Yaramın dikildiğini canlı canlı hissederken sessizce bu işkencenin bitmesini bekledim. Açelya ne kadar uyuşmasını beklemek istese de Kenan buna izin vermemişti. Acıyı ne kadar az hissediyor olsam da iğnenin derime işleyişini hissetmek bana iyi gelmiyordu.
Açelyanın arada bana kayan bakışlarından durumumum iyi görünmediğini anlıyordum. Fazlaca kan kaybetmiştim ve ağrılarım vardı. Alnımdan akan teri hissedebiliyordum.
Açelya dikiş işlemini bırakıp yarayı temizledikten sonra sarmaya başlamıştı. Kulağına başımızdaki gardiyanların duyamayacağı şekilde fısıldadım. "İsmim Ceylan." Sargı bezini bir tur daha belime dolarken devam ettim. "Kemerimin arka kısmında not kağıdı sıkışık vaziyette onu alman lazım."
Gözlerime bakıp onayladığında üçüncü sarma işlemi sırasında kağıdı aldı. "Yeter lan mumyaladın amına koyum. Bitir de gidelim." Ben sana koyacam birazdan az kaldı.
"Tamam bitti arada pansuman yapın bir de ilaçlar veriyim onları kullansın." Ah Açelyam bunlar bana su ve ekmek vermiyor be güzelim.
"Başka bir istediğiniz hanım efendi kuş sütüyle de besleyelim mi?" Şerefsizlik ar damarında mesken etmiş piç bir de kızla dalga geçiyordu.
"Bari ağrı kesici alsın uyuşma geçince acıdan duramaz ölür kız eliniz de kalır." Er ya da geç ellerinde kalacaktım. Bu kaçınılmaz bir gerçekti.
"Ver ne vereceksen de gidelim buradan." Açelya aceleyle ecza poşetine bir kaç ilaç koyup elime verdi.
"Eğer ki burada olanlardan birinin haberi olsun yıkarım bu eczaneyi başına, duydun mu beni?" Lütfen sadece Arslan Fıratın haberi olsun. Başka kimseye ihtiyacım yoktu zaten. Kadının korkmasından ve haber etmemesinden korktum.
"Tamam kimseye bir şey söylemeyeceğim zaten kanıtım yok kamera kayıtlatını aldınız kim inanır bana." Kenanı ikna etmek için bahane uydurduğunu fark ettim. Yoksa buraya kim gelse anlardı buradan bir yaralı insanın geçtiğini.
"Ben uyarımı yaptım. Canını seviyorsan ki bence sev sakın polismiş jandarmaymış beni uğraştırma." Yok canım alt tarafı savcıya kadar haber edecekti.
Kenanın kolumdan asılmasıyla savruldum. Acıyla inilti koptu dudaklarımdan. "Yavaş ol hayvan... Ama Kenancım oluyor mu böyle hareketler kaç yıllık dosttuz." O mekanda kimse kimseyle ne dost ne düşmandı. Bütün iş çıkar ilişkisiydi.
"Lan orospu karı madem dosttuk niye yaptın o zaman." Maymun gözünü açtı. Yapmaya geç bile kaldım. Eczaneden çıkarken son kez Açelyaya dönüp konuştu. "Borcumuzu yaz bir kenara eczacı hanım öderiz bi geçerken." Bütün umutlarımla eczaneden çıktık.
Tek istediğim Arslan Fırata bir an önce haber gitmesiydi. Beni bulur muydu bilmiyordum ama en azından yaşadığımı bilmesini istedim. Ona karşı mahcup olsam da yine onlara muhtaçtım bunu biliyordum.
Tekrara arabaya binip yola koyulduk. Bu sefer kaçarım yoktu Tanerle yüz yüze gelecektim. Sorun karşılaşmamızda da değildi aslında bana ne yapacağı hakkında gram fikrim yoktu ve bu sessizliği beni korkutuyordu.
Yollar sessizce akıp giderken benim korkularım artıyordu. Bana dokunur muydu? Ne tür işkencelere sokardı? Konuşturmaya çalışır mıydı? En önemlisi polisle iş birliğimi öğrenmiş olabilir miydi?
Her şey atlatılırdı ama bunca çabaya rağmen savcının başardık dediği operasyonun patlaması atlatılmazdı. Artık kimsenin sabrı kalmamıştı ki benim bir aksiyonu kaldıracak halim hiç yoktu. En azından onların acısından sorun çıkmamasını umut ettim. Eğer operasyon başarılı olursa zaten bende kurtulmuş olurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİJUANA +18
Teen FictionDünyaya uyuşturucunun kucağında gelen Ceylan Aydinç, yaşadığı 25 senelik ömründe ilk defa bir çıkış yolu arar. Karşısına beklenmedik bir anda sonunu getirmek için çıkan Arslan Fırat Beydemir, hayatının dönüm noktası olur. Uyuşturucu bağımlısı kadın...