Merhabalar...
Bazen aksamalar olsa da haftalık olarak bölüm rutinine çok alıştım. Okuduğum kitaplarda en sevmediğim şey bölüm beklemek oluyor. Bu disipline ayak uydurma sebeplerimden biri bu. Yine de bölüm sınırını dikkat ederek bölüm atmak istiyorum.
Umarım sizde benim gibi memnunsunuzdur. Gönül isterdi ki haftalık daha fazla bölüm atıyım ama onun yerine bölüm uzunluğunu iki katına çıkarmıştım (daha uzun isteyen oluyor ama elimden bu kadarı geliyor.)
Bölüm sınırı: 100 beğeni 75 yorum.
Keyifli okumalar...
Belki bir belki beş belki de hatırlayamayacağız kadar uzun süre hayatınızda olan insanlar bir süre sonra sizi terk ettiklerinde izini bırakırlar. Aslında yıllardan çok size bıraktıkları anılar ve hatırlar bu izleri oluşturur.
Benim belki de hatırımda kalmayan yıllarımda Yaman Çalık vardı. Hayata ilk adımımı atacağım, ilkokul dönem çağlarıma ortaktı. Her şeyden önce hayatımda ilk sırdaşımdı. Yaralarımı gören ve sebep olanları bilen oydu.
Şimdi karşımda sevkiyatta Selçuk Altun yerine adı geçen Yaman Çalıktı. İçimde o günden kalan nefret olsa çocukluğumdan kalan hislerim kırıntıları da vardı. Araf da kalmanın hissizliğini yaşıyordum.
Yaman kimdi? Neden şimdi her yerde karşıma çıkıyordu? Yaptıkları benim lehime mi aleyhime miydi? Daha binlerce soru içimden geçiyordu. Yüzüne kusmam gereken şeyler vardı ama sadece susup bana doğru uzattığı elini sıktım.
"Memnun oldum Ceylan hanım." İnsanları okumakta usta olduğunu sanan yanım onun ifadesiz suratıyla dumura uğradı.
Elleri arasındaki ellerini benden cevap almadan çekmeyeceğini belli ederek sıktı. "Bende memnun oldum Yaman bey." Elimi saldığı anda yarımdan bile kısa bir adım geri attım. Sırtım sert bir omuzla birleşti.
Omuzunun bende bıraktığı hisleri bildiğim adama yaslandım. "Sakin ol." Kulağıma fısıldamasını duyduğumda eli belimi sardı.
"Kızımın erkek arkadaşı Arslan bey. İş ortağımız Yaman bey." Babam yanımıza gelen amirimi tanıtma ihtiyacıyla konuştu. İkili sadece baş selamı verip el sıkıştığında aralarında enerjide sıkışıp kaldım.
Fırat geçen elinden kaçan Yamanla karşı karşıyaydı. Sevkiyatta adını bile geçirmemiş ama bizim duyduğumuz adam pişkinlikle karşımızdaydı.
"Masada bize eşlik edin lütfen. Size eşlik eden varsa eğer davette bulunmak isterim." Yapma baba yapma. Bu duruma bizi sokma.
"Eşim var. Seve seve eşlik edeceğinden eminim." Evlenmiş miydi? O lanet evden çıkıp, Selçuk'la bir olup hayatına devam ederken mutlu olmayı başarmış mıydı? En önemlisi kendi ailesini kurmuştu.
Bu içimde ona karşı öfke beslemedi tam aksine buruk bir tebessüm sunup mutlu oldum. "Biz masaya geçelim, bekliyoruz sizi." Babam sözleriyle masaya adımladığında bedenimin dayalı olduğu adamda benimle yürüdü.
Önce sandalyemi çekip beni oturttu sonra yanımda yerini aldı. Oturduğumda önümdeki suyu içtim. Sanki uzun zaman ateşle kavrulan içime su serpmiş gibi azda olsa rahatladım. "İyi misin?"
"Çok iyiyim." Doğru olan buydu. İyiydim.
"Yaman beyle senin münasebetin olmaz büyük ihtimal. Sadece iş yaptığım insanları bilmeni isterim kızım."
"Tanışmaktan zarar gelmez baba." Minnetle masanın üstündeki elimi sıktı. "Ne zaman iş alma kararı verdin? Yaman Çalıkla yani."
"Aslında iş aklımda yoktu. Geçen sempozyumda karşılaştık ve konuşma şansımız oldu. Aklıma yatan fikirlerle gelince bende kabul ettim." Asla tesadüf değildi. Amacı her neyse bilerek babama yanaşmıştı. Gelip bana zarar vermesine küçük bir ihtimal susabilirdim ama asla aileme dokunamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİJUANA +18
Teen FictionDünyaya uyuşturucunun kucağında gelen Ceylan Aydinç, yaşadığı 25 senelik ömründe ilk defa bir çıkış yolu arar. Karşısına beklenmedik bir anda sonunu getirmek için çıkan Arslan Fırat Beydemir, hayatının dönüm noktası olur. Uyuşturucu bağımlısı kadın...