27. Bölüm

6K 275 5
                                    

Beynimin uğultusu gözlerimi açmama engel olacak şekildeydi. Yine hayal görmüştüm değil mi? Öyle olmalıydı uyanmam lazımdı. Her şeyden önce Özlemin ölmemesi ya da ölmeden önce bana o sözleri sarf etmemesi lazımdı.

Çınlama sesi adeta aklımın içini yerken arkadan bambaşka sesler geliyordu. Bir sürü ayak sesi vardı. Bir kaç erkek sesi de ayak seslerine eşlik ediyordu. Çok kalabalıktı sesler, hayalim hala devam ediyordu. Bu korkum neydi Özlemin başına bir şey gelmesinden mi korkmuştum?

Uyanmam lazımdı... uyanmam lazımdı...

"Ceylan. Bırak Ceylan." Neyi bırakmam lazım olduğunu bilmiyordum. Sadece duruyordum. Sesin sahibi tanıdıktı. "Ceylan yalvarırım bırak saçlarını. Bitti geçti bana bak. Ceylan... Beni dinle güzelim düşünme bana bak." Arslandı. Bana neden yalvarıyordu.

"Abi noluyor?" Bu ses tanıdık değildi.

"Çıkın buradan biz çıkınca girersiniz. Savcıya haber verilsin. Ambulanstan sağlık görevlisi iste hemen." Sesler netleştikçe beynimdeki uğultu azalıyordu. "Kızım her yerin yara dolu dokunamıyorum sal şu saçlarını ellerinde kaldı." Sallandığımı hissettiğim an durdurdum kendimi.

Kendimi hissedemiyordum. Ellerime baktığımda saçlarımda olduğunu fark ettim. Uğultu kesilmişti şimdi sadece benim derin nefeslerimi duyuyordum. Ellerimi saçlarımdan çekip ellerime baktım. Saçlarımın büyük bir kısmını yolmuştum. "Hayaldeyim." Ağzımdan kelime döküldü.

Yanımda duran bedene baktığımda Arslanın yanımda olduğunu fark ettim. "İyi misin?"

"Hayaldeyim. Sende öylesin, birazdan uyanacağım. Dünde gördüm seni beni ittin uçurumdan ama burada ne işin var. Burada kötü adamlar var seni de zehirlerler. İlaç verirler gitsene sen. Operasyonu bitir git buradan." Gözlerimi kapatıp uyanmaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda Özlemin cansız bedenini gördüğüm yerdeki kan birikintisiyle göz göze geldim. "Hayır hayaldi hayır. Ölmedi." 

"Ceylan gidelim. Bak hemşire geldi hadi gidelim. Bitti her şey kurtardık seni. Kendime gel lütfen." Başımın ona döndüğünü fark ettim ama nasıl oldu anlayamadım. Hissetmiyordum ama görmüştüm parmağıyla çenemi tutup çevirdi. "Seni kucağıma alacağım. Canın yanarsa tepki ver."

"Hayalde değilim?" Doğrulanmak istemiyordum uyanmak istiyordum. 

"Değilsin." 

"Değilim, o öldü." 

"Maalesef ama senin suçun yok tamam mı?" 

"Öldü." Ağzımdan çıkan son kelimeden sonra çığlığım bütün odayı doldurdu. Kulaklarımı sağır edecek kadar yüksek çıkan sesimin ardından dakikalar içinde karanlığa büründüm. 

***

Neler yaşamıştım. Doğduğum andan itibaren olanlardan bahsetmiyorum. Şu bir kaç gündür neler yaşamıştım. Kafamda kesit kesit olan şeylere rağmen bazı anlar yoktu. O bodrumda olduğum anlar çok kesit şekilde zihnimdeydi.

Şuan nerede olduğumu idrak edemiyordum. Bir yandan hatırlamaya çalışırken bir yanım şuanı algılamaya çalışıyordu. Yeni doğan bir bebeğin dünyayla ilk tanışma anından farksız ifadesizce etrafa bakıyordum.

Gözlerimi beyaz odada açalı beş dakikadan fazla olmamıştı. Her yerimde ağrı hissediyordum. Yeni uyanmıştım ama uykusuzdum da. Kolumda bir serum bağlıydı. Aklımda en büyük soru işareti ise ellerimin yattığım yatağa neden bağlı olduğuydu. 

İki yandan yatağa sabitlenmiş ellerime baktığımda bilek kısımlarımın çiziklerle dolu olduğunu fark ettim. Hala rehin miydim? Etrafa baktığımda hastane ortamını andıran yer pekte rehine hissi vermiyordu. 

MARİJUANA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin