Yeniden Başlamak

42 5 0
                                    

Gölgelerde yaşamak, hayatın içine sızıp o ortamda olup ancak farkedilmemek.Toyan hayatı boyunca gölgelerde yaşamıştı.Okulda aynı sınıfı paylaştığı kaç kişi net olarak hatırlayabilirdi Toyanı? Babasının evinde kaç kere varlığı   farkedildi ? İşyerinde tüm birimlere sorsan  kaç kişi hatırlardı gün boyu ayak işlerini yapan çocuğun adını ?Bu evde de elbette gölgelerde yaşardı.Dui yaşadığını bile farketmezdi ,ne karşısına çıkar ,ne çocuğuna görünürdü.İğrenç sesini duyurmazdı kimseye.Bu  hayata gelirken ailesine  bile  fazlalık olarak gelmişti.Ama onun hayatında bir fazlalık olacağına yok olmayı tercih ederdi.Kalan iki buçuk yılda Dui  sesini duymayacaktı . Benim için düşündükleri basitti.Ben onu seviyordum.Ve elde etmek istiyordum.
Gerçekten bunları düşünüyor olmalıydı ki benim sesimi duymak yüzümü görmek istemiyordu.Onun icin bir tehlikeydim.Çoğu insanın kafasındaki eşcinsellik ,her gördüğünü elde eden ,arsız düşüncelerle yaşayan , onları yoldan çıkaran  günahkar yaratıklardık.Onlar  bir hetero olarak  hayatın düzenini sağlıyorlar,bizlerse düzene başkaldırıyorduk.
Onlar yaptıklarıyla en büyük aferini alıp ,bizlerse lanetli insanlar olarak dışlanırdık . Hayatta saygın bir yere sahip olmak için çok başarılı olmak zorundaydık bu bile yeterli gelmezdi.
Oysa bilmezlerdi bizlerin hayatı platonik sevdalarla doluydu.Duygularımızı saklama konusunda o kadar hünerliydik ki aşkın en ızdıraplısını yaşar, sevdiğimizi içten içe sever ,çoğu zaman kimliğimizi ölene kadar sır olarak saklardık.İlk başta biz kendimizi sevmekten vazgeçirmeye çalışırdık .
Günahlarımıza ilk taşı kendimiz atardık.Bazen en yakınımıza aşkla bakarken dostumuzu kaybetmemek adına kora dönmüş bağrımızı dağladıkça dağlardık.Toyan'ın hiçbir şeyi olmayabilirdi.
Ancak kendisini sevmeyen hatta nefret eden bir kişinin suratına bakmayacak kadar gururluydu.Aşkından ölse de Dui onun için artık bitmişti.Hele ki bütün yaşananların bir yalan olduğunu, başkasının hayali düşlenerek bir şeylerin yaşandığını öğrendikten sonra hayatındaki en büyük hakareti yiyerek yoluna devam etti.Artık o geceyle ilgili hatıralar gözüne geldiğinde
kalbine bir hançer yemiş gibi ihanete uğradığını düşünüyordu.
Günler geçti , hatta haftalar her gece başımı yastığa koyduğumda aynı görüntüleri yaşadım,aynı sözler kafamda tekrarlandı.En çok da sehpaya atılan anahtarlar canımı acıttı suratıma tükürülse anca bu kadar koyardıYerden yere fırlatılıp dövülürken, ağzına hiç yakıştıramadığım küfürler. Ben ki göz göze bile gelmeye korkardım.Sonra kendimi suçlayacak bir açık buluyordum.Keşke sarılmasaydım,keşke göğsünde uyumasaydım diyordum.Bu ellerim kırılsaydı da ona dokunmasaydım.Ben onu ilk gördüğüm anda içimde göklere çıkarmıştım,zirvedeydi,
sevdikçe  yeri daha da yükseldi.Adı gibi güvenebileceğimi düşünmüştüm. Hep ilk adımı o atmıştı.
Şimdiyse hayal kırıklığıydı yaşadığım çünkü benim sevdiğim adam karşısındakini bu kadar küçük görmez, haksızlık yapmazdı.Kendimi evden tamamen soyutladım.Onlar evden çıktıktan sonra işe gidiyordum.Her akşam ise mesai yapıyordum.İş saatlerimi değiştirmiştim.Hatta ders kitaplarımı alıp orada çalışmaya başladım.Annesinin yattığı , onun ise Cunna'yı uyuttuğu bir zamanda  sessizce eve giriyordum.Bunu da bir mesajla kendisine ilk günlerde bildirdim.Dışarılarda sürttüğümü düşünsün istemezdim.Kina teyzemle her şeyi konuştum.Anladı beni yardımcı oldu.İlk o uyarmıştı oysa beni. 'Güvenme ,yakınlaşma ' demişti.Anneme şimdilik söylememesini istedim  , söyleyecektim tabiki zamanı gelince , ama  şu anda anlatmaya hazır değildim.Hak verdi bana ,şirkette her gün mesaiye kalırsam çok dikkat çekeceğimi söyleyip güya Kina Hanım'ın başlattığı bir proje oluşturduk. Yeni çalışanlara bir kurs , seminer niteliğindeydi.Haftanın üç günü işten sonra olacaktı.İlginç bir şekilde talepte oldu.Şirketin en iyi elemanları bizlere ders veriyordu.Böylece şirkette kalma nedenim kimseye hissettirilmedi.Kina Teyzem her zaman olduğu gibi çözümünü üretmiş beni korumuştu.Zonyun Hanım'a bu dönemde iyice bağlandım.O ne derse yaptım.O kadar çok çalışıyordum ki çalıştıkça sanki  iplerimden kopuyordum .
Tecrübe edindikçe iş konusunda daha rahat oluyordum.Artık müşterilere plan anlatabiliyordum hem de gözlerinin içine bakarak.
Beğenildikçe diksiyonum daha iyi oluyordu.Ben bile bu yapabildiklerime
inanamıyordum.
Zonyun Hanım'ın arada bir yüzünde yakaladığım yandan gülümsemeleri ise doğru yolda olduğumu gösteriyordu.Sinta ile haftada bir gün Nanaların evinde çalışıyorduk.Ailesi o kadar iyiydi ki bana ve Sinta'ya kendi çocukları gibi davranıyorlardı.Özellikle babası sanki ikimizin garipliğini anlayıp bizim baba eksikligimizi sıcak davranışları ile tamamlamaya çalışıyordu.
Biz ise babamızdan göremediğimiz yakınlığı ondan görünce daha da küçülüyorduk Nana ise bir süredir voleybolda beraber oynadığımız arkadaşımızla çıkıyordu.Nana'nın çıkması ilk günler benim üzülüp kıskanmama neden olsa da ,gözlerindeki parıltıyı gördüğümde utandım. O yine benim arkadaşım olacaktı.Bu sefer  onunla konuşacak bir muhabbetimiz daha olmuştu .O sevgilisini anlatıyor ben de Sinta'ya anlattığım şekilde Dui ile olan sorunlarımı anlatıyordum.Ama hayatımdaki  tüm gerçekleri Yalom ve Faysalla buluşunca anlatıyordum.Onlarla da pazar günleri voleybolda sonra  buluşuyordum.
Yalom'un evinde buluşuyorduk.Üçümüzde koca
bir hafta ne yaşadıysak olduğu gibi anlatıyorduk.Hatta hiç konuşmayan Yalom bile anlatmaya başlıyordu.Ben ne yaptığımı anlatsamda iş duygularımı anlatmaya gelince
dilsizleşiyordum.Dui'yi görmediğim her gün içimde fırtınalar kopsada kendimi onsuzluğa mahkum ediyordum.Unutuyor muydum , hayır hatta yokluğu içimdeki aşkı daha çok alevlendiriyordu ama tek taraflı bir aşktı benim ki.
Ne zaman ona bir kerecik olsada başımı kaldırıp bakayım desem söylediği sözleri hatırlayıp başımı yerden kaldırmadan koridoru geçip hızlıca yukarı çıkıyordum.'Sen , seni sevmeyene bakamazsın diyordum.'
Geceleri odama geçince içim daha çok sıkılıyordu.Bu zamana kadar yaşadığım her şey kare kare gözümün önüne geliyordu.Babam ve Albatros Dayımın travması bitmeden Valenle tanışmıştım.O ilk önce bütün yaralarıma dokunup iyilestirmiş gibi görünsede sonradan onun bedenimde ve ruhumdan açtığı yaralar  beni onlarca yaş ileriye götürmüştü.Yaşadıklarımı içimdeki kapalı odalara kilitlediğimi düşünürken bu yaşadıklarımın etkisiyle her gece kabuslarla uyanmaya başladım.Bazen tenime değen sigara ateşinin derimi yakışını   gerçekmiş gibi hissedip çığlık atarak kalkıyordum.Bazen de ellerinin karanlıkta bedenimi yavaşça dolaşarak bana sahip olmasını çaresizce izliyordum. Bazı gecelerde babamın dayıma doğrulttugu silah ateş alıyor önümde beyni dağılıyor ve suratım onun kanına bulanıyordu.Ya da köpeğim gözümün önünde katlediliyordu. Şimdi buna yenisi ekleniyor Dui beni yerden yere vurup, hakaretlere boğuyordu suratıma her defasında anahtarlar fırlatılıp nasıl bir zavallı olduğum tekrarlanıyordu.Ter içinde nefes nefese gecenin bir yarısı uyandığımda , kimseyi uyandırmadan  elimle ağzımı tıkayıp sessizce ağlıyordum.Neden yaşadığımı bilmeden , yaşıyordum.Artık bir üniversiteyi okuyabilme düşüncesi bile mutlu etmiyordu beni.Umudum gerçekten kalmamıştı.Yaptığım hiçbir şeyden keyif almamak .Nefes almam gerektiği için alıyordum.Bir günü bitirmem gerektiği için sabah kalkıyor çok çalışıyor ve yatıp uyuyarak günü bitiriyordum. Arkadaşlarımla içten olmayan daha doğrusu içimdeki yıkılışları anlatmadan yüzeysel günlük konulardan ya da sadece karşımdakinin hayatını dinleyerek muhabbeti bitiriyordum.Annem anlıyordu mutlaka bendeki değişikliği farkediyordu ama bilmiyordu.Yediğim yemek tatsızdı, ağzıma zorlana aldığım birkaç lokma ile öğünlerde bitiyordu.Tek istediğim çok uzaklara gitmekti.Kimsenin beni tanımadığı bir dünyada tekrardan başlamak isterdim.Annemi bile bırakıp gitmek istiyordum.Ona acıdan başka hiçbir şey getirmemiştim.Bazen diyordum.Annem hiç babamı bırakıp gitmeseydi o kuşku tohumunu içine ekmeseydi nasıl bir hayatım olurdu ? Babam bana nasıl davranırdı? Nasıl bir baba oğul olurduk ? Ya da annem hiç onunla evlenmeseydi ben başka bir ailede doğsaydım,nasıl bir kişiliğim olurdu ? Valenle hiç tanışmasaydım yine eşcinsel olur muydum? Ya da babam beni bu kadar ezmeseydi?
Ben bu kadar hayattan kopuk yaşamasaydım , yine yine eşcinsel olur muydum ? İnsanoğlu ne yaşarsa yaşasın hep bir sonra gelecek olanın hayatını kurtaracağına inanıyor. Gizlice Dui'ye duyduğum hayranlığım onu o kadar gözümde yüceltmek kendimin de biraz olsun kaliteli insan olma isteği. O beni o kadar koruyup kollayınca her gün arayınca, arkadaş olmama destek olunca sarılıp koklayınca kendime sanırım bir şans verdim.Yılbaşı gecesinde bile bana 'kalbindeki ben miyim ?'diye sorunca ilk defa belkide  bu olayın platonik  olamayabileceğini düsündürmüstü.Hayatımda hatırlayabildiğim doğru dürüst hiçbir doğum günüm olmamıştı. Ama biraz içince ve o gelip doğum günümden bahsedip beni içine sığdırmak ister gibi sarılınca ona  inandım  o büyüye kapıldım evet ben de seviliyormuşum dedim.Şimdi hayal kırıklığıyla geçen günlerimi toparlamaya çalışıyordum.Olmuyordu nereden toplasam oradan dökülüyordum.Yirmi iki yaşıma sığdırdığım bu kadar yara bereyi saramıyordum.
Belki de gerçekten büyük bir günahkardım.Belki de Tanrı beni  lanetliyordu , var olan yolu seçmeyip içimde hissetiklerimi yaşadığım için  işlerim ters gidiyordu.Belki onun için cezalandırılmıştım.
Lanetliydim kendime ve çevremdekilere uğursuzluk getiriyordum.Bu zamana kadar olanlarda bunun kanıtıydı.

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin