57. Bölüm +18

7K 239 71
                                    

Geçen hafta final haftasıyla bölüm çakıştığı için yazamadım kusura bakmayın lütfen. 

Bir de başka bir kitabımın finalini verdim. Yazdığım ilk kitaptı ve bir sene sonunda final verdi. Bakmak isterseniz sayfamdan bulabilirisiniz. (İlaç Frekansı.)

Bölüm sınırı: 100 beğeni 50 yorum.

Keyifli okumalar. 

Masa da dönen çay karıştırma ve çatal kaşık seslerine tezat aklımdaki sesler farklıydı. Fırat gitme olayına sessiz kalsa da annesinin isteğini geri çevirip çevirmeyeceğinden emin değildim. Bunu istiyor muydum , bilmiyordum. 

Memleketine tabii ki gidebilirdi ama ayrı kaldığımız ayların etkisiyle gitmesini istemiyordum. Özellikle dün gecenin etkisiyle kollarının altında uzun uzun yatmak istiyordum. Ne kadar İzmir sınırlarında annesi olduğu sürece olmayacağını bilsem de...

"Eee kızım anlat bakalım. Annenler babanlar nasıldır?" Düşüncemi bölen sesle kahvemden bir yudum alıp bıraktım. 

"Annem sizlere ömür efendim. Babamınsa sağlığı sıhhati yerinde şükür." Hanım hanımcık olacağım diye bütün TDK'de bulunan sözcükleri kullanmaya yemin ediyorum şuan. Bu kalıplarla yürürsem iyi gelin adayı olurdum. Yani galiba. 

"Başın sağ olsun evladım. Efendim deme sen bana. İster Burçin teyze de ister abla de ister anne de. Fırat'ımın arkadaşları da benim evladımdır." Teyze kaç tane arkadaş? 

"Peki Burçin Teyze." Fırat'ın kıs kıs gülüşlerini duyarken masanın altından denk gelen ayağına geçirdim. Ağzından küfür kaçtığında o bacağının geçte olsa yaralı bacak olduğunu fark ettim. "Çok özür dilerim. Yanlışlıkla oldu, iyi misin?" 

Buruşan yüzüyle acısı belli oluyordu. "İyiyim, iyiyim. Bilirim canım yanlışlıkla olduğunu. Bilerek niye vurasın?" Madem fiziksel şiddet uygulayamıyorum gözlerimle etki edeceğimi düşünüp kızgınca baktım. 

"Sen tek başına nasıl bu yaralarınla baş edeceksin oğlum. Daha oturduğun yerden canın acıyor." Fırat'ın muzurluk dolu bakışlarında bir kırıklık geçti. Burçin teyze yaraları, yıllardır görev yapmış adamın ilk yarası gibi görüyordu. "Gel gidelim kal iki hafta, hatta yıllık izin de kullanırsın." 

İki hafta nasıl geçer diye düşünürken bir de attırıyordu. "Annem iyiyim ben. Hem benim İzmir de tek kurulu düzenim işim mi? Ki işim bile olsa operasyona gidemesem de oturduğum yerde açılmış davlara bakmam lazım. Öyle estiğim gibi gelemeyeceğimi biliyorsun." İçime su serpildi desem şuan abartmış olmam. 

"Kaç yıl böyle sürecek Fırat. Okuyup gittin, gidiş o gidiş. Tamam geliyorsun arada ama tadına doyamıyoruz ki oğlum." 

"Biliyorum anne ama elimden bir şey gelmez. Biliyorsun işte işimi. İstediğin kadar gel kal, elimden geldikçe de ben gelirim." İkilinin konuşmasını dinlerken gözüm saate takıldı. Mesai saatime kırk beş dakika olduğunu gördüğümde kahvemi kafama dikip bitirdim. 

"Ben artık kalkayım. Şirkete geçmem lazım. Tanıştığıma çok memnun oldum Burçin teyze. Bir gün sizi evde ağırlamak isterim." Peki babam bunu ister miydi? Önce  bir Fırat'ı sevdirmem lazımdı galiba. 

"Tabii kızım, Fıratım iyi olsun geliriz."

"Ben seni işe bırakıyım." Bu adam ya robottu ya da şaka yapıyordu. Az önce ayağına dokunduğumda oturup ağlamadığı kalmıştı. 

"Saçmalama Fırat, taksiye atlar giderim. O bacağınla araba kullanmayı bile deneme istersen." Annesi de onaylamaz bakışlarını Fırat'a atsa da oturduğu yerden kalktı. 

MARİJUANA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin