48. Bölüm

4.4K 232 34
                                    

Merhaba...

Nasılsınız?

Geçen hafta rahatsızlığımdan dolayı bölüm gelmedi kusura bakmayın ♡

Sınır: 100 beğeni 25 yorum

İyi okumalar ♡

***

Büyük bir fırtınanın ardında kalanların ilk yapacağı şey baştan ayağa kalkmak olurdu. Bende tam olarak ayağa sil baştan kalkmıştım ama bu evrenin bir sonraki aşaması vardı. Fırtınaya sebep olan bazen küçük bir kelebek kanadının çırpıntısı olabilirdi ve onu kesmezsen zarar sana dokunmasa da illa bir yerleri yıkardı.

Benim için kök saldığım toprakları çürüten nankör denilebilirdi. Sonuçta onlar için her zaman minnet duymam gerekirdi. Hayatımı onlara borçlu oluğum zamanlar için bu çok makuldü ama bu her şey tepetakla olana kadar geçerli olan bir şeydi.

Kökümü bahşettiğim her bataklığı tek tek biliyordum. Remzi Hancı, Selçuk Altunun piyasadaki en yakın pazarlıkcısı. Koray Varol, yurt dışı ithalat alımı sağlayan herkesin karşısında tek kelime edemediği dolar canavarı. Sinan Onsay, Üretim fabrikasının saklanan yüzü; toz yapımı, hap üretimi, bütün iğne ve damar yolu malzeme alıcısı. Ekrem Suskan, sözde tarımla uğraşan bir ziraatçı.

Ve ve ve Gülfem ve Kenan Baysal çifti. Anne baba olamamakla beraber bulundukları camianın bütün malını elinden geçiren ikili. Taner Baysal ise sadece aranan bir kaçak.

Her bilgiyi adı gibi bilen ben Ceylan ise oturduğu masada, babasının şirketinde insan kaynakları yöneticisiydim, şimdilik...

Önümdeki bilgisayardan hafta sonu reklam ekibinin ayarladığı organizasyonu planlıyordum. Gün boyu arayıp bir çok firmadan planlama alarak şirkete görev paylaşımı sağlıyordum. Ne kadar şirket için önemli olan bir organizasyon olsa da babam benim yapmam konusunda ısrarcıydı.

Aylardır maaşla çalıştığım iş yerine fazlaca alıştığım için bu benim için zor bir iş değildi. Son kez göz attığım dosyayı bitirdiğimde düşündüğüm gibi zorlanmadığımı anlamıştım. Babama pardon patronuma dosyayı gönderip soğuyan kahvemi yudumladım.

Odamın sessizliğini bir kapı tıkırtısı bozmuştu. "Gel." Kapı açıldığında alt katta gelenlerle ilgilenen görevli elinde bir çiçek demetiyle içeri girdi.

"Ceylan hanım bu size gelmiş." Masanın üstüne koyup odamı terk ederken aklım aylar önce odama gelen karanfil buketine gitmişti. Elim çantamın içinde ki küçük silahıma giderken sanki her an tehlike kapıdan girecek gibi tedirgin oldum.

Bu sefer bordo güllerle dolu buketin içinde bir kaç siyah gülün bulunduğu bukete göz gezdirdim. Yine ve yeniden üstünde not vardı. Saçmalayıp aldığım silahı yerine koyup nota uzandım.

Ne kadar geç kalınmış bir hayırlı olsun olsa da işinde başarılar sevgilim. 

Arslan Fırat Beydemir. 

Yüzüm bir kağıt parasına gülerken uzaktan baktığım güllerimi kucağıma aldım. Kokuları odama çoktan yayılmışlardı. Hepsini tek tek incelerken beni yansıtan bir buket olduğunu fark ettim. Aralara serpilmiş siyahlar vardı ve bordolar... psikolojik olarak özgüven kazanımını sağlayan ve hayatta liderliği temsil eden o renk.

İlk defa romantik bir çiçek almanın verdiği mutluluğu hem içimdeki kadın yaşıyordu hem de parıldayan gözlerim. Belki de bizim amirle ilk romantik adımımız bu olabilirdi. Aylar önce çiçekleri anca mezara götürecek ikiliden romantik kartlı kırmızı güllere geçmiştik.

MARİJUANA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin