22. Bölüm

5.8K 250 10
                                    

***

02.06.2022

"Ceylan bir ses ver bari güzelim. Konuşmamız lazım o adamları bulmam lazım. Sikiyim hiçbir iz yok." Taner'in bugün sayısız isteklerinin ardı arkası kesilmiyordu. "Sakin olmaya çalışıyorum sabrımı sınıyorsun. Tamam şoktasın ama en azından bilgi vermek için konuş."

"Taner rahat bırak kızı. Günlerdir onların elinde. Düğününde gelinliği ile kaçırıldı üstüne üstlük neler yaşadı kim bilir. Biraz zaman ver." Bu da ilk katilim Selçuk itinin sesiydi. Belki de ilk defa bu kadar düşünceli konuşuyordu.

Boş gözlerle duvarı izlemeye devam ettim. Sanki şok geçirmiş ve kendine gelememiş gibi tek yaptığım duvarı izlemekti. Bu izlenimi vermek benim için kolay olmuştu ama inandırmanın bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. 

Aslında planım tam olarak buydu. Sessiz ve şokta olduğum müddetçe daha rahat olacağımı düşünüyordum. Sınıftaki sessiz çocuğun her şeyin bilmesi gibiydi bu, kimsenin dikkatini çekmezdi ama herkes yanında rahat olurdu ve dökülürdü. Tabii ki yanımda dökülmelerini beklemiyordum ama onca şeyden sonra eski Ceylanı görmeleri de absürt olurdu. 

"Tamam rahat bırakıyorum ama abi konuşması lazım. Benim dostum kim düşmanım kim öğrenmem lazım. Karımı düğünümden kaçırdılar beni de anla." Normal bir karaktere sahip bir adam olsaydı şuan onu anlayıp acırdım ama bana yaptıkları üstüne Efsuna yaptıklarını da öğrendikten sonra işkencelerle son nefesini veriyor olsa acımazdım. 

"Doktor geldi bırak kontrol etsin." Hala üstümde bulunan dinleme cihazlarını ve kulaklığı görmemeleri lazımdı.

"Çıkın. Doktor istemiyorum." Ağlamaklı çıkarmaya zorladığım sesimle beraber adeta bağırdım. Yatakta yatarken kafama kadar örtüyü çektim. "Rahat bırakın beni." Doktorun bir şeyleri fark etmesi benim sonum olurdu ki daha hiçbir şey yapmamıştım. 

"Tamam çıkıyoruz. Yarına kadar dinlen Ceylan. Yarın bu kadar sabırlı olmayacağımı da bil." Dedi ve odayı terk etti. Attığı tehditlerin boş olmadığını biliyordum evet Taner asla sabırlı bir insan değildi. Kaç gündür ortada olmayan , başına neler geldiğini bilmediği kız için bile sabırlı değildi. İnsanlık namına gram duygusu yoktu.

Odanın boşaldığını fark ettiğim an örtünün altından çıktım. Terden yüzüm yanıyordu. Terin tuzlu yapısı yüzümdeki yaralar sızlamaya başlamıştı. Oturduğum yerden doğrulup verilen araçların varlığını kontrol ettim. Ardından hızlıca verilen kolyeyi taktım. Şuan başlatmamın bir anlamı yoktu. 

Emniyetten çıkıp arabaya bindikten sonra gözlerim bağlanmıştı. Ardından paranın bankaya yattığı haberini alır almaz Taner'e atılan konuma gidip beni bırakmışlardı. Orada yarım saat Taner'i beklemem ayrı bir ironiydi. Gözlerimin bağlı olması bir tık korkutsa da yenilmeden Taner gelmişti.

Yine burada onların elinde onlar dostu olarak yaşıyordum oysaki ben Arslan Fıratın ortağı olmaya bayılmıştım. Emniyetten çıkmadan önce son sözlerini ve son bakışını görmüştüm veda etmiştik ama o an bir kez daha veda etmek istemiştim. Kalbim onun vedalarına bağımlı olmaya başlamıştı. 

Kaldığım odayı terk eden güneş ışığıyla bu günün bittiğini anladım. Elimde kısıtlı vakit vardı ve ben hiçbirini heba etmeye niyetli değildim. Bir an önce ne kadar bilgi varsa savcıya aktarıp siktirip gitmek istiyordum. Tabi arkamda kalanları layık oldukları yerlere sokarak. 

İlk planda yapılan hataları göz önünde bulundurarak hareket edecektim. İlk kural bana bir haber gelmeden burayı terk etmeyecektim. İkici kural Arslan Fırata haber etmeden arkasından iş çevirmeyecektim ve üçüncü ve en önemli kural bu oyun bozulmadan açığa çıkmayacaktım. 

MARİJUANA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin