14.Bölüm

12.8K 1.1K 353
                                    


Birden ortadan kayboldu. Şaşkınlığımın yüzüme yansımamasını dileyerek zile bastım.

Annem kapıyı açtığında endişeli bir ses tonuyla "Tatlım biraz solgun görünüyorsun. Bir şeyin mi var?" diye sordu.

Kendimi gülmemek için zor tutarken,

"Biraz mı?" diye geçirdim içimden. Bugün yaşadıklarım göz önüne alınırsa "biraz" benim için gayet iyi bir sonuçtu.

Sınıfımızdaki üç kişinin vampir olduğunu ve sevgilimin beni en yakın arkadaşımla aldattığını öğrenmiştim. Üç kere son hızda giden bir vampirin kucağında taşınmıştım. Ayrıca tehlike altındaydım. İçimdeki aptal aşığı öldürmezsem ölen ben olacaktım.

Ki bu da oldukça olası gibiydi.

"Sadece yorgunum. " dedim odama doğru çıkarken.

Ama annem pek ikna olmuşa benzmiyordu. Çünkü her gün bu bahaneyi öne sürüyordum.

Yine de sesini çıkarmadı. Odama çıktığımda ilk yaptığım şey kendimi yatağa bırakmak oldu. Kıyafetlerimi çıkarma ihtiyacı bile duymadan kendimi uykunun kollarına bıraktım ama kötü anlar rüyalarımda bile rahat bırakmıyordu beni.

Sürekli Erik'in korkunç gözleri ve Adrian'ın daha da korkunç sözleri beynimde geziniyordu.

Terler içinde uyandığımda saat gecenin bir yarısıydı.

Karanlık oda beni boğmaya başlayınca koşarcasına giderek lambayı yaktım.

Dünya basit olmaktan çıkmıştı. Ya da ben basit olmadığını yeni farketmiştim.

Merdivenlerden aşağıya doğru inerek mutfaktan biraz yiyecek ve su aldıktan sonra tekrar odama çıktım.

Gecenin sessizliği korkutucuydu.

Yaklaşık yarım saat sonra paronayaklığımdan kurutulmuş sakince krakerleri yiyordum.

Sessizce çalan müziğin de etkisiyle gözlerim kapanmaya başladı.

Son krakeri de ağzıma attıktan sonra kaseyi komodinin üzerine doğru itekledim ve suyumu da mideye indirip yorganımı çektim.

Geceleri uyanmaktan pek haz aldığım söylenemezdi. Zaten kim hoşlanırdı ki mis gibi uykusundan uyanıp korkunç halüsinasyon görmekten?

Bir saniye sanırım halüsinasyon değildi.

Penceremde bir gölge görmemle korkuyla ileri atılıp perdeyi kapattım ve dizlerimi karnıma çektim.

Gözlerimi de dizlerime gömerek karanlıktan başka hiçbir şeyi görmemeyi diledim.

Tam sakinleşmiştim ki bu sefer de kulaklarım bana ihanet etti.

O ses yeniden kulaklarımdan içeri girip ruhumu ele geçirince kafam yavaşça havaya kalktı.

"Rose, biraz korkmuş görünüyorsun. Neyin var? "

Mavi gözler beni delip geçerken gözlerim pencereye kaydı.

"Nasıl?"

Erik dalga geçercesine güldü.

"Nasıl mı?"

"Şaşırdığın şey bu mu Rosy? Gerçekten mi? "

Adeta duvara yapışmıştım.

O üzerime gelirken çığlık atmak istedim ama dilimi yutmuştum sanki.

"Korkma." diye fısıldadı.

Boynumu gıdıklayan nefesiyle ürperdim.

Adrian'ı istiyordum. Hiç güvenmesem de onu yanımda istiyordum. İçimden bir ses onun beni koruyabileceğini söylüyordu.

Siyah ve Mavi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin