Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Günler geçerken sonunda Minho okula başlayacaktı. Jisung sürekli bunu hatırlatıp Minho'nun başkalarıyla çok yakın olmasından kaygılanırken Minho da devamlı Jisung'u rahatlatmaya çalışıyordu.
Jisung çok cana yakın ve sevimli bir çocuktu, insanlarla çok kolay anlaşır onlarla hemen samimi olurdu. Minho ise onun tam tersiydi ama buna rağmen Jisung sürekli endişeleniyordu.
Jisung paylaşmayı çok severdi hiçbir oyuncağını veya eşyasını kıskanmazdı ama konu Minho olunca çok kıskanç oluyordu.
Sonunda okul sabahı gelip çatmıştı. Annesi sabah gelip Minho'yu uyandırdı ve hazırlanıp kahvaltıya gelmesini söyledi.
Minho kalkıp banyodaki işlerini halledip, dolap kapağındaki kulpa takılı üniformasını giydi. Aynanın karşısına geçip saçlarına şekil verip mutfağa adımladı.
Tüm ailesi masadaydı. Abisi Jimin de liseye başlayacaktı. Tüm aile üyeleri bakışlarını Minho'ya çevirmişti.
Annesi "Üniformaları nasıl da yakışmış benim yakışıklı oğluma" dedi dolu gözleriyle. Minho utangaçca gülümsedi, herkes devamlı Minho'nun yakışıklılığı hakkında övgüde bulunuyordu bu durum onu çok utandırıyordu.
Chan lafa atlayıp "Eee kimin kardeşi" dedi. Jimin ise "Bir şeyden de kendine pay çıkarmazsan ölürsün" dedi gülerek.
Sohbeti bitirip herkes kahvaltısını etmeye başladı o sırada kapı çaldı. Herkes birbirine bakıp bekledikleri biri olup olmadığını sorgular gözlerle baktı.
Jimin kapıya bakmak için masadan kalktı. Kapıyı açtığında Jisung'u gördü. Jimin'in tıpkı kardeşine olduğu gibi bu tatlı çocuğa da zaafı vardı. Yüzüne kocaman bir gülüş yerleştirdi.
"Bir şey mi oldu Jisung" dedi. Jisung başını masumca olumsuz anlamda saklarken "Jimin abi Minho okula gitti mi, gitmeden önce onu görmek istedim" dedi.
Jimin "Şanslısın daha gitmedi kahvaltı yapıyor gel sen de bize katıl" dedi saçlarını karıştırarak. Jisung utangaçca onu onayladı. Jimin'in peşine takılarak mutfağa ilerledi.
Minho Jisung'u görünce çok mutlu oldu. Hemen sandalyesinden kalkıp yanına gitti. "Bir şey mi oldu Sungie, saat daha çok erken sen bu saatte uyanmazdın" dedi.
Jisung ise "Hayır ilk gününde şans dilemek için geldim, anneme akşam bir sürü kez beni sabah erken uyandırmasını söyledim" dedi.
Minho "Teşekkür ederim" dedi ona sarılarak. O sırada babası onları uyarmak amacıyla boğazını temizledi.
Minho'nun babası Jisung ve Minho'nun bu kadar yakın olmasından memnun değildi. Ona göre iki erkek arkadaş bu kadar samimi olmamalıydı. Ama onları ne zaman görse sürekli sarılıp birbirlerini öpüyorlardı. Bu ona göre doğru değildi.
Minho onu umursamadı. Ama Jisung rahatsız olmuştu. Onun yüzünden babası ona kızsın istemiyordu. Loona Jisung'un utandığını fark etti.
Ortamın havasını dağıtmak için gülümseyerek "Hadi gel Jisung sen de bizimle kahvaltı et" dedi. Ona mutfak dolabından bir tabak indirip bardağa meyve suyu koydu.
Chan babasına çocuğu utandırdığı için ters bir bakış attı. Jimin ise tartışma çıkmaması için masanın altından onu dürttü. Jisung çok hassas bir çocuktu kavga ettiklerini görürse çok korkardı bu yüzden ortamı yumuşatmaya çalıştı.
Minho'nun babası kahvaltısını bitirip masadan kalktı. Oğullarına başarılar dileyerek evden çıktı. O sırada diğerleri de kahvaltılarını bitirmişti.
Minho'nun odasına gidip okul ceketini giymesi gerekiyordu. Jisung'u yanına çağırarak elini tutup odasına gittiler.
Jisung heyecanla "Miyo hemen okuma yazmayı öğren tamam mı, söz verdin bir sürü kitap okuyacaksın bana" dedi.
Minho gülerek başıyla onu onayladı "Tamam Ji, sınıfta ilk önce ben öğreneceğim okumayı yazmayı" dedi.
Jisung "Sen zaten her şeyde çok iyisin, hemen öğrenirsin" dedi.
O sırada Jisung cebinden bir hediye paketi çıkardı ve Minho'ya uzattı. Minho paketi alıp açtı. Jisung kalan keçe kumaşlarından kitap ayracı yapmıştı. Üstünde "MİNSUNG" yazıyordu. Paketin içinden birde araba çıkartması olan bir kalem çıktı.
"Yazıyı annem yazdı ama benim fikrimdi. Bu kalemle ilk yazılarını yaz bu ayracı da bana kitap okurken kullanırsın. Nasıl beğendin mi, çok güzel değil ama yapmak istedim galiba beğenmedin ver daha güzelini yapacağım" dedi.
Hala elindeki hediyelere bakan Minho'nun elindeki ayracı almaya çalıştı. Ama Minho daha sıkı tutup çekti. "Hayır Ji, bayıldım bunlar artık benim sana veremem üzgünüm" dedi. Minho bu kalemi hiç kullanmayacaktı çünkü kullanırsa açması gerekir ve kalem biterdi.
Jisung kocaman gözleriyle ona bakıp güldü. Onun gülmesine Minho da güldü. Minho ona teşekkür edip yanaklarını öptü. Jisung da sevimli bir şekilde kıkırdadı. Annesi içeriden çıkmaları gerektiğini söyleyerek bağırdı. Minho da hemen ceketini giyip Jisung'un elinden tutarak annesinin yanına gitti.
Jisung "Loona teyze ben de sizinle okula gelebilir miyim, Minho'yu bırakıp sizinle dönerim hiç yaramazlık yapmam söz" dedi.
Loona ona güldü. "Tamam ama önce annenden izin alalım" dedi. Jisung sevinçle zıpladı. Minho onun bu hallerine bayılıyordu, hayran hayran onu izledi. Jisung resmen onun hayatının neşe kaynağıydı.
Minho, Jisung ve annesi evden çıkıp karşı binaya ilerlediler. Jisung'un annesinden izin alıp, okula doğru yürümeye başladılar.
Okula sanki Minho değil de Jisung başlıyordu. Heyecanla ayaklarını sektirerek yürüyordu. Zaten Minho hep olgun olduğu için bu soğukkanlılığı kimseyi şaşırtmıyordu.
Sonunda okula ulaştılar. Minho'nun şubesini öğrenip sınıfına ilerlediler. Sınıfta öğretmen ve gelen öğrenciler vardı. Öğretmen onlara gülümseyerek sınıfa davet etti.
Boş buldukları bir yere geçebileceklerini söyledi. Minho orta sıranın en ön sırasına geçmeyi seçti. Jisung'a söz vermişti sınıfta ilk o okumayı yazma öğrenecekti. Bu yüzden tahtaya en yakın yere oturmak iyi olurdu.
Sınıfa tüm öğrenciler geldikten sonra öğretmen diğerlerini dışarı alması gerektiğini söyledi. Jisung hemen Minho'nun yanağını öptü ve iyi şanslar diledi. Annesi de onu öpüp vedalaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Hayran Kurgu...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.