Felix ve ailesiyle geçirdiği bir haftanın sonunda yurt müdürlüğü Jisung'un artık yurda yerleşmesi konusunda baskı yapmaya başlamıştı.
Felix ve ailesi Jisung'la yaşamaya bu kısacık bir haftada bile çok alışmıştı. En yakın arkadaşının her zaman yanıbaşında olması Felix'in daha huzurlu hissetmesini sağlıyordu.
Onun yurtta yalnız kalmasına gönlü izin vermiyordu. Ailesine Jisung'u evlat edinmelerini rica ettiğinde onlarda Felix'le aynı fikirde olduklarını belirterek Felix'i çok mutlu etmişlerdi.
Ama küçük bir sorun vardı. Felix ve ailesi Kore vatandaşı olmadıkları için Jisung'u evlat edinebilmeleri için Kore vatandaşlığına geçmeleri gerekiyordu. Bu konuda gereken tüm başvuruları yapmışlardı. Ama yine de süreç çok yavaş ilerliyordu.
Bu yüzden evlat edinme işlemlerine başlayamamış yurt müdürlüğü Jisung'un yurda yerleşmesi konusunda diretiyordu. Evci izni dedikleri iznin son günü bugün bitiyordu sonraki gün Jisung yurda yerleşmek zorundaydı.
Bu konuda en çok endişelenen kişi elbette ki Minho'ydu. Jisung'u kelimenin tam anlamıyla doğduğu günden beri tanıyordu. Onun narin ve kırılgan kişiliğinin her zaman ürpertici bir yer olarak tasvir edilen yetiştirme yurdunda çok daha derin yaralar alacağını düşünüyordu.
Bu yüzden Felix ile konuşup işlerin nasıl gittiğini öğrenmeye çalışıyordu. Jisung'un yanında konuşmak istemediği için ona Jisung'u atlatıp okulun yanındaki parka gelmesini söyledi.
Felix Changbin'in kendisine bir şey vereceğini hemen geleceğini söyleyerek Jisung'u atlatmış ve Minho'yla buluşmuştu.
"Selam hyung" dedi bankta oturup endişeyle bacaklarını sallayan Minho'ya.
"Selam Felix, yurttan bir haber var mı" diye sordu merakla.
"Yarın yerleşmek zorunda olduğunu söylediler, biz başvuru yapacağız ama önce Kore vatandaşlığına geçmemiz gerekiyor başvuruları tamamladık ama her şey çok yavaş ilerliyor" dedi Felix yanaklarını şişirip derin bir nefes verirken.
"Anladım, peki siz başvurdunuz ya ve diyelim ki başka bir aile daha Jisung'u evlatlık almak isterse başvuru yapabilir mi, bunun hakkında bir şey biliyor musun" diye sordu korku ve merakla karışık bir ruh hâliyle.
"Bildiğim kadarıyla evet, hangi aile daha uygunsa yurt karar verip o aileye veriyor" dedi Felix üzgün gözleriyle Minho'ya bakarken.
"Anladım" dedi Minho kafasını öne eğip elleri arasına alarak.
"Korkma hyung, biz vatandaşlığımızı alır almaz başvuru yapacağız" dedi elini tutup umudunu yükseltmek için.
"Ya geç kalırsak Felix" dedi sesi titrerken.
"Ben de ailemle konuşup başvurmaları için ikna etmeye çalışacağım" dedi göz pınarlarında biriken yaşı geri itmeye çalışarak.
"Oh çok güzel olur hyung, bizden biriyle kalması çok daha iyi" dedi neşeyle.
Minho babasının böyle bir şeyi asla yapmayacağını biliyordu. Yani isteğiyle yapmayacağını biliyordu.
Minho'nun elinde ona karşı çok büyük bir koz vardı. Öyle ya da böyle gerekirse onu tehdit edecek ve başvurmasını sağlayacaktı.
Yerde gördüğü taşa dalgınca vura vura sonunda mahallesine gelmişti. Gözleri bir anlığına karşıdaki artık boş olan Jisungların evine daldı.
Ne çok anıları vardı o evde. Neyse ki ev Jisung'un ailesine aitti bu yüzden onun olmuştu. Reşit olunca onun üzerine geçecekti bu yüzden kimseyi satılmayacak anılarının üzeri kapanmayacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/316632897-288-k779837.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Fanfiction...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.