Mucizelere inanmak bazen hayatta insana zor gelebilirdi. Benim için bu oldukça zordu. Kaderim benim için özenle mucize hazırlaması ayın yeniden yarılması kadar imkansızdı. Ay yarılırsa ya kıyamet; yani sonum gelmişti ya da baştan sona hayal ürünümdü.
Ama öyle olmadı, bir gece YSM de onu gördüm. Baştan sona benim için nefrete boyanmış adamla karşılaştım ve şimdi o adamın kucağında onu öperek yaşadığım mucizeyi hissediyordum.
Evsiz, işsiz, hasta ve kimsesiz Ceylan değildim. O zamanki kadından kat ve kat güçlüydüm. Bunun için bir mucize lazımdı ve aslında verdiğim kararlarla bunu kendim başarmıştım.
Elleriyle sırtımda keşif yapmaya devam eden Aslan Fırata nefesimi tükete tükete öptüm. Aylardır çektiğim hasretin öcünü almak ister gibi tadına dokundum. Bundan oldukça memnun olduğunu altımda sertleşen organı ve dudaklarından dökülen iniltilerden anlıyordum.
Fırsat bulduğun an konuşmaya çalıştı. "Hani konuşacaktık." Onu öperken karşılık vermeye devam etmesi onun bile bunu istemediğine işaretti.
"Konuşuruz önümüz de uzun zaman var." Sözlerimle vücudumu saran crobun çıkması bir oldu. Ev sıcaktı ama yanan bedenim evden daha sıcaktı. Üstüm tamamen çıplak kaldığında dudakları boynumdan inmeye başladı.
Dolgun ve kalın dudakları her öptüğü ve emdiği yerde ıslaklık bırakırken onu soyup içime almamak için deliriyordum. Hep ön sevişmeyi olabildikçe uzun tutardık ama o kadar doluydum ki bunu bir an önce sonun gelmesini istiyordum.
İkimizden bedenlerimizden önce ruhen çıplaktık. Ona karşı ördüğüm setlerin yıkılışından sonra ilk sınırı aşan temaslarımızdı. Önceden de cinsel yönden bana zevk vermede ustaydı ama şuan öpüşleri bile bambaşkaydı.
Gerdanıma kolye çizgisinde öpücük kondurduğunda iki göğsümün ortasında daha uzun durdu. Ellerim saçlarını severken o öpmeye devam etti. "Ömür boyu gerdanında nefeslenebilirim gibi geliyor. Bunu benden mahrum etme." Daha fazlasını isterken bunun mümkünatı yoktu.
Onun sıcaklığını istiyordum, ellerim üstünü soyarken istediğime de ulaşmıştım. Geniş omuzları, kaslı göğsü sanki yeteri kadar onunla olmak istemiyormuşum gibi aklımı başımdan alıyordu. Yağdan gram eser bırakmadığı üst bedeni bir sanatçının elleriyle oyduğu heykele benziyordu.
Yaraları vardı hatta en son bıraktığım yaranın da izi vardı. Eski askerdi ve şimdi amirlik görevini yapıyordu. Bu yaralar onunla gurur duymamı sağlıyordu. Zamanımda benim yaralarımla yaşantıma hayran olan adamın yaralarına hayrandım.
Altımda kıvranan bedenine elimden geldikçe yön vererek kanepeye yatırdım. Artık uzattığı bacaklarıyla altımda oturmak yerine yatıyordu. "Öpmelere doyamasam da dahasını istiyorum Fırat. " Elleri pantolonumun düğmesini çoktan aşıp içime sızmıştı.
Çoktan cehennem ateşi olan vajinam onun soğuk elleriyle atmaya başlamıştı. "Sırılsıklamsın tek öpmemle bu kadarsan kendini bana bırakmalısın marijuana." Ama dediğini yapmadım içime sızan elinden tutup olduğu yerden çektim. üstünden kısa süreli kalkıp çırılçıplak olana kadar soyundum.
Gözüme çarpan pantolonunda ki çıkıntıyla kaşımı kaldırdım. "Senin benden bir farkın yok gibi amirim." Ellerim onu da esaretinden kurtarırken hiç zorlanmamıştı. Bana yardımcı olmak yerine sadece bedenimi izlemesiyle gülümsedim. "Manzaran güzel galiba."
"Deniz, gökyüzü, orman... hiçbir manzara buna eş değil. Nasıl olduğunu anlatamam." Oldukça abartıyordu. Bedenim asla ideal bir fizikte değildi. Ya da tüysüz, izsiz kusursuz değildi ama beni ben yapan izlerle de mutluydun. Aşırı kilo alıp vermekte oluşan çatlaklarımdan, ameliyat izlerimden gayet memnundum. Aslanın abarttığı kadar manzaralara değer miydi bilmiyordum ama ben artık bedenimle barışıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİJUANA +18
Teen FictionDünyaya uyuşturucunun kucağında gelen Ceylan Aydinç, yaşadığı 25 senelik ömründe ilk defa bir çıkış yolu arar. Karşısına beklenmedik bir anda sonunu getirmek için çıkan Arslan Fırat Beydemir, hayatının dönüm noktası olur. Uyuşturucu bağımlısı kadın...