Yeni güne uyandıklarında ikisi de hiç ses etmeden birbirlerinin kollarında olmanın huzurunun tadını çıkardı.
Uzun süren sessizliği Minho bozdu. Günaydın dedi sakince ve sevgilisinin dudaklarına uzandı usulca. Jisung da seve seve karşılık verdi ona.
"Bugün doktor randevum var" diye duyurdu sesini Minho.
"Kaçta" diye sordu merakla.
Kolundaki saate bakıp kafasında hesap yaptı hemen.
"Yaklaşık dört saat sonra" diyip gerindi olduğu yerde ardından yataktan kalktı.
"Ben de geleceğim" diyip peşinde dolaşmaya başladı Jisung da.
"Gerek yok ki, işim uzun sürmez zaten" dedi Minho, onu peşinde hastane koridorlarına sürüklemek istemiyordu.
"Biraz konuşuruz ardından yine aynı ilaçları yazar muhtemelen" diyip omuzlarını silkip devam etti.
"Belki de gerek kalmadığı için yazmaz" dedi Jisung heyecanlı heyecanlı.
"Belki de" diyip gülümsedi Minho ona.
"Yine de gelmek istiyorum" dedi kollarını Minho'ya sarmadan önce.
"Tamam gel" dedi Minho onun sarılışına karşılık vermişti çoktan, saçlarına küçük öpücükler konduruyordu.
Birlikte mutfağa geçip kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya başladılar birbirleriyle uğraşıp gülüşerek. Soonie de dahil oldu onlara. Jisung'un kolları arasında Minho'nun hazırladığı omleti izliyorlardı.
Oturup birlikte kahvaltılarını yaparken Minho aklına gelen şeyle Jisung'a baktı.
"Dedenle görüşecek misin" diye sordu şefkat doluydu sesi.
"Görüşeceğim" dedi Jisung onun sesi ise buz gibi soğuktu.
"Daha doğrusu hesaplaşacağım" dedi sinirle lokmalarını çiğnerken.
"Ji eğer seni yıpratacaksa boşver, bu zamana kadar yoktu bundan sonra da o hiç var olmamış gibi devam edebiliriz, üzülmeni istemiyorum" diyip Jisung'un eline uzanıp tuttu ardından nazikçe okşamaya başladı.
"Üzülmeyeceğim, sadece bu zamana kadar içimde tuttuğum öfkeyi kusacağım, beni rahatlacağını düşünüyorum" dedi burukca gülümseyerek.
"Peki öyleyse" diyip gülümsedi Minho da.
Ardından cebinden çıkardığı kartviziti Jisung'a uzattı. Doğru mu yapıyordu hala emin olamıyordu ama Jisung böyle olmasını istiyorsa onun yanında olacaktı.
Jisung kartvizite ulaşıp aldı Minho'nun parmakları arasından, yazan numaraya bakıp derin bir nefes alıp verdi. Sonra da cebinden telefonunu çıkarıp aradı. Bir kaç çalış sonrasında telefon açıldı, Jisung da geleceğini söyleyip telefonu hızla kapattı, karşı tarafın cevabını beklemeden.
Bir kaç dakika sonra da telefonuna gelen konum bildirimini gördü. Kahvaltıları bitmişti zaten, üzerlerini değişip gelen konuma gitmek için yola çıktılar.
Yol boyunca Minho fırsatını bulduğu her an Jisung'un elini tutup ona destek olmak için öpücüklere boğuyordu. Sonunda adrese geldiklerinde büyük ve oldukça şaşalı bir villa duruyordu önlerinde.
Güvenliğe isimlerini söylediklerinde bir görevli geldi yanlarına, onlarda takip ettiler onu ellerini hiç ayırmadan.
Büyük bir kapının önüne gelince durdu görevli adam.
"Bay Yeon'un odası burası, kendisi hasta olduğu için lütfen bu maskelerden takarak içeri girin, iyi günler" diyip saygıyla eğilerek yanlarından uzaklaştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Fanfiction...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.