Kapımdaki Kış

36 5 0
                                    

Bu kış , hayal kırıklıklarıyla gelip , en çok değer verdiğim kişinin davranışlarıyla beni tuz buz etmişti. Kışın soğuğu beni iliklerime kadar üşüttü her yüzüme vuran kavurucu rüzgar duygularımı da alıp alıp içime yığdı..Bembeyaz karlara gömüldü yüreğim.Beyaz ve yalnızlık birbirine dolandı,dışarıdaki dağları örten bembeyaz görüntüyle içimdeki yalnızlık geceleri birbirine eşlik etti. Ne olduğunu çözemedikçe kendi dağımdaki karlar eriyemeden, her umutsuz düşünce de daha çok buz tuttu. Ne doğan güneş eritebildi karlarımı , ne hayallerim , ne de bir tutam umudum.Soğuk ayazlarda esen rüzgara doğru yürümüşüm gibi zorlanıp savrulmuştu düşüncelerim,
duygularım günlerce haftalarca.Gözleri hiç değmedi o günlerde gözlerime, sanki doğalmış hep böyleymiş gibi.Mevsim mevsim tanımıştım oysa onu, yazın yakan sıcağında içindeki kin gibi beraber kavurmuşlardı beni.Zor girmiştim gönüllerine. Yaz sonuna doğru ne olduysa açmıştı kapılarını bana.Sonbahar mevsimi hüzün mevsimi olurmuş yalan ! Bizim en güzel mevsimimizdi.Beni koruyan kollayan ,yol gösteren öğretmenim gibiydi ,sırtımı dayandığımı hissettim ilk defa birine .Sevgi tomucuklarının çoğaldığı mevsimde içimde kalır , kendimce eylerim kendimi derken , ilk dokunan o olmamış mıydı ? İlk saran ilk güzel güzel konuşan ? Bana acaba dedirten ? İlk defa onun da seviyor olabileceğini düşündürten geceden sonra bir günde nasıl kışı yaşamıştı yüreğim.Sadece kendime kalacak dediğim sevdam beni yerden yere vurmustu.Öyle olmuyormuş , aşk gelince kapılarını zorluyor , hep daha fazlasını istiyormuş .
Günlerin , haftalarla birleştiği zamanlarda yapayalnız bırakıldım.Bıçak gibi kesip attı beni hayatından. İçimi burkan , beni sevmekten korkan birisinin bütün bağlarını bir anda koparmasıydı. Sevilmemesi gereken biri olma gerçeği yakmıştı canımı. Bu ana kadar dua ettiklerimin tersini istemeye başladım. 'Allah'ım beni ondan uzak tut, beni rezil etme' derken şimdi devamlı görmek istemek ve bakışlarına dokunmak için yanıp tutuşmak. Ama yoktu.
Maalesef Dorsenlerde rüya gibi geçen gecenin sabahı Dui, olduğundan daha soğuk kalkmış ve benden kilometrelerce uzaklaşmıştı.Gözlerinde görmüştüm korkuyu.Evet bir yanım anlıyordu korkmasını, çekilmesini. Ama neden ümit veriyordu ki ? Ondan hiçbir talebim olmamışken o neden açmıştı kollarını? O açarken suçsuz da ben sarmalarken mi suçluydum? Bu beni daha çok çıkmazlara sokuyordu. Bir yanım hayır benimle kesinlikle ilgilenmiyor derken , bir bakıyordum ellerim ellerinin içindeydi .Neden ? İçimdeki sevgi duvarlarını ben değil o yıkmıştı şimdi cezası bana kesildi. Kendisiyle savaştığı o kadar belliydi ki bir gece öncesi dokunup , öpüp koklarken ,'yanımdan hiç ayrılma' deyip beni koynunun içine sokarken ertesi gün her şey için özür diliyordu.Ne komik ! Yaramın üzerine
tuz basmak gibiydi.İçimde varolan sızı on katına, yüz katına çıkıyordu.Dorsenlerden eve geldiğimiz gece , onun gün boyunca yüzündeki pişmanlığı görüp, pişman olunanın ben olduğumun acısıyla , yukarı çıkıp odamda saatlerce ağladım.Küsmüştüm,
kırılmıştım ona, yine biliyordum bir kere dahi
bu kırgınlığımı
dillendirmeyecektim .
Ben bile yakıştıramazken kendimi onun yanına ,onun yakıştıramamasına kızmaya hakkım yoktu !
O günden sonra Dui kendini işine daha çok verdi.Benimle itinayla görüşmemeye çalıştı.Yüzünü gördüğümde günüm aydınlanıyor ,beş dakika bile sürmeyen günlük karşılaşmalarımda ve sabah yarım saat sürmeyen seyahatimiz, benim için altın değerine dönüşüyordu .Birkaç saniye de olsa o kahveleri gözlerime değer mi diye bakıyordum ama yok bakmamaya yeminliydi.Özür dilemiş ve beni kalbinden çıkarmıştı. Hiç girebilmiş miydim , düşündüğüm manada ?Bilememek, halbuki gözler anlatır derler, bir bakış karşısındaki bakışı yakalarmış , anlarmış birbirlerine değerken ne gözle baktığını . Sadece bakışları değildi giden.Telefonlarım susmuştu.Bir anda aranmama kararı alınmıştı.Oysa benim özelimdi o on dakikalik konuşmalar.Benimle onun arasındaki özelimizdi. Bütün gün gözüm telefonda aramasını beklerken ,nefes alamayacak duruma geliyordum.İlk günlerin bırak saatleri dakikası bile geçmedi.Boğazıma oturan yumrularla elimde telefon, bir sese muhtaç kaldım Keşke alıştırmasaydın !!
Günler çoğaldıkça ümitlerimde tükendi.Silmişti beni hayatından .O kadar korkmuştu ki olacaklardan benim gibi birini sevebilme ihtimali bile bunları yaptırabilmişti.İstenmemenin acısıyla daha çok ders çalışmaya başladım, deliler gibi çalıştım yeter ki o düşmesin aklıma diye beynimin her köşesini derslere ve işe buladım.Zonyun Hanım beş verdi ben on yaptım.
Yoruldum , evde , işte her yerde o kadar yoruldum ki düşünecek halim kalmadan sızıverdim yatakta.O ise bir vebalı gibi kaçtı benden.
Kabullendim,hayallerimde bile olmayacağını bildiğim sevgimin üzerini toprakla örttüm.O konuşmadı , ben de konuşmadım, o bakmadı ben de bakmadım .Yollarımızı ayırdı.Kışın ortasında yalnızlığımla bırakılmışlığımla üşüdüm .Üstüme ne giydiysem ısınamadım.Değersizliğim bir atkı gibi boynuma dolandı. Geçecek dedim bu da geçecek. Alev içinde yanarken kora da dönüşecektim. Sevilip , sevilmemek , hayatında en değerli noktaya koyduğun şahsın ,sadece bir yanlışı olmak Hiç olmak , onun için bir hiç olduğunu bilmek... Hepsi kışın suçuydu. Acımasızdı.
Soğuktu.
Tek bildiği kalbe giden yolları engellemekti...

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin