Günler geçip giderken bir mevsim gelip geçmiş, Minho'nun saçları biraz daha uzamış ve Jisung'un göbeği artık iyice belirgin hale gelmişti.
Minik bir plastik top kadar vardı artık ona hala bezelye tanesi diyordu alışkanlıktan ama yakında kocaman olacaktı bir bezelye tanesinden kat kat büyük bir hale gelecekti.
Uyanıp elleriyle okşayıp sevdi bebeğini ardından yanında bir kaç haftadır yorgunluktan bayılacak hale gelmiş bebeğinin babasına kavuştu gözleri.
Minho'nun uykusu Jisung'a göre hep daha hafifti uyurken yatakta yönünü dönse ya da uykusunda iç çekse bile hemen uyandırdı ama bir süredir çok yoruluyordu bu yüzden de uykuyla baygınlık arasındaydı bir kaç zamandır.
Dudaklarını büzerek uyurken Jisung yanına dönüp kollarını ona sardı, uzun kirpiklerini tatlı yumuşak dudaklarını tüy kadar hafif bir şekilde okşadı parmak uçlarıyla, küçük küçük öpücükler bıraktı yakışıklı yüzüne.
Ardından doğrulup Hanni'nin odasına yöneltti adımlarını. Güzel kızı oynanmış boncuk gözleriyle ona bakıyordu hemen koca bir tebessüm yerleşti yüzüne.
"Bebeğim günaydın" dedi neşeyle şakıyıp yanına giderken.
"Anne al" diyordu Hanni de yumuk ve tombul ellerini açıp kaparken.
Hanni tam bir kucak delisi olmuştu Minho sayesinde. Birlikte oldukları vakit hep Hanni'yi kolları arasına alıp dizlerinde oturuyordu.
Ama Jisung'un kucağına almasını yasaklamıştı Hanni'nin ağır olduğunu söyleyerek. Bu yasaklardan sadece birisiydi...
Doktor Jisung'un çok dikkat etmesi gerektiğini her randevuda hatırlattıkça Minho iyice tetiklenmiş ve diken üstünde yaşar hale gelmişlerdi. Bunu kendisini kaybetmekten korktuğu için yaptığının bilincindeydi ama hem Minho her işe yetişmek için çok yoruluyordu hem de Jisung çok üzülüyordu.
En azından küçük işlerde olsun ona yardımcı olmak biraz yükünü hafifletmek istiyordu. Ama Minho şiddetle karşı çıkıp sadece durmasına ve nefes almasına izin veriyordu en kısa tabirle.
Yemek ve temizlik yapması, aşırı gülmesi, üzülmesi, uzun mesafe yürümesi ve geç yatması yasaktı.
Bugün bu yasakları biraz delecekti çok büyük şeyler yapmayacaktı sadece kahvaltı hazırlayıp, biraz evi temizleycekti çünkü bu ruh hali de aşırı hareket etmesi kadar yıpratıcıydı onun için.
"Hadi gel bakalım" diyip Hanni'yi kucağına aldı yavaşça.
"Bugün Miyo'ya yardımcı olalım diyorum ne dersin" diye sordu yanaklarını öperken.
"Miyo'yu seviyorum" dedi Hanni de. Jisung da kıkır kıkır güldü ona. Birbirlerine her zaman seni seviyorum dedikleri için Hanni de tabiki seviyorum kelimesini öğrenmiş ve ikisi içinde bol bol kullanır olmuştu.
Mutfağa geçip Hanni'yi mama sandalyesine oturttu. Ardından ona bir şeyler hazırlayıp yemesi için önüne koydu. Hanni iştahlı bir çocuk olduğu için çoktan yemeğiyle meşgul olmaya başlamıştı.
Jisung da buzdolabına yönelip kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya koyuldu. Omlet yapıp, taze portakal suyu sıktı. Tam hazırlıkları bittiğinde Minho gelmişti mutfağa. Bakışlarında farklı bir şey vardı Jisung bu duyguyu onun gözlerinde ilk kez görmüş ve pek sevmemişti doğrusu.
"Ne zaman uyandın" diye sordu sesi sertti biraz.
"Çok olmadı kırk beş dakika anca olmuştur" dedi masumca.
"Beni neden uyandırmadın" diye sordu, daha çok hesap sorar gibiydi hali.
"Çok yorgun görünüyordun biraz uyuyup dinlen istedim" diye açıkladı ama neden ağlamak istediğini bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Fanfiction...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.