oturdu. Elinde kalpli bir figür tutan ayıcığı Minho'ya uzattı. "Miyo al" dedi.
Minho ayıcığı alıp oynatmaya başladı.Ayıyı konuşturur gibi yaptı. "Benim küçük bebeğim ilk adımlarını mı attı o zaman onu öpmeliyim" dedi. Ayıcık ile yanaklarını öptü. Bu yaptığına kıkırdayan Jisung bu sefer "Miyo öp" dedi.
Bunun üzerine Minho Jisung'un yanaklarını uzun uzun öptü. Ayrılma vakitleri geldiğini söyleyen Loona Minho'yu çağırdı. Minho annesine geldiğini söylerken son kez Jisung'a sarılıp öptü. Elindeki oyuncağı onun eline tutuşturup kalktı.
Kapıya gittiğinde annesi ve Mina teyzesi kapının ağzında sohbet ediyorlardı. Onların sohbetinin bitmesini beklerken sinirlendi. Madem gitmeyeceklerdi neden annesi onu çağırdı. Birkaç dakika daha fazla Jisung'la oyun oynayabilirlerdi.
Onlar konuşurken Jisung olduğu yerden kalkıp elindeki ayıcık ile kapıya doğru adımladı. Paytak adımlarıyla onların yanına gitti. Kapıda annesinin yanındaki Minho'yu görmesi ile gülmesi bir oldu. Minho da onun tatlılığına gülüyordu. Jisung elindeki ayıcığı Minho'ya uzattı. "Miyo al" dedi.
Minho ayıcığı aldı ve Jisung'a el sallar gibi yaparak oyun oynadı. Sonra tekrar ayıcığı ona verdi. Ama Jisung ayıcığı almadı.
Böylece Jisung ilk hediyesini de Minho'ya vermişti. Eve gittiklerinde hemen ayıcığı yatağının yanındaki komidinin üstüne koydu, bundan sonra hep bu ayıcığa sarılarak uyumaya karar verdi.
Ayıcığın kokusu tıpkı Jisung gibi bebek kokuyordu. Minho bu kokuya bayılıyordu. Bu yüzden her Jisung'a sarıldığında onun kokusunu uzun uzun içine çekiyordu. Ama ayıcığa çok sarılır ve kendi kokusu üzerine sinerse ne olurdu, Jisung'un kokusunun geçmemesi için sadece bazen sarılmaya karar verdi.
Günler böyle geçerken Jisung ve Minho bir gün olsun birbirlerinden ayrılmamış. Minho da Jisung'un bir sürü resmini çekmişti. Fotoğraf filmlerini abisi Chan'a vermiş o da onun için onları bastırmıştı.
Şimdi odasında oturmuş fotoğrafları albüme yerleştiriyordu. Mina teyzenin hediye ettiği fotoğrafta albümde yerini almıştı. Ama Minho fotoğrafların arkasına o gün neler olduğunu da yazmak istiyordu.
Sadece küçük bir sorunu vardı. Minho okuma yazma bilmiyordu. Bunun için abisi Jimin'den yardım isteyecekti. Albümü kucağına alarak Chan ve Jimin'in odasına adımladı.
Kapıyı araladığında Jimin yatağında kitap okuyordu. Küçük beden masum gözleri ile ona baktı. Kendisine bakan ufaklığı fark eden Jimin gülümseyerek "Naber ufaklık bir şey mi oldu" dedi.
Minho kafasını salladı. Jimin o an Minho'nun yanaklarını ısırmak istedi. Minho evin en küçüğüydü ve o kadar tatlıydı ki her gören ona bayılıyordu. "Gel bakalım ne oldu" dedi.
Minho ona doğru yürürken "Abi bana yardım eder misin bu fotoğrafların arkasına yazı yazmak istiyorum' dedi.
Jimin gülümseyerek"Bir şartla" dedi. Minho sorgular bakışlar ile ona bakarken o da onun saçlarını dağıttı.
"Bir kez seni istediğim kadar öpeceğim" dedi. Minho sevimli olmasına sevimliydi ama tam bir soğuk nevaleydi. Temastan hiç hoşlanmaz öpmeye çalışan olursa kaçardı. Tabi Jimin'in duyduğuna göre Jisung hariç.
Minho oflayarak "Tamam anlaştık" dedi. Jimin ona bakarak güldü.
Minho albümü açtı. Jimin albümdeki resimlere baktı bir sürü Jisung fotoğrafı vardı. Kardeşi ve Jisung'un bağı ona çok tatlı geliyordu. Resmen buzlar prensi Minho ilk görüşünde minik Jisung'a vurulmuştu.
İkili birlikte yazma işine başlamıştı. Minho o gün neler olduğunu söylüyor. Jimin ise cümleleri toplayıp düzenleyerek yazıyordu. En son Mina'nın hediyesi fotoğraf kalmıştı onu da bitirince Minho hediye olduğunu da yaz lütfen dedi. Jimin kafasını salladı ve ekledi. Artık işleri bitmişti.
Yatağında yanında oturan kardeşini kucağına çekerek öpmeye başladı. Minho huylanıyor ve mızırdanıyordu. İkiliyi gören Chan hemen onlara dahil oldu. Üçlü birbirini gıdıklamaya başlayarak gülmeye oyun oynamaya başlamıştı.
Aylar yıllar geçerken Jisung şu an 4 yaşındaydı. Minho ve Jisung artık tüm mahallenin tanıdığı ayrılmaz ikiliydi. Minho ise sekiz yaşına yeni girecekti. Haftaya doğum günü vardı. Öyle çok büyük kutlama yapmayacaklardı. Ailesi ile birlikte kutlayacaktı.
Başka davet edeceği arkadaşı da yoktu. Bir tek Jisung vardı daha fazlası olmasa da olurdu. Minho Jisung'u daima ailesinden biri olarak gördü. Zaten Mina teyze küçükken Jisung'u Minho'ya verseydi tam olarak ailesinden olacaktı.
İkisi birlikte yüksek bir duvarın üstünde bacaklarını aşağı sallayarak oturuyordu. Burada oturmak tabiki Jisung'un fikriydi. Minho hep temkinli bir yapıya sahipti ona kalsa kaldırımda otururlardı.
Jisung şu an oturdukları yeri göstererek hadi oraya çıkalım demişti. Minho başta itiraz etmişti. Jisung zaten çok yaramaz bir çocuktu bacakları ve kolları hep yara bandı doluydu. Bunların hepsini Minho yapıştırmıştı. Başlarda Jisung'u durdurmaya çalışıyordu ama Jisung büyük gözleri ile Minho'ya lütfen dercesine bakınca asla itiraz edemiyor eninde sonunda ona ayak uyduruyordu.
O da artık çareyi cebinde yara bandı taşımakta bulmuştu. Jisung Minho'ya bakarak "Miyo okula başlayacaksın heyecanlı mısın" dedi.
Küçüklükten kalan alışkanlık ile Jisung Minho'ya hala Miyo diyordu. Minho ona böyle seslenmesini çok seviyordu. Ama bazen onu kızdırmak için ben senin hyungunum diyordu çünkü dünya üzerindeki en tatlı şey küçük bedeniyle ona kızan Jisung'tu. Tabiki gülen Jisung, uyuyan Jisung, somurtkan Jisung, heyecanlı Jisung bunlarda ona göre yeryüzündeki en tatlı şeylerdi. Sanırım mesele ne yaptığı değil Jisung olması diye düşündü.
"Eh işte çok heyecanlı değilim" dedi.
Jisung heyecanla ona döndü. "Neden ama bir sürü arkadaş edineceksin, birlikte oyunlar oynayacaksınız, kitap okumayı da öğreneceksin, bana kitap okur musun, hem onlarla çok yakın da olma tamam mı beni unutma" dedi.
Minho onun heyecanına güldü "Seni asla unutmam Jisung, arkadaş edinmek umrumda değil bana sen yetersin hem istediğin kadar kitap okuyacağım söz veriyorum" dedi. Ardından uzanıp yanağını öptü.
Jisung kıkırdayıp ona döndü. "Biz arkadaş değiliz Miyo, annemle babam konuşurken duydum onlar en çok birbirlerini seviyormuş ben de en çok seni seviyorum bu yüzden biz evlenmeliyiz, sence?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Фанфик...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.