Ecelin bir insana hak tanıyıp sizi öldürmesi için görevlendirdiğini düşündünüz mü hiç? Ne Selçuk Altun ne de o zaman yaşadığım camiada ki insanların hiçbiri karşımda duran kadar canıma zoru olduğunu hissettirmemişti.
Canıma tak ettirip polise sığınmamı sağlayacak kadar beni zorlamıştı. İyi ki benim şimdi bu halde olmama vesile olmuş bile diyemiyordum. O aklından bedenime sahip olma düşüncesi geçirdiği gecenin bir izahı ya da iyi kisi olamazdı.
Taner Baysal... En son işkenceler edip aklımı yitirmemi sağlamıştı. Ondan sonrası ise sırra kalem basıp yok olmasıydı. Afiş afiş her yerde aranan adam benim odam da ve karşımdaydı. "Korkma Ceylan zarar vermeye gelmedim." Korkuyordum.
Konuşmak istesem de dilim laldi. Onunla aynı havayı bile solumamak için nefes almayacak kadar hareketsizdim. Belki de burada yok olmalıydım. "Teslim olmadan seninle görüşmek istedim. Kaçarak yaşayacak bir adam değilim. Sikti attı beni, aileme muhtaç yaşamak."
Ne zırvaladığı hakkında bir fikrim yoktu. Sadece beynimde birer uğultudan ibaretti. "Sana yaptıklarımdan pişman olduğum söylenemez ama hiç tanışmış olmayı dilerdim. İki büyük işin ortaklığını sen sağlayacakken iki direği sen kestin. Sonumuzun hep geleceğini bilsem de bunun senin gibi bir kadından geleceğini düşünmemiştim. Sonunu, sonumuzu getirdiğin gibi biri getirir ama bu ben olmayacağım."
Bağır Ceylan, baban aşağıda Ceylan. Titreyip durma karşısında, bak ellerinde o iğneden yok. Seni o kabuslara tekrar mahkum edemez. "Bir şey söylersin diye düşünmüştüm. En azından kızarsın, bağırırsın..." Sadece gitmeni istiyorum sadece git. "Peki o zaman."
Tam o sırada kapı tıkırtısı duyuldu. Başımı kapıya çevirdiğimde bedenimi de çevirdim. Bedenimi ondan uzat tutmaktı amacım hatta iki adım kapıya doğru atmıştım. "Ceylan müsait misin kızım?" Babam...
Hızla kapının kulpuna asılıp açtım. Gördüğüm an kollarımı boynuna sarıp sarıldım. "Baba."
"Özlediğin mi sen beni." Odama girdiğinde bile arkamı dönmedim ama babam fark etmemiş miydi?
"O..." Hızla arkamı döndüğümde yoktu. Ne Taner ne de ondan bir iz yoktu. Aynı o korktuğum kabusları gördüğüm gibi bir anda var olup bir anda yok olmuştu. Hayaldi...
"İyi misin sen?" Bir daha olmaz! Bir daha o günlere geri dönemem. Bir daha babama o anlarımı yaşatamam.
"İyiyim, sadece küçük Yazgı yordu beni."
"Yemek hazır seni bekliyoruz. Gelmeyince merak ettim." Doktorun dedikleri aklıma geldi. Arada beynin küçük oyunları olabileceğini demişti. Evet sadece buydu.
"Geliyorum, üstüme rahat bir şeyler giyip inerim." Yanıma gelip alnıma elini koydu.
"Gözlerin değişik bakıyor, ateşinde yok. Hasta mı olacaksın acaba." Ben konuşmadan beni anlamaya çalışmasına gülümsedim. İyiydim ve iyi olduğumu babama hissettirmeliydim.
"Bir şeyim yok patron. Dediğim gibi iş çıkışı misafirliğe gitmek yordu sadece."
"Yat dinlen derdim ama babaannene görünsen iyi olur. Sabahtan beri bekliyor ama dersen halim yok konuşabilirim onunla." Bende tanışmak istediğim için ertelemeye gerek yoktu.
"Hayır hayır iyiyim gerçekten. Sen in hemen geliyorum." Şüphesini gideremesem de kabullenmiş olmalı ki dediğimi yapıp aşağı indi.
Yalnız kalınca derin nefes aldım. Eskide kalmış bir halüsinasyondu sadece. Hayatıma bozmasına izin vermeyecektim.
Geçen gördüğüm rüya da bunun gibiydi. Annem, olmayacak şeyler görmem ve bunun karanlığa bürünmesi de bilinç altımdı. Bunlarla mücadeleyi öğrendiğim için kolay toparlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİJUANA +18
Teen FictionDünyaya uyuşturucunun kucağında gelen Ceylan Aydinç, yaşadığı 25 senelik ömründe ilk defa bir çıkış yolu arar. Karşısına beklenmedik bir anda sonunu getirmek için çıkan Arslan Fırat Beydemir, hayatının dönüm noktası olur. Uyuşturucu bağımlısı kadın...