68. Bölüm

2.2K 174 93
                                    

Merhabalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar...

Cumhuriyetimizin 100. YILI KUTLU OLSUN. 

Ayrıca 250.000 okunma olduk (çeyrek milyon) :)

Ayrıcccaaa saatler sonra DOĞUM GÜNÜM:)

Toplu bir kutlama merasimi oldu bu giriş. Umarım bölümde en az bu kutlamalar kadar güzel olmuştur.

Sınır: 100 beğeni 50 yorum.

Keyifli okumalar...

Bir çok sorumluluğa baş kaldırır insan, ömrü boyunca. Her sıfat bedene uyduğunda başlar bu sorumluluklar. Evlat olursun, eş olursun, gün gelir anne olursun. 

Az önce kulaklarıma duyurulan anne olmuş olmam ya da olduğumu duyduğumda kaybetmiş olmam beni hayatın en bilinmez duygusuna sürüklemişti. Boşluk hissi içime uhte gibi oturduğunda ağlamaktan ölen gözlerim bile durgundu. 

Ellerimi karnıma sarma girişiminde bulunduğumda bile durdum. Dokunamadım. Eğer bebeğim içimdeyse bedenim ona şuan bir mezardı. Koskoca bedenim, 26 senelik bedenim bir parçama mezar olmuştu. 

Gerçekten öyle miydi? Bakışlarım Efsuna değdi. Yıkılmamak için bedenini Alkana yaslamış göz yaşlarını sessizce döküyordu. Gözlerime bakışları tutunduğunda beni anlasın istedim. Belki de onun kaybına göz yummaktı bu ama beni şuan sadece o anlardı. 

Ellerimi yatak çarşafına koyup tırnaklarımı yatağa bastırdım. Diğerlerinin tepkisizliğine uyum sağlayacak kadar tepkisiz doktora döndüm. "Durumunu öğrenmek istiyorum hemen şimdi." 

"Ultrasona alınacaksınız. Durumun anne açısından göz önünde bulunduğumuz için buradayız. Sizi, fetüsün zehirlemesine karşı tedbirli davranmalıyız." Annemin ölümüne sebep olmuş bedenimde beni anne yapan bir parça vardı. Şimdi de o benim için bir son hazırlıyordu. 

Hastane lavabosunda çektiğim ağrı sanki artmış gibi iki büklüm oldum. Bunu fark eden doktor hemşirelere talimat verdiğinde beni yatırdılar. Endişeli bakışlar altında kaldığımda en çok babamın bakışları altında ezildim. "Baba." 

"Söyle güzel kızım." Eli elimi sardı. "Dile ömrümü vereyim yavrumun yavrusuna." Gözlerimi sımsıkı kapatıp elini sıktım. 

"Gitmemiz lazım Ceylan hanım." Odadan çıkarılmadan tekerlekli sandalyeye alındığımda ultrason odasına kadar dünyayı duymadım. 

Belki de bir çok ses çalındı kulağıma. Bazı ağlayışlar, bazı sevinç haykırışları, belki de arafta bekleyişler. Ama duymadım. İçimde sakladığım duygular hepsini yansıtırken duyamadım. 

Aklım Arslan Fıratla, duygularım daha büyük bir kayıpla yanıyordu. Ne diyecektim Fırat'a? Söyleyemezdim ki, ben bin kere yıkılırdım ama onu bir kez yıkamazdım ki. Sen baba oldun ama ben onu koruyamadım diyemezdim. 

MARİJUANA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin