56. Bölüm

3.1K 227 100
                                    

Merhabalar...

Final bölüm sayısını belirledikten sonra ilk bölümüm. Daha çok var ama baktığım zaman yazılacak da bir çok şey var. 

Kısaca ne az ne de çok bölümümüz kaldı :) 

Umarım kitabı bozmadan ilerler ve sonuca bağlarım ve her şeyin sonun kitaba verdiğim emeğe değer. Uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum. 

Sınır: 100 beğeni 50 yorum. 

Keyifli okumalar...

Boğazımda hissettiğim eller, kalbime saplanan kurşun...

Fırat'ın vücudunun neresine denk geldiğinden bir haber olduğum kurşun kalbimdeydi. İlk defa canımı yakan Fıratken suçu yoktu. İlk defa kalbim bu kadar hıncahınç kahroluyordu. 

Adını çığırdığım çığlığım hala kulağımdaydı. Ne ara yerden doğrulduğumu ve evden çıktığımı bilmiyordum. Savcıdan haber alamıyordum, o da onun yanında değildi. 

Uzaktan izlediği operasyondan tek bildiği Fırat'ın vurulmuş olması ve hastaneye kaldırılmasıydı. Sonra dediği tek şey ortalığın mahşer alanına dönüp operasyonun son dakika sekteye uğramasıydı. En gereksiz bilgi ise ne olursa olsun operasyon başarıyla sonuçlanmıştı. 

Fırat'ın canının yanmasından sonrası benim için yoktu. İsterlerse senelerce o operasyona mağlup gelebilirdik ama hiçbir şey o kurşunun Fırat'a gelmesinden değerli değildi. 

Haber alınamayan Fırat'a ulaşmak için bana denileni yapıp polis memurunu bekliyordum. Ağlamıyordum. Ne kadar üzülsem de ağlayamıyordum. İçimde bir yer kaybettin diye kendini yerken bile ağlayamıyordum. 

Oysa ki Fırat'ın attığı son mesaj da nefes almam yazıyordu ama ben onu bile yapamıyordum. 

Sağ kolumu elini koyup destek vermek için duran Efsunun sesiyle gözümü dikip daldığım yerden ayrıldım. "Ceylan lütfen bir şey söyle." 

"Haber var mı?" Başını olumsuzca salladı. O zaman benim de konuşmak için bir sebebim yoktu. Kötü habere ağlar, yıkardım kendimi ya da iyi haberle koşa koşa ona giderdim. 

Bulunduğum arafta adım atamama sebep olan buydu, belirsizlik. "Polis arabası seni bekliyor aşağıda." Sırtımda zaten bulunan ceketle hiçbir şeyimi almadan ayaklandım. 

Arka da duyduğum Yeşimin evde kalacağı ve Efsunun yanımda geleceğine bile kulak asmadım. Tek kulaklarımda kalan haber geldiğinden beri Yazgının her zamanki çığlık çığlığa ağlamalarının dışında acı çeker gibi göz yaşı dökmesiydi. 

O da mı hissetmişti? Bebekler sezerdi ama o acı sesin nedeni verdiğimiz kayıp mıydı? 

Aşağı indiğimde bekleyen ekip arabasına yöneldim. Bizi bekleyen polis dikildiği yerden yanımıza adımladı. "Ceylan hanım sadece sizin gelmeniz uygun olur."

"Onu yalnız bırakamam. Benim de gelmem lazım." Efsunun inkar dolu kelimeleri polisin pek düşüncesini değiştirmemişti. 

"Efsun sadece gitmek istiyorum. Haber alınca gelirsiniz, lütfen." 

"Direkt bize ulaş, yalnız kalamayacaksın haber gelmese de yanına geleceğim." Minnetle bakıp polis aracına geçtim. 

Hızlı davranın memur aracı çalıştırıp evin önünü terk etti. Akıp giden yol boyu hızını bile düşürmedi. 

Elimde sımsıkı tuttuğum telefonum titrediğinde arayana baktım. İki saniye süren umut bulutları gördüğüm savcı yazısıyla dağıldı. "Haber var de bana." 

MARİJUANA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin