bazılarımız yıldızlara bakıyoruz

2.3K 290 202
                                    

Mezarlık ziyareti ikisine de çok ağır gelmişti. Kendilerini kilometrelerce koşmuş kadar yorgun hissediyorlardı.

Hiç keyifleri olmadığı için eve gitmeden önce kafalarını dağıtmak istiyorlardı, Minho'nun çok sevdiği bir pastane vardı. Jisung'un yokluğunda bulmuştu burayı. Elbette hiçbir şey Jisung'un yaptığı kadar lezzetli değildi ama yine de biraz olsun andırıyordu.

Orayı görmesi ve biraz kendine gelmesi için oraya götürmek istedi Minho onu. Jisung da kabul etti, aslında hiçbir şey yapmak gelmiyordu içinden. Özellikle Haneul'un ölüm haberini almak onu çok yıpratmıştı.

Ama bütün gün yas tuttuğunu görse Haneul de çok kızardı ona. Haneul en kötü anlarda bile gülümsemeyi bilen biriydi. Bu yüzden kendini zorlayarak kabul etti.

Hem Minho kendisi için bu kadar çabalarken onu kıramazdı.

Geniş ve ferah bir bahçesi vardı buranın, etrafında güzel çiçekler, salaş ve şık mobilyalar...

Hayranlıkla inceledi etrafını, bir gün böyle bir yer açmanın hayalini kurardı küçükken. Ama hayat hiç beklemediği şeylerle sınayınca onu o da hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmıştı.

Jisung'un burayı beğendiğini fark eden Minho, yüzündeki gülümsemeyle izledi onu. Garson geldiğinde siparişlerini verip beklemeye koyuldular.

O sırada masanın üstünde olan Ji'sinin güzel ellerini avcunun içine alıp okşamaya başladı Minho da.

"Senin keklerin kadar lezzetli değil" dedi okşadığı ele bir öpücük bırakırken.

"Sen çok yanlı bir jürisin" dedi Jisung da ona gülüp.

Minho da güldü onun söylediğine, haklıydı. Jisung'un her şeyine bayılıyordu, bir şeyin daha lezzetli olması için Jisung'un güzel ellerinin değmesi yeterliydi ona göre.

Siparişleri geldiğinde konuşarak ve bolca gülüşerek yemeye başladılar, arada Minho mızmızlanıp Jisung'un yediği kekin daha güzel olduğu hakkında söyleniyordu.

Jisung da onun numarasına kanmasa da ona kendi kekinden yediriyordu. Minho'nun da gözleri parlıyordu onun ilgisi karşısında.

Biraz vakit geçtikten sonra masalarına siyah takım elbiseli ve son derece önemli biri gibi görünen bir adam yaklaştı. İkisi de ne olduğunu anlamadan birbirlerine baktılar.

Ardından adam Jisung'a dönüp selam verdi. Minho da kaşlarını çattı.

"Jisung bey" diye sordu teyit etmek için tok ve kalın sesiyle.

"Evet benim" dedi Jisung da neler olup bittiğini anlamadan.

"Yeon Gaemin sizinle görüşmek istiyor, kendisi..." dedi adam.

"Görüşecek bir şeyimiz yok" diyip durdurdu Jisung adamı.

"Efendim kendisi sizinle görüşmek konusunda çok ısrarcı ben de onun asistanıyım" diye devam etti adam Jisung'u ikna etmeye çalışarak.

"Söylediğim gibi görüşecek bir şeyimiz yok, kendisine iletin lütfen" diyip bakışlarını Minho'ya çevirdi.

Minho da neler olduğunu hala anlayamadığı için merakla Jisung'u izliyordu.

"Anlıyorum eğer kararınız değiştirse burada numaram var, lütfen haberdar edin" diyip masaya bir kartvizit bırakıp uzaklaştı.

"Yeon Gaemin de kim" diye sordu Minho.

"Dedem" dedi Jisung da omuzlarını silkip ardından hırsla çatalını kekine batırıp yemeye başladı.

"Anladım" diye mırıldandı Minho da.

dandelions, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin