40. Bölüm

7K 605 470
                                    


Güneş tamamen batmış, kumsal gecenin güzel karanlığına bürünmüştü.

Denizin küçük dalgaları sahilin kumlarına her çarptığında biraz huzurlu hissetmemi sağlasalar da içimdeki hüznü gideremiyorlardı. Zaten nasıl giderebilirlerdi ki?

Adrian'la aramızdaki bağ kopmuştu. Artık onun damgalı sevgilisi değildim. Bir daha da olamayacaktım. Vicdan azabıyla denizi seyrettiğim birkaç dakikanın sonunda canımı yakan düşüncelerimden kurtulmaya çalışarak kafamı Erik'e çevirdim. Hafif esintiyle kumral saçları uçuşuyordu.

Ben sessizce,

"Sanırım gitsek iyi olacak." deyince kaşlarını çattı ve bir bebek gibi mızmızlanmaya başladı.

"Okula mı, Hadi ama ciddi misin? O lanet okula gitmek istemiyorum."

"Tamam sen kal o zaman, görüşürüz."

Ayağa kalkarak üstümdeki kumları temizledim.

Yüzünde masum bir ifade oluştu.

"Kesinlikle hayır. Beni bu bağın karmaşasıyla yalnız bırakamazsın."

"O zaman o koca kıçını yerden kaldır."

Tek kalmayı kabul etmiyordu fakat gitmeye de pek hevesli durmuyordu.

"Kumsalı bırakıp can sıkıcı derslere dönmeye ben de pek hevesli değilim ama gitmek zorundayız."

Cümlemi tamamlar tamamlamaz tüm gücümle koşmaya başladım.

"Ayrıca sevgilimi özledim." diye ekledim koşarken. Gerçi olanlardan sonra onun da beni özlediğinden hiç emin değildim. Erik bir süre sonra bana yetişti.

"Hey, biraz yavaş unutma artık eskisi gibi değilim. Bu halimle sert çocuk Adrian'ın beni kolayca haklayacağından korkuyorum. Uuu, onu göreceğim için o kadar heyecanlıyım ki. Belki bu sefer gümüş bıçağıyla öldürür beni. Gerçi bıçağa filan gerek yok. Simsiyah gözlerini üstüme dikse yeter. O bakışlarına ölüyorum çünkü. Ha ha ha ne espriydi ama."

Erik aralıksız konuşuyor ve susmuyordu.

"Ben kusmaya başlamadan önce kapa çeneni ve koşmaya devam et. Ayrıca Adrian'a bulaşayım deme. Zaten yeterince sinirlidir. Bağırsaklarını çıkarıp sana yedirirse hiç şaşırmam doğrusu."

"Bundan o kadar da emin olma Rose. Yine de yeterince güçlüyüm. Seni hâlâ etkileyebiliyorsam..."

Gözlerimi öldürecekmiş gibi üzerine diktim.

"Saçmalamayı kes."

Tam ormana girmiştik ki bir kız gölgesi önümüzü kesti. Uzun boyluydu ve siyah bir fularla kapattığı için yüzünü göremiyordum. Harika bir fiziği, omzuna düşen sarı saçları ve simsiyah bir giyim tarzı vardı.

Fuları ağır çekimde boynuna indirerek midemi bulandıracak kadar güzel olan yüzünü açığa çıkardı.

Erik'inkine çok benzeyen bir alaycılıkla gülümseyince Erik şaşkınlıkla ve hafif titreyen sesiyle mırıldandı.

"Kayla."

Kızın teni aşırı beyazdı. İkinci ırktan olduğunu tahmin ediyordum.

"Uzun zaman oldu." dedi çok sakin bir ses tonuyla. Göz ucuyla bana baktıktan sonra, yeniden Erik'e döndü. Yiyecekmiş gibi bakıyordu.

"Evet sevgilim, uzun zaman oldu ama bu ara sana pek yaramamış gibi görünüyor."

Sevgilim mi?

Siyah ve Mavi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin