52. Bölüm

5.8K 443 96
                                    


Koridordaki kalabalığı aşarak neredeyse boş olan arka kapıya geldik. Bazıları olayın şokunu henüz atlatamamışken, bazıları da yaralılara yardım etmeye çalışıyordu. Bu karmaşada kaçtığımızı kimse görmeyecekti. Görseler bile umursayacaklarını düşünmüyordum.

Tam bahçeye çıkan kapıyı açmıştım ki Erik aniden başını telaşla başka bir yöne çevirdi. Bu kadar endişeyle nereye baktığını merak ederek ben de kafamı ağlayan kıza çevirdim. Kirlenmiş sarı saçlarının kapattığı yüzünü dizlerine gömmüş, bir köşede hıçkırıyordu.

Erik yavaş adımlarla yanına ulaştıktan sonra karşısına çömelerek sarı saçlarını geriye doğru attı ve yüzünün görünmesini sağladı.

"Serena?"

Bir bu cadı eksikti!

Altında biriken yaşların parladığı ela gözleri buğulu bir cam gibi olmuştu.

Erik kısa bir tereddütten sonra oyuncak bebeği andıran kızı kollarının arasına alırken tepki vermemeye çalıştım.

Kız ellerini Erik'in boynuna dolamasıyla daha çok ağlamaya başladı.

Bir yandan da konuşuyordu ama dedikleri anlaşılmıyordu.

"Mar...sha. O zavallı...ah. Benim arkadaşım. O öldü."

Erik kızın sırtını sıvazlayarak teselli vermeye çalışırken sesi hiç duymadığım kadar yumuşak çıkıyordu.

"Ah tatlım, çok üzgünüm. Lütfen sakin ol."

Serena ise ağlamaya devam etmekten vazgeçemiyordu.

"Onu gördüm Erik. Acı, kan her yerde ölüm vardı. Korkuyorum. Lütfen yanımdan gitme."

İçimden, oldu canım senin acılarını dindirmek için fırsat arıyorduk zaten, diye geçirirken bir yandan da sabırsızlıkla ayakkabımı yere vuruyordum.

Erik kollarını tutarak gözlerini ona sabitledi ve iyice süzdü.

"Peki sen iyi misin? Bir şeyin var mı?"

Daha fazla dayanamayarak araya girdim.

"İsterseniz sizi yalnız bırakabiliriz."

Erik bana bir "hiç yardımcı olmuyorsun" bakışı gönderince iç geçirdim.

Erik "zavallı" kızcağızın saçlarının arasına bir öpücük kondurduktan sonra tam kalkmaya hazırlanıyordu ki kız ona bir sülük gibi yapışarak gitmesini engelledi.

Beş yaşındaki bir çocuk gibi ağlıyor, yalvarıyordu.

"Lütfen gitme. Beni yalnız bırakamazsın."

Ne yapacağını şaşıran Erik durumu açıklamaya çalıştı.

"Biz...Gitmeliyiz Serena. Bu sana anlatabileceğim bir şey değil."

Yine çekirge gibi atladım.

"Anlayabileceğin bir şey de değil."

Erik'in bana bir kere daha öldürücü bakış yollamasıyla sesimi kesmeye karar verdim.

Sarışın, arkadaşını kaybetmiş ve bir bebek gibi ağlayan safinazları üzmemelisiniz.

Birkaç tatlı sözün sonunda ikna olan kız burnunu koluna sildi ve zorla da olsa bir ahtapot gibi yapıştığı Erik'i bıraktı.

Angela dişlerini sıkmış, sabırsızlıkla Erik'e bakıyordu.

"Bebek avutma seansımız bittiyse artık gidebilir miyiz?"

Siyah ve Mavi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin