Yatağımda uzanmış, beni uyutmaya çalışan Adrian'a tip tip bakıyordum. Arkamda dik duran yastığı yatırdıktan sonra parmaklarıyla kafama bastırdı.
"Uyumak zorundasın. Ruhu dinlendiren tek şey bu."
"Hey."
Engel olmaya çalıştım ama beni resmen yastığa gömdü.
"Kaba davranıyorsun." dedim sıkılı dişlerimin arasından.
İfadesizce bana baktı.
"Umrumda değil."
Ona belli etmesem de şaşkın ve biraz da mutluydum.
"Şimdi." dedi.
"Uyu."
"Hayır." diyerek kafamı çevirdim.
"Bana emir verme."
Aslında şu an emir verip vermemesini önemsediğim yoktu. Sadece uyumak yerine onunla biraz daha vakit geçirmek, konuşmak istiyordum.
Yüzünü yumuşattı.
"O zaman uyuyabilir misin güzel kız?"
Ses tonu alaycı olsa da bana böyle hitap etmesi içimi parçalamıştı. O kadar özlemiştim ki onu. Kalbim hızlı hızlı atmasına rağmen umursamamış gibi yaptım.
"Sen uyuyana kadar burada bekleyeceğim. Biliyorsun değil mi?" dedi kararlı bir ifadeyle.
Evet, bekle! Daha ne isterim?
Bıkkın bir hal takındım.
"Of pekala."
Bana bir süre sessizce baktıktan sonra,
"Bunu ciddiye al Rose." dedi onun o en sevdiğim sert haliyle.
"Erik senin duygularını emiyor. Bu da sende bazen karmaşalar yaratabilir. Anlıyor musun? Uyumak da ruhunu dinlendirecek tek şey."
Mesela sen beni öpsen ruhum daha çok dinlenir, diye mırıldandım.
Duymuştu.
"Çok beklersin." diye karşılık verdi.
Nasıl bu kadar ciddi kalabiliyordu bilmiyordum. Yine de bu sefer dudaklarının altında küçük bir gülümseme gördüğümden emindim. Onun da beni özlediği gibi bir düşünceye kapılmadan edemiyordum. Örtüyü neredeyse burnuma kadar kapatarak umut dolu düşüncelerimi böldü.
"Ne yapıyorsun be? Beni boğmaya mı çalışıyorsun? Nefes alamıyorum."
Ben örtüyü kaldırıp derin bir nefes alırken komik halime güldü. Dağılmış saçlarımı düzeltim ve suratımı astım.
"Abartıyorsun Rose. Sen bir vampirsin. Uyu. Sadece uyu."
Uslu kız olup gözlerimi kapattım. Arada bir göz ucuyla Adrian'a bakıyordum. Onun da gözleri kapanıyor gibiydi. Anlaşılan benim uyumam için çaba gösterirken kendisi de yorulmuştu. Fırsattan istifade yüzsüz kız halimi takındım.
"Baksana, barıştık mı?"
Gözlerini açmadan cevap verdi.
"Hayır."
Tamam, fazla kesin söylemişti ama umudumu kaybetmemiştim.
Sessizce,
"Peki." deyip tekrar gözlerimi kapattım fakat birkaç dakika geçmeden gözlerim yine Adrian'a sabitlenmişti. Ellerini birleştirmiş, boşluğa bakıyordu.
Korkakça, "Adrian." dedim. Sesim bir kedi yavrusu gibi çıkmıştı. Kafasını bıkkınca bana çevirdi.
"Efendim Rose?"
"Şey...yanımda uyur musun? Uyuyamıyorum da."
Bana tip tip baktı.
"İstersen şansını zorlama."
Dudağımı büzüp fısıldar gibi,
"Uyuyamıyorum ama." dedim. Sesim bu sefer daha kısık çıkmıştı. Dayanamayarak gözlerini devirdi ve beni sertçe duvara iterek yanıma uzandı.
"Şimdi uyu."
Zafer gülüşü yaptığımı fark edince kaşlarını çattı.
"Uyu."
Sinirlenmeye başlamıştım. Sesimi yükselttim.
" 'Uyu' dan başka bir kelime bilmez misin sen?" Beni duymamış gibi yaparak yataktan kalktı ve Julia'nın yastığını almaya yeltendi. Fakat benim yaptığım facia öylece orada duruyordu. Yastığı eline alıp soru sorar gibi bana baktı.
"Rose, sen mi yaptın bunu?"
Gözlerimi kaçırdım.
"Kız sana ne yapıyor ki? Böyle çocukça davranışlar yapmak yerine duygularını kontrol etmeyi öğren."
Gözlerimi iri iri açtım.
"Ne mi yapıyor?"
Adrian'ın onu savunup beni bir çocukmuşum gibi azarlaması sinirimi bozmuş, biraz da kalbimi kırmıştı.
"Beynime bir bıçak yemek üzereydim." dedim bağırarak. Şaşırsa da duygularını belli etmemeye çalıştığı açıktı. Tekrar yanıma uzandıktan sonra aynı kelimeyi tekrarladı.
"Sadece uyu." Gözlerimi devirerek duvara döndüm.
"Aptal şey."
Bana haksızlık ettiği düşünceleriyle sinirli ve kırgın bir halde gözlerimi kapattım.
...
Göz kapaklarımı araladığımda burnuma müthiş bir koku doldu. Adrian. Şu an Adrian'ın kolları arasında yatıyordum. Beni beklerken uyuyakalmış olmalıydı. Tanrım! Bir insan uyurken daha tatlı görünebilir mi? Tüm kırgınlığım sinirim geçmiş yerini yoğun bir özlem duygusu almıştı. Dayanamadım ve onu ne kadar özlediğimi düşünerek küçük bir buse kondurdum dudaklarına. Hemen ardından gözlerini araladığını görünce utanarak geri çekildim.
"Ne yapıyorsun Rose? " diye bağırarak yatakta doğruldu. Kıpkırmızı olmuştum.
"Sadece seni özledim." dedim yaşaran gözlerimi kırpıştırarak. Acımasızdı.
"Onu seven dudaklarla öpme beni." dedi sertçe. Duvara sindim ve kısık bir sesle kendimi açıklamaya çalıştım. Gözlerim yaşla dolmuştu.
"Saçmalama ben seni sevdim, her zaman da seni seveceğim."
Boş gözlerle bana bakınca,
"Gerçekten." diye ekledim titreyen ses tonumla. Cevap vermedi.
"Bir şeyler söyle." diye yalvardığımda gözlerini bana dikti ve beni pişman edip hiç duymak istemeyeceğim bir şey söyledi.
"Artık bir sevgilim var."
Bölüm biraz kısa ama devamı gelecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah ve Mavi (Tamamlandı)
VampireÖlümsüzlük uğruna öldüren bir katilin yeni avına karşı bir şeyler hissetmeye başlaması onu istediğini elde etmekten alıkoyabilir mi? Bir avuç güvendiği insandan başka kimsesi olmayan Rose, aslında kim olduğunu bile bilmediğini öğreniyor ve ölmekle...