Günler geçip giderken Jisung'un karnı daha da büyüyor hala minik bezelye tanesi diye sevdiği yavrusu kocaman bir basketbol topu gibi hissettiriyordu.
Çok değil bir kaç ay sonra kolları arasına alıp onun güzel kokusunu içine çekecek, yanaklarına öpücükler konduracaktı.
Geceyarısı su içmek için kalkmış fakat yatağa tekrar döndüğünde uykusu kaçmıştı. Minho'nun yanına uzanıp onu izlerken karnını okşamaya başladı nazikçe. Acaba bebekleri kime benzeyecek diye geçirdi aklından.
Minho hep Jisung'a benzemesini istediğini söyleyip bunun için dua ediyordu. Ama Jisung Minho'ya benzemesini istiyordu.
Minho çok güzel bir çocuktu hatırlıyordu gerçi hatırlamasa da yanında mışıl mışıl uyuyan adamın güzel bir çocuk olduğunu onu gören herkes tahmin edebilirdi çünkü şu anda da fazlasıyla yakışıklıydı.
Hem çocukken çok da olgundu aynı zamanda. Jisung'un her yeri yara bere içinde kalırdı ama Minho kendini süper kahraman ilan edebilecek kadar usluydu.
Bebekleri de Jisung'a benzerse onları fazlasıyla yoracaktı bunun farkındaydı aklından geçenlere kıkırdamadan edemedi.
Kocaman gözleri vardı Minho'nun, şekli de kusursuz denecek kadar güzeldi ayrıca upuzun ok gibi kirpikleri vardı bu güzel gözleri süsleyen.
Gülümseyerek göğsünü çenesine dayayıp alttan yüzünü izlemeye başladı. Dudaklarını büzerek uyuyordu ve çok tatlıydı uyumasa bir sürü kez öperdi onun o güzel dudaklarını.
Sonra birden mandalina dedi içinden. Kendi dediğine kendisi de şaşırdı. Ne mandalinasından bahsediyordu bu saatte hem Minho'nun güzelliğinden mandalinaya ne ara geçmişti?
Masum masum izlemeye devam etse de aklından çıkmıyordu bir türlü. Söyle güzel sulu sulu bir mandalina olsaydı keşke diye geçirdi.
Tatlı olsaydı bir de ama birazcık da ekşi. Resmen ağzının suyu akmıştı ama evde hiç mandalina yoktu ki. Gözleri doldu hemen şu an mandalina yemezse ölecek gibi hissediyordu ömründe daha önce hiç bir şeyi bu kadar canı çekmemişti.
Aşerdim dedi kafasına dank eden şeyle. Bu zamana kadar hiç aşermemişti Jisung bunun bir şehir efsanesi olduğunu düşünmeye başlamıştı hatta, belki de erkek olduğum için aşermiyorumdur diye ikna etmeye çalışmıştı Minho'yu çünkü Minho adeta yalvarıyordu ona canının istediği bir şey olduğunda ona söylemesi için.
Ama şu an saat çok geçti nereden bulacaktılar mandalinayı. Biraz beklersem geçer diye düşündü. Uyumaya çalıştı ama olmuyordu aklından çıkmıyordu bir türlü hatta tuhaftır kokusunu bile alıyordu. Ya bebeğim mandalina gibi doğarsa diye korktu. Acaba evde hiç kalmış mıdır diye düşünüp mutfağa gitti tekrar buzdolabına bakındı bir ümit ama hiç yoktu.
Ayaklarını sürüye sürüye tekrar yatağına dönüp Minho'nun yanına yattı usulca.
"Ji" dedi Minho uykudan yeni uyandığı için boğuk sesiyle.
"Sevgilim" dedi Jisung da kollarını ona sararken.
"Saat kaç" diye sordu zorlukla gözlerine açmaya çalışırken.
"3 falan" dedi Jisung da yanağını göğsüne sürterken.
Minho da gülümsedi Jisung'un kedi gibi kendisine sırnaşmasına.
"Neden bu saatte uyandın birtanem" dedi saçlarına öpücükler kondurarak.
"Su içmeye kalkmıştım sonra da uyku tutmadı" diye açıkladı fazla detaya girmeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Fanfiction...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.