Jisung, bedenini sımsıkı saran Felix'e elleri titrerken karşılık verdi. Çok özlemişti onu. Hiç değişmemişti, onu ilk gördüğü gün hissettiği gibi hissetti. Güvenli hissettiriyordu sarılması.
Alnını Felix'in omzuna yaslayıp ağlamaya devam etti. O durana kadar da Felix hiçbir şey demeden saçlarını okşadı.
Hesap sormadı, açıklama beklemedi. Sadece geçecek diye mırıldanıp dostunu sakinleştirmeye çalıştı.
"Konuştuklarımızı duydun mu" diye sordu Changbin sevgilisine.
Usulca başını salladı Felix. Mutfaktan gelen Changbin'in bağırtılarını duyup gelmişti zaten kapının önüne.
"Ne yapacağız" diye sordu Changbin iki adımlık mutfakta stresle volta atarken.
"Önce bir sakin olun, Jisung su içmek ister misin" diye sordu arkadaşına şefkatle.
Jisung ise olumsuz anlamda kafasını salladı. Biraz daha sakinleşmek için derin nefes alıp verdi. Kendini biraz daha iyi hissediyordu şimdi.
"Biraz daha iyi misin" dedi Jisung'un akan gözyaşlarını silerken.
"Hım hım" diye onu onayladı Jisung.
Tekrar sarıldı yıllar sonra gördüğü arkadaşına. Seni çok özledim dedi kısık bir sesle, Jisung da ben de diye cevap verdi ona.
"Vakit kaybediyoruz Jisung'u buradan göndermemiz lazım" diyerek böldü onları Changbin.
"Ne yapacağız" diye sordu Felix.
"Ben içeriden anahtarı alıp geleceğim, siz burada bekleyin" dedi hızlıca.
İkisi de kafasını salladı ona. Söylene söylene mutfaktan çıktı koşar adımlarla.
"Nasılsın" dedi Felix Jisung'un ellerini tutup.
"Bilmiyorum, kötü" dedi burnunu çekip.
"Daha sonra konuşacağız, neler olduğunu anlatacaksın. Sizin için bir çıkış yolu bulacağız" diye sakinleştirmeye devam etti.
"Bizim için bir çıkış yolu yok" dedi Jisung kafasını yerden kaldırmadan mırıldanarak.
"Umut her zaman vardır, eğer olmasaydı Minho hyung yıllarca seni beklemezdi" dedi Felix dilini ısırıp. Jisung'a kızmamaya çalışıyordu ama çok zordu. Yine de deniyordu..
Changbin bir türlü gelmek bilmemişti. Mutfağın da kilidi yoktu, yakalanmaktan korkuyordu ikisi de.
Korktukları da başlarına geldi. Garsonlar açılış için getirdikleri pastayı mutfağa bıraktıktan bir kaç saniye sonra Jeongin, Hyunjin ve Seungmin üçlüsünün karşılarında belireceğinden habersizlerdi.
Hyunjin heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu diğer ikisini.
"Buranın pastaları inanılmaz taze oluyor, Minho hyung sana terfi bile verebilir bunun için" diyordu.
"Sevgilim ben asistanım hyung fotoğrafçı nereye terfi edecek beni, şirket yönetmiyoruz ki" dedi gülerken.
Mutfağa girdiklerinde Jisung'u fark eden Jeongin ve Seungmin şaşkınlıkla ona bakıyordu, kimseden çıt çıkmamıştı.
Hyunjin ise kutudan aldığı kuru pastanın kalite kontrolünü yapmak için ağzına attı. Ağzı doluyken Felix ve Jisung'un olduğu tarafa döndü.
"Cidden çok iyi, Jisung sen de denemelisin" diyip bir tane de ona uzattı.
Jisung ne yaptığını anlamadan ona bakıyordu, uzattığı kuru pastayı alıp tuhaf tuhaf baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelions, minsung
Fanfiction...ardından serçe parmağını uzattı. "tamam öyleyse bana söz ver, büyüyünce evleneceğiz eğer sözünü bozan olursa ceza olarak bir kutu çikolata alacak" dedi.