Sonbahar mevsimi , insanın içinde biraz hüzün bırakır. Bir bakmışız ki sona gelmişiz ,
baharın, yazın sonuna .Tek başına bir mevsim değil de bir geçiştir sanki bizi yazın keyfinden koparıp, gelecek olan soğuğa ve hayatımızdaki zorluklara hazırlayan .
Güneşin sıcağı artık ısıtmaz içimizi . Son çırpınışlarla koparız yeşilden maviden. Yerini hayatımızda sarılara , kahverengilere bırakırız.Yapraklar dökülür içimizde ta uçuşur hayaller ülkelerimize.Hayatımızda göç mevsimidir.Umutlarımız , sevdalarımıza sarılıp kanat çırparak uzaklaşır maviliklerde.Gözümüzü gönlümüzü yavaştan kapatır.Kabuklarımıza gireriz.Gözlerimizde yeni parıltılar bulmak icin bekleriz bir sonraki baharları.Bu sonbahar, kışı aratmıyordu.Neye kızdıysa
artık bütün öfkesini sert rüzgarlarla bizden çıkarıyordu.Bu evde yaşayacağım ikinci mevsim olacaktı. Yaz mevsimi iyi geçmisti.İçindeki sıcaklığı bana da yansıtmış, hayatıma yeni insanlar katmıştı.İlk kez umut, adı gibi inandırmıştı beni olacaklara. Şimdi terasımdan yavaşça uzaklaşacak,sadece penceremde vakit geçirecek gibiydim.Oysa terasım beni hayallarimle birleştiren bir köprü gibiydi.Her gün saatlerce orada durup gökyüzünü izlesem,etrafa baksam, çiçeklerimi koklasam yine sıkılmazdım.Gökyüzünün maviliği beni sakinleştirir,içimi huzurla doldururdu.Çünkü burada kendimi özgür hissediyordum.Sadece benim alanımdı.Bütün korkularım,kortuklarım dışarıda kalıyordu.Bundan sonra dışarı ile tek iletişimim bu küçük pencere olacaktı.En büyük manzaramda yukarıya bakınca sonsuz yıldızlarım, aşağıya bakınca da sokak lambasının loş aydınlattığı sokak manzaramdı.En cok beklediğim ansa Dui'nin sokaktan içeri girdiği an. Sadece o an için saatlerce sokağa bakabilirdim. Odam yalıtım yapıldıktan sonra çok farketmişti.Annem ise yer yatağında üşüttüğümü öne sürerek,aldığı bir yatağı bir gün kapıma dayayıverdi .
Şimdi odama bakıyorum da güzel de oldu.Her ne kadar yer yatağının keyfini vermesede kışın bu yatağa ihtiyacım olacaktı.Masam ve sandalyem geceleyin belkide en çok kullandığım yerdi.
Harıl harıl ders çalışıyordum.Tek dileğim üniversiteli olmaktı.Üniversite de arkadaşlarımla dolaştığımı, derslere girdigimi hayal ettikçe içim içime sığmıyordu.Bunlar belki başkaları için çok basit şeylerdi ama benim için bir mucizeyi gerçekleştirmekti.Yapabilecek miydim?
Çok şükür ağrılarım bitmiş , iyileşmiştim.Dui bu hafta çok yoğun çalıştı.Hiçbir gün eve erken gelemedi.Melinda geç vakitlere kadar Cunna ile kaldı.Ben de odama geçip bol bol ders çalıştım.Ne olursa olsun evde Melinda ile yakınlaşamıyorduk.
Çünkü ben de o da soğuk insanlardık.Ve Melinda bana yakınlaşmama konusunda kararlıydı.Sadece kararına saygı duyuyordum.Yine evle ilgili kendi görevlerimi yerine getiriyordum. Annesinden ise ses yoktu.Umarım biraz geç gelirdi .Haftasonunu düşündükçe içim daralıyordu.Hiç o partiye gitmek istemiyordum.Evet tüm gün onu göremediğim için üzülüyordum.Aynı evde olmamıza rağmen, özlem içimde en yoğun hissettiğim duyguydu.Aşağıda ondan gelen bir sesle bile özlemimi giderebiliyordum.Geç saatlere doğru geliyordu.Seryo ile birlikte geliyorlar.Seryo Melinda'yı alıp gidiyor.O da eve tek başına giriyordu.
Dui'nin ,onların arkalarından gidişlerini izlediği anlarda garip bir şekilde ağlayasım geliyordu.Orada tek başına onları yolcu ediyor.Evin kapısından içeri tek başına giriyordu.Her ne kadar karanlık olsa da , o omuzlarını düşürüşü, başını öne eğişiyle onun o anda sade yalnızlığını görüyordum.Herkesten gizlediği yalnızlığını. Dört kişilik çıktıkları yolculukta birisi gitmiş geriye tek eş kalmıştı. Birbirlerinin gözlerine baktıklarında eminim aralarında olmayanı arıyorlardı.Melinda ile Seryo'ya her baktığında kendi eksikliğini hatırlıyordur .
Kimbilir hangi hayallerle bu evi almışlardı? Ne zor geliyordur ona, beraber yaşadıkları bu evde şimdi tek başına dolanmak.Anılarını nereye saklıyordu?
Mutfakta , salonda , çocuk odasında dolanıp duran Berdia'yı nasıl anılarından silip atıyordu?İşte Dui'nin onları yolcu edip o kapıdan tek başına girişi benim kalbimi böyle parçalıyordu.Keşke sevdiğim adama zamanı geri verebilseydim.Parçalanmış hayatını tekrar düzeltebilecek bir mucize ! Ona duyduğum saf sevginin içinde kendim yoktum.Ben , onu sadece seviyordum. Duruşunu , yandan durup bakışını , sesini , yürüyüşünü, mimiklerini ,gizli yakaladığım yarım gülüşlerini ,kaşlarını çatışını , çocuğunu kucaklayışını, ellerini bana güven veren ellerini , çalışkanlığını , azmini ,sert gözüküp dışarıya gözlerinden taşan merhametini ,karısını yana yana sevişini, gizli sabrını seviyordum. Sanki o öğretmenimdi de ondan öğrenmem gereken her şeyi öğrenmeliydim. Ona hissettiğim tam olarak neydi?
Hiç yaşamadığım baba oğul duygusunun eksiğini onda mı görüyordum?
Olmasını istediğim babam gibi mi seviyordum?
Yoksa abim gibi mi ?
Bir kurtarıcıyı sever gibi mi seviyordum?
Yoksa zamanında Valen'i sever gibi mi ?
Tek bildiğim devamlı onu görmek , sesini duymak , onunla vakit geçirmek istediğimdi.Yanında belki hiç konuşmuyordum,hiç bakmıyordum ona ama olsun onun yanımda hissettiğim varlığı yetiyordu bana.
![](https://img.wattpad.com/cover/313222133-288-k661622.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm
General FictionBazen yollar hiç ummadığın şekilde kesişir.Herkesin dönüm noktaları vardır. Kimi onları farketmeden yoluna devam eder.Kimi girdiği yolda dönüşüme uğrar.Acaba hangisi bu yola devam edebilecek kadar cesur olacak ?