Minho bir süre önce geldiği kafede oturup gerginlikle kahvesini yudumluyordu. Bir yandan da devamlı olarak saatini kontrol ediyordu.
Felix işten çıkalı yaklaşık yarım saat olmuştu, burada buluşmak için dünden sözleşmişlerdi Minho'nun ricasıyla.
Felix, Jisung'un eskiden kaldığı yetimhanede müdür yardımcısı olmuştu, buraya pek uzak sayılmazdı yurt. Birazdan gelir diye geçirdi içinden.
Konuşmak istediği konuya nasıl ve nereden girmesi gerektiği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Ama birisiyle konuşması şarttı artık.
Kendisiyle en az dalga geçecek kişi olan Felix'i seçmişti. Changbin'e anlatsa deli gibi dalga geçerdi kendisiyle, abisi ve Seungmin de zaten bu konu hakkında teorik bilgi dışında hiçbir şeye sahip değildi. Hyunjin ve Jeongin'e ise asla anlatamazdı çünkü çatlayana kadar gülerlerdi onun haline.
Hem aynı zamanda ikisi de zevzekti gidip Jisung'a yetiştirirlerdi konuştukları her şeyi, bu yüzden kendini açmak için Felix en doğru kişiydi.
Çilli çocuk sonunda kafeden içeri girip gözleriyle hyungunu aramaya başlamıştı, bulduğunda da kocaman gülümseyip yanına doğru adımladı ardından sarılıp merhabalaştılar.
Üstündeki ceketini çıkarıp sandalyesinin arkasına asarken laf attı Minho'ya gülerek.
"Son zamanlarda Minho ve Jisung çifti olarak bana çok düşkünsünüz" dedi eline menüyü alıp incelerken.
"Ji'yle mi buluştunuz" diye sordu Minho da şaşırıp, Jisung bahsetmemişti.
"Buluşmadık ama buluşacağız, iş yerime ziyarete gelmek istiyormuş" dedi Felix de karşılığında.
"İş yerine mi" diye mırıldandı durgunlaşarak.
"Ben de başta endişelendim ama sesi iyi geliyordu, bence Jisung sandığımız kadar kırılgan değil o güçlü birisi hyung" dedi destek olmak için kolunu sıkıp bırakarak.
"Öyle tabiki çok zor şeyler atlattı, bu yüzden fazla korumacı davranıyorum farkındayım" diye onayladı Minho da onu.
"Bazen onu bunaltmaktan korkuyorum, kendimi o kadar çok frenliyorum ki, yine de bazen abarttığım oluyor, asıl istediğim onu pamuklara sarıp cebimde taşımak" dedi sonlara doğru tebessüm ederek, bunu beğenmişti keşke gerçek olabilseydi.
"Siz hep böyleydiniz, Jisung da aynı senin gibi, tüm gününü sana yapışık geçirse asla şikayetçi olmaz" dedi kahkaha atıp. Minho da güldü onun söylediklerine onlar böyleydi gerçekten. Özellikle yıllar sonra tekrar kavuştukları için daha da vıcık vıcık olmuşlardı.
"Aaa tırnakların ne kadar güzel olmuş" dedi Felix Minho'nun ellerini yakalayıp incelerken.
"Teşekkür ederim" dedi Minho da.
"Tam Jisung'luk böyle şeyler sen de görünce şaşırdım" dedi Minho ya bakıp.
"Jisung'a destek olmak için sürdüm, uzun zamandır hoşuna gidiyordu ikna ettim sonunda" diyip kahvesinden bir yudum aldı.
"Şükürler olsun ki Changbin de çok romantik yoksa kıskançlığımdan çatlardım" dedi derin bir nefes verip tanrıya teşekkür etmek için boynundaki haccı öpüyordu bir yandan. Minho da onun bu açık sözlülüğüne ve abartı tepkilerine güldü.
"Changbin romantik mi" diye sordu kaşlarını çatıp.
Çünkü Changbin belli aralıklarla Minho'yu hanım köylü olmakla suçlayıp, romantiklilleri karşısında kusmak istediğini söylerdi.
"Hem de nasıl, her akşam mum ışığında yemek yiyoruz" dedi aşık aşık sırıtıp.
"Demek öyle, Changbin'i de kara kaplı hesaplaşma defterime ekliyorum, üçüncü sıradan giriş yaptı" dedi dalga geçerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Fanfic...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.