Ermişler ve Günahkarlar

62 5 0
                                    

Bizler inandıklarımızla sıkı sıkıya yaşarız.Tanrı bizi korur , yol gösterir, en kötü zamanımızda bir kuş uçurur ruhumuza bir kanat çırpınışıyla umutlar serpilir yüreğimize, kötü olduğunu düşündüğümüz yollarda taş çıkarır önümüze, işaretler yollar çok sonradan algıladığımız.Sever bizi ,değer verir. Biz inanırız ve en çok Ona inanırız, geceleyin dualarla yatar,korktuğumuzda gözümüzü kapatır, ona sığınırız.
İçimizde hep bir yardım sesi vardır."Ne olur "ile başlayan , korunmayı bekleriz üstün güç tarafından . İster inanın, ister inanmayın çok korktuğunuzda ,
çaresiz kaldığınızda o çok yukarıdan atanlar bile bir anda sığınıverirler,
içindekilerine ki
bunda bir sorun yoktur.
Çünkü bu diyaloğun içinde üçüncü şahıs yoktur.Sen ve inandığınla baş başasındır.Hayatımızda tehlikeli olan , araya girenlerdir, yol göstereyim derken hedef gösterenlerdir.Bütün ayrıntıları bilirler , bütün günah ve sevaplar kitap kitap yazılır. Peşinden gidenler bir süre sonra kime inandıklarını unuturlar hayatları bir yasaklar çemberi içinde geçer. Aracı , inandığınızın önüne geçer bir bakmışsın aracının hayatı , yaptıkları , senin taptıkların olmuş. İşte o zaman "ermisler ve günahlarlar "ortaya çıkar.
İnsanlığın tarih boyunca elindeki en büyük kozu bu olmuştur . Herkesin zayıf noktasıdır. İnanmak! Cahiller ordusuyla nesiller değiştirilmiş ama bu cahiller ordusu hiçbir yüzyılda değişmemiştir. Körü körüne inanç , artık inancının değil! Başkasının hayatı , onun değerleri senin savaşın olmuş, ayrımlaştırarak ,
cezalandırarak,
taşlayarak sindirdiklerinle kime hizmet edersin bilinmez !Tanrı'nın yarattığını söylediğin canları alırken , ideolojinle çelişir .Kendi kafandaki dünyayı yaratmak için günahlara bulanırsın. İnancın düşmanı akıl yoksunluğudur.
Başkalarının aklıyla yaşayanlar tüm topluma zarar verir.
Toyan için inandığı çok kutsaldı.Kuçücükken yalnızlığın içine dolanmış, korkuyla çevresindekilerin nedenlerini bulmaya çalışırken , O onun kulağına ne yapması gerektiğini fısıldardı.Onunla konuştuğunu düşünür, kendini özel hissederdi.Okulda öğretilen din, onu günah ve sevaplar çıkmazına sokmuştu.Her yaptığı yanlışta günlerce süren dualar ve affedilmek için Tanrı'ya verdiği sözler içinde bulurdu kendini.Elinde tek sahip olduğu O'ydu.Onu da kaybetmekten çok korkuyordu.Valen ile tanışıp yaptığı bir düzine hatalardan sonra artık kurtarılamaz bir günahkar olduğuna inanmıştı.Kendini toplumun rezil , yüz karası ilan etmişti.Tanrı'nın ona yüz çevirdiğine inanmış,Tanrı suskunluğa bürünmüştü.
Halbuki susan kendisiydi.
Yaşadığı her kötü olayda hakkettiğini düşünmeye başlamıştı.Yediği dayaklarda , kaçırılma da tecavüzler de.Bunların başına bilerek geldiğini düşünüp , Tanrı tarafindan cezalandırıldığına inanmıştı.İşte bu yüzden isyan edememiş, karşısındakini suçlu görememişti.En büyük günahkar oydu .Ergenlikte yaşadığı büyük şokta bunu kanıtlamıştı.O Tanrı tarafından lanetlenmişti.Normal bir insan gibi yaşamayı seçmediği için karşısına çıkacak bütün uğursuzluklari kabullenecek günahlarının cezasını susarak çekecekti.

***
Dui eliyle masanın aynı yerine vurup duruyordu.Aklındaki problemleri birer birer çözüyorlardı.Her geçen gün müşteri sayısı çoğalıyordu. Ama Dui hiç rahatlamıyordu.
Elindekilerini devamlı kenara ayırıyor yatırım yapıyordu. .Hep kötü günü yaşayacakmış gibi plan yapıyordu. Berdia'yı kaybettikten sonra Toyan'ın babası ile yaşadıkları onu çok korkutmuş.Hala da korkuyordu.Bu sahip olduklarını ne zorluklarla kazanmıştı. Kaybedemezdi! Onun içinde hep daha fazla kazanmalıydı .Toyan'ı bırakmaya cesaret edemezdi ama ola ki bir terslikte kenarda birikmiş parası olmalıydı.Tabi ki Cunna'ya da çok iyi bir gelecek sağlamalıydı.Müdüre Hanım'ın dedikleri doğru çıkmıştı.Gerçekten Cunna'nın pek çok alanda yeteneği normal düzeyin üstünde çıkmıştı.IQ sü yaşının çok üzerinde çıkmıstı.Melinda üstün yetenekli çocukların eğitiminin verildiği bir kaç yer bulmuş, aralarından bize en uygunuyla haftada iki gün ile başlayarak çalışmalara başlanmıştı.Ama çocuğunun üstün yeteneği olması yetmiyordu.Senin de çocuğunun bu vasıflarını ortaya çıkarmak için bu kuruluşlara büyük meblağda para dökmen gerekiyordu.Bu Dui'yi mutlu etmesine rağmen , üzerine çok büyük bir sorumluluk bindirmişti.Ayrıca Melinda gerçekten çok yoruluyordu.Kendi evi , işi ve Cunna arasında. Ev ofis çalıştığı için çok sorun değildi ama gelecekte bebeği olduğunda işler değişecekti.Şimdi her ne kadar her şeyi çok mükemmel yapsa da mutlaka onunda tıkanacağı bir dönem olacaktı.Hayatlarına bir bakıcı bir şekilde girecekti. Ama kime güvenebilirdi?
Melinda bir bakıcıyı kafasından geçirdiğini bilse çok öfkelenirdi.Aynı zamanda ona Toyan ile iletişimini de tam anlatmamıştı , anlatamamıştı.
Sonuçta çok da büyük bir değişiklik yaşamıyordu.Sadece evde bir ev arkadaşı varmış gibi düşünüp her şeyi normalleştiriyordu.İşte kafasında bunlar dolaşıp duruyordu.Tabi ki bir de annesi vardı.Uzun süredir annesiyle görüşmemişti.Eli hiç düşünmeden ezbere telefonuna gitti
-Alo ,anne
-Oğlum, nasılsın ?
-İyiyim anne , sen nasılsın?
-Aman yaşlılık işte oğlum hastalıklarla uğraşıyorum, şu aralar yine ağrılar azdı onun dışında dernekteyim çoğunluk.

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin