14. Bölüm

10.9K 326 34
                                    

21.05.2022

Bazen sinirlerimize hakim olmak gerekir. Bunu keşke bir kaç saat önce fark etmiş olsaydım. O zaman belki şuan ekip otosunda karakola gidiyor olmazdım. Ama şimdi bana sorarsanız bir daha yapar mısın diye tabii ki yaparım. Her şeye rağmen ağzına sıçarım.

Mantıken saat 12'yi geçmişti ve benim yarın kına gecem vardı. Şuan karakola gitmek yerine evde yarına sivilce çıkmaması için maske falan yapmam lazımdı ama bana rahat battığı için bir orospu çocuğu için karakola gidiyordum.

Araba karakolun önünde durunca iki polis eşliğiyle arabadan inip karakola girdik. Polislerin yönlendirmesiyle sorgu için odaya girdik. Dizilerdekilerin aksine normal polis odasıydı. Polis demişken benim amirim nelerdeydi.

"Burada bekle birazdan bir polis gelecek ifadeni alacak." Sanki kaçacakmişim gibi beni tembihleyip çıkmıştı. Telefonum çantam benden alınmıştı. Eğer bir aksilik olup tamamen yanlışlıkla nezarete girersem haber edebileceğim kimse yoktu. Zaten mekandakiler duyarlarsa yerim mezarlık olurdu.

Bir süre boş boş kendi kendime oturup odaya baktım. Acaba Arslan Fıratın da odası böyle miydim? En kısa zamanda buradan çıkarsam ilk evine sonra işine gidecektim çünkü o benim hem evime hem işime kafası estikçe geliyordu. Benimde gitmem lazımdı.

Yaklaşık yarım saatin sonunda odaya biri gelip ifadeye başlamıştı. "Neden Naim beyin kafasında içki şişesi parçaladınız ve eline sapladınız?" Off hemen de gelip anlatmazsın be.

"Taciz ediyordu bende haddini bildirdim." Kime ettiğini sorarsa kızı diyemezdim ailesinden korkuyordu ve ailesiyle arasında ki ilişkiyi bozamazdım. O zaten şikayetçi olacaktı bu kararı ona bırakıyordum.

"Bu ülkenin bir polisi var hanımefendi." Dudaklarımdan bir kahkaha kaçtı.

"Polis? Beyefendi emin olun sizin uygulayacağınız bir kaç prosedür ve ifadeden sonra salacağınız adama ben daha iyi ders verdim. Eğer bizde adalet var bize bıraksaydınız derseniz. Eğer sizde adalet olsaydı size çoktan bırakırdım." Karşımda kızarıp bozaran polise ne kadar saygılı olmaya çalışsam da içimden bu ülkenin adaletine olan kinimden saldırıyordum.

"Haklıyken haksız durumundasınız şuan. Naim bey sizden şikayetçi olmuş . Bahsettiğiniz adalet şuan devreye girip sizi suçlu bulacak. Eğer uzlaşma sağlamak isterseniz konuşun ama pek sanmıyorum. Ceza almanızı şahsi olarak bende istemem lütfen iki kere düşünün." Nasıl yani bir daha o adamla göz göze gelmek bile istemiyordum.

"Özür dilemem. Bir kadına taciz eden insan artığından özür dilemem." Ne kadar inat gibi görünse de kendime bunu yediremezdim. Aşağılık pislik ona yaptıklarım azdı bile.

"Haber etmek istediğiniz biri varsa arayın büyük ihtimal bu gece misafirimizsiniz." Tam yok olduğunu söyleyecekken hiddetle odanın kapısı açıldı. Ve asla beklemediğim adam nefes nefes karşımdaydı. Üstü biraz dağınık ama her zamanki gibi karizmaydı.

Sorgumu alan polisle aynı anda konuştuk. "Amirim?" Odaya dalmasına mı şaşıralım yoksa kan ter içinde kalmış kıpkırmızı beni öldürecek gibi bakan suratına mı bilememiştim.

"Aslanım sen bize bir izin ver sonra devam edersin sorguna." Karşımdaki polis sadece kafasını sallayıp odadan çıktı. Şu kadar emir komutam olsa yeterdi be. Arslan Fıratın şuan yüz halinden bana emirden daha fazlasını vereceğine emindim. Verir mi gerçekten. Konudan sapma. "Ne işin var burada Ceylan?"

Evde kahve bitmiş onu almaya geldim desem. Hasbinallah ne malca bir soruydu bu. Bunları yüzüne demek istesem de şuan götüm yememişti. "Şey ben bir olay yaşadım da ama küçük bir şey önemli değil sen git şimdi ben halledip geleyim." Hiç gidecek gibi durmuyordu. Daha çok yatırıp si-. Sen sus.

MARİJUANA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin