Adrian rüyamı görmüş olmalıydı. İşte şimdi her şeyi anlamaya başlamıştım. Bir bulmaca çözer gibi odaklandım ve Erik'in son kelimelerini zihnimde birleştirmeye başladım.Endorfinin ve bağın anlamını artık biliyordum.
Dönüşürken Adrian'la olduğu gibi Erik ile de aramızda bir bağ oluşmuştu çünkü beni vampir yapan onun endorfin salgısıydı. Yani vücudumda Adrian'ın kanı Erik'in ise salgısı dolaşıyordu.
İnsanlık.
Bunun anlamı ise Erik'in içinde kalan insanlık parçalarıydı.
Rüyamda onun insanlığını geri kazanmasını sağlayarak ona yardım ettiğimi görmüştüm.
Her şey yerine oturmuştu.
Hızla giyinerek yukarı çıkan asansöre bindim.
Ayağımı sabırsızca yere vuruyor, ne yapacağımı düşünüyordum. Adrian'a biraz sinirliydim. Rüya ziyaretinin anlamını bildiği halde sırf kıskandığı için bana söylememişti. Onun da Damien gibi sahiplenici ve kıskanç bir yaratığa dönüşmesini istemiyordum.
Tam da tahmin ettiğim gibi onu şafak sökerken oturduğumuz yerde buldum. Elleri deri ceketinin ceplerinde siyah gözleriyle batan güneşi izliyordu.
Kararsız adımlarla yanına yaklaştım ve banka oturdum.
Geldiğimi farkettiğine emindim ama bana bakmadı bile. İlk günkü kadar soğuk duruyordu.
"Gördüğüm bir rüya için beni suçlayamazsın." dedim onun gibi manzarayı seyrederek.
Cevap vermedi. Ona karşı sinirli de olsam da sessizliği bile beni ona çekiyordu. Kollarının arasında olmak, sevgisiyle şımarmak istiyordum.
"Konuşmayacak mısın?"diye devam ettim gözlerimi ona çevirmeden.
Yine susmayı tercih etti.
Kaşlarımı çattım.
"Bana yalan söylememeliydin."
Yine cevap vermeyince,
"Şimdi de beni sessizliğinle mi cezalandırıyorsun?" diye sordum.
Dayanamamış olacak ki sessizce mırıldandı.
"Senin içindi." Cümlenin sonuna doğru sesi kısılmıştı.
"Sana zarar vermesinden korktum. Seni kaybetmekten."
"Beni kaybetmek istemiyorsan, bana yalan söyleme ve bana güven." diye yanıtladım.
Başını belli belirsiz salladı ama hiç umurunda değil gibiydi. Benimle göz teması bile kurmamıştı. İçten içe gözlerine bakmama izin vermediği için kızıyordum ona. Bir yandan da yanımda olmasına rağmen deli gibi özlüyordum. Penceredeki konuşmalarımızı, okuldaki bakışmalarımızı hatırlayıp hüzünlendim. Aramızın bozulmasından korkuyordum. Adrian kaybetmeyi asla istemeyeceğim biriydi.
Güneş tamamen batıp toplanma zili çaldığında göz ucuyla beni kontrol ederek ayağa kalktı.
Hâla aynı ciddiyetindeydi. Ellerine ilk kez dokunduğumda bile böyle üşümemiştim. Bir duvar örmüş gibiydi ve hiçbir duygusunu belli etmiyordu. Surat asarak koşar adımlarla buzdolabı sevgilime yetişip yanında yürümeye başladım. Şebeklik yaparsam belki aramız ısınırdı ama içimden gelmedi.
Bomboş hissediyordum.
O benden uzak oldukça haklı olduğu ihtimaline daha çok tutunuyordum.Belki de insanlık teorilerim doğru değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah ve Mavi (Tamamlandı)
VampireÖlümsüzlük uğruna öldüren bir katilin yeni avına karşı bir şeyler hissetmeye başlaması onu istediğini elde etmekten alıkoyabilir mi? Bir avuç güvendiği insandan başka kimsesi olmayan Rose, aslında kim olduğunu bile bilmediğini öğreniyor ve ölmekle...