Ölmedim vize haftamdı... Hatta vize sınavıma bu bölümü yazarak çalışıyorum çünkü son vizem klavye dersi... Bir de yakında ufak bir sürprizim var başarabilirsem ♡
Geceye yaklaşan saatlerde arabayla yolda ilerliyorduk. Sessiz geçen araba yolculuğu ortamı kasvetli kılarken yorgunluğumu fark etmemi sağlıyordu. Kısa süre sonra tanıdık mahalleye giren arabayla ne zaman tuttuğumu hatırlamadığım nefesimi bıraktım.
Ne kadar Açelya için gelmiş olsak da bura bana iyi şeyler hatırlatmıyordu. Aynı o günkü gibi eczanenin önünde durduk. Bu sefer yanımda Fırat olsa da tedirgindim. Arabadan inmek istemiyordum. "İnmeyecek misin?" Vitesi geriye atıp sürmesini istesem de durdum. "Ben yanındayım ve o şerefsizler yok. Korkma va yüzleş."
Arabanın kapısını açıp içimdeki cesaretle eczaneye adımladım ama kepenkleri kapalıydı. Büyük ihtimal bu gün nöbeti yoktu. "Hayda kapalı. Evini bulabilir misin?" Polisti canım o kadar.
"Ya da arayıp sorabilirim mesela ne dersin?" Çok bilmişsin sen ya.
"Sürpriz olmaz ki o zaman. Ben ne anladım bu işten alla alla. Belki buralardadır evi." Mahallede açık olan dükkanlara göz gezdirdim. "Bekle esnafa soruyum eminim bilen vardır."
"Ben sorardım." Duymamazlıktan gelip dükkana girdim. Masa da oturmuş kitap okuyan adam gözlüğünün üstünden bana baktı.
"Kolay gelsin amca ben bir şey soracaktım." Adam bizi iyice süzdü. Büyük ihtimal yanımdaki adamın gardiyan edasıyla yanımda durması haraç kesiyor vibe veriyordu.
"Sağolun. Tabii buyurun sorun."
"Eczanenin sahibi sanırım Açelya Kaya, evini biliyor musunuz?" Adam yerinden dikleşip ayağa kalktı.
"Ne istiyorsunuz kızdan. Daha geçen bastınız dükkanını derdiniz ne güzel kızımla." Korumak buydu. Açelyaya olan sevgisini ben hissettim. Dağ gibi duruyordu onun için. İmrendim.
"Amca sadece teşekkür amaçlı evine gideceğim."
"Eşkıya gibi durmuşsun nasıl güvenirim sana. Ne biliyim ayyaş mısın hırsız mısın?" Haklıydı. Yara bere içinde ne yaptığı belirsiz birine güvenmemekte haklıydı.
"Önce bir açıklasam keşke." Diye çemkirdim. Tamam haklıydı ama dinlemiyordu ki açıklayım.
"Amca karışmayın dedim ama sakin mi olsan." Fırat belindeki polis armasının bulunduğu cüzdanı çıkarıp uzattı. Sinirle bana bakan adam yumuşadı. Bravo hiç tanımadığım adamın bile nefretini 2 dakika da kazanmıştım. "Şuan polislik bir durum yok ama güvenini sağlayacaksa polisim ben. Tabii ki söylemeye bilirsin ama korkma Açelya hanımın kötülüğünü istemeyiz."
"Daha geçen kızıma bela oldular haliyle mahallecek paniğiz. Bir kızı getirmişler yazık kız yaralı Açelya yardım etmiş. Silahlı adamlar falan derken haliyle endişeliyiz." O yazık yaralı kız bendim ama bakışları sözleri kadar şefkatli değildi. Bilmiyordu.
"O kız karşında amca. Eşkıya dediğin kişi." Adamın bakışları bana döndüğünde farklılaştı. Bu işte acımaydı en nefret ettiğim duygu.
"Gidelim amirim ararız Açelyayı. Sana da rahatsızlık verdik amca. İyi geceler." Ben arkamı dönüp çıkarken adam Fırata adresi veriyordu.
Taştan olsam çizilir miydim bilmem ama bu beni kırmıştı. "Aldım gidelim yakın zaten." Yüzüne bakmadan ilerledim. "Baksana bana neden modun düştü."
"Ucube gibi ya da köylüler tarafından iyi olmasına rağmen yakılmak isteyen cadı gibi hissediyorum ama ben yakılmayı hak ediyorum galiba. İnsanlar sanki yaptığım hataları biliyor gibiler. İçimin kötülüğü anlaşılan yüzüme vurmuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİJUANA +18
Novela JuvenilDünyaya uyuşturucunun kucağında gelen Ceylan Aydinç, yaşadığı 25 senelik ömründe ilk defa bir çıkış yolu arar. Karşısına beklenmedik bir anda sonunu getirmek için çıkan Arslan Fırat Beydemir, hayatının dönüm noktası olur. Uyuşturucu bağımlısı kadın...