65. Bölüm

2.2K 181 148
                                    

Merhabalar...

Fırat'a olan, okuyucunun güveni gözlerimi yaşarttı :)

Bu arada yine tiktok'ta reklam yapmaya çalışıyorum. Duyurdum ama pek gören olmamış. Buraya hesabımı bırakıyorum belki destek vermek istersiniz <3

(wattpad.marjuana)

Sınır: 100 beğeni 50 yorum.

Keyifli okumalar...


Hayatın akışını neye benzetiriz. Bazen akıp giden zamanın yelkovanına, akrebine, denizin gelgitli dalgasına, akan kana, şarkının sözlerine... Bazense elimize gelen her somut ve soyut her neyse ona.

İç sesimle hesaplaşırken sayıp sayamayacağım kadar çok şeyi hayatla özleştirip betimlemiştim. Şimdide bir kaç cümle geçerdi aklımdan. Anka kuşunun yanıp tutuştuktan sonra yeniden doğması... Ölüp de bir sonraki hayatıma gelmiş gibi bir his...

Bu sene ilk defa yeniden yenilerek başladığımı hissediyordum ama uzun zaman sonra içime kazık gibi geçmiş saplanmıştı. Güvensizliğim, insanlarla olan kavga gün yüzüne aniden çıkmıştı.

Gerçekten Fırat benden ne saklıyordu?

Benim elime bıçağı verip sırtını döndükten sonra, ellerime bütün hislerle güveni ilmek ilmek işledikten sonra neydi benim bilmem gereken ama Fırat'ın sakladığı, hatta tanımadığım bir numaranın bile bilmem gerektiğini söyleyen sır neydi?

Gerçeklerin gün yüzüne çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bakın bunlarda yalanlar ve sırlardan sonra açığa çıkmış betimlemeler. Neden bunlar bana yardım etmek yerine boş boş yazılıyordu.

Düşüncemi bölen zil sesiyle dalgınca sipariş ettiğim yemek malzemelerinin geldiğini düşünerek kapıya yöneldim. Açtığım kapıda nefes nefese kalmış Yeşimin beni karşılamasını beklemiyordum, hele ki kucağında Yazgıyla?

"Ah sende buradasın. Ben istedim bir göz Allah verdi iki göz." Aceleyle büyük bavulu andıran -büyük ihtimal Yazgının çantasını- kapıya koyup Yazgıyı bana uzattı. "Yiğit okulda düşüp, çenesini duvar köşesine vurmuş."

"Ne, durumu iyi mi?" Kucağıma konan miniği sıkıca sarıp düşürmekten korkarcasına yerini sabitledim.

"İyiymiş ama ayağını burktuğu için sarmışlar. Yavuz adliyeden hastaneye geçmiş ama ben duramadım. Yazgıya bir kaç saat bakar mısınız? Hastaneye gidemez, mikrop falan kapar. Hem Yiğitle zor ilgilenirim." Biz ve bebek bakmak???

"Biz ne anlarız Yeşim?"

"Fırat anlar. Zaten her şeyi bilir o. Lütfen bir şey olursa arayın bizi." Gözünde daha öncede aktığı belli olan yaş silsilesi akmaya başladı. Yine de kendini kısa sürede toplayıp merdivenleri koşarak inmeye başladı.

Bir dakika lan. Ben az önce ne yaşadım ve kucağımdaki cibil cibil gözlerle bakan kız ne ara ben kucağıma gelmişti. "Yazgı? Teyzeciğim hoş geldin balım." Kapıyı yavaşça örtüp çantayı ayağımla içeri doğru ittim. "Nasıl duracaksın sen böyle bizimle?"

Fırat anlar ne demekti bir kere. Bu adam bebek bile kucağına almamış adamdı. Bu adam bebek bakmayı nasıl bilirdi. Üstünü açmak için yatak odasına girdiğimde Fırat aynada saçını tarıyordu. Köy yanarken...

Aynadaki bakışları bize dokunduğunda şokla döndü. "Kızım valla dokunmadım dün sana. Sarhoşken birlikte olmaya karşıyım ben. Bu nereden çıktı?"

"Fırat salak mısın? Bebeğin yanında neler diyorsun öyle." Yüzünü görebileceği şekilde tutuğumda yanımıza geldi. "Yiğit düşmüş, Yavuz ve Yeşim hastaneye gittiler. Yazgıda bize emanet."

MARİJUANA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin