"Boya badana işiniz bittiyse artık kardeşimi alabilir miyim?" Dedi Adrian gözlerini bana dikerek.
Yüzümün boyalı olduğunu hatırlayınca utanarak gülümsedim.
"Tabi ki bayım."
Adrian bana göz kırptıktan sonra bir anda ortadan kayboldular.
Tam içimde tatlı bir huzurla kapıyı arkalarından kapatıyordum ki, Angela bir anda yanımda belirip yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra bana muzip bir bakış attı.
"Senden gerçekten hoşlanıyor."
Angela'nın yeniden kaybolmasıyla kapıyı kapattım ve gülümsedim.
Ne kadar da güzel bir gündü.
Angela birkaç dokunuş, söz ve gülümsemesi ile beni kendime çevirmişti.
Damien'in sözlerini unutmuş, eski umursamaz halime dönmüştüm.
Tam merdivenlere yöneliyordum ki kapı bir kez daha çaldı.
"Ah, bu kadarı fazla!" diyerek kapıyı açmamla annemi karşımda buldum.
Önce söylediğim anlamsız sözleri anlamaya çalıştı, sonra da boyalı suratımda göz gezdirdi.
"Bugünlerde iyi olmadığını söylemiştim değil mi Rose?"
"Evet anne, hem de defalarca."
O iç geçirerek içeri girerken ben de odama çıktım ama dudaklarımın bir anda kuruduğunu ve o geçmez susuzluk hissinin bir daha geldiğini anladığımda küfrederek mutfağa doğru koşup buzdolabına yapışmam birkaç saniyemi bile almadı.
Ben üç şişe suyu bitirirken annem endişeli gözlerle bakıyordu.
Her yudum boğazımdan akıp gitse de hiçbir şekilde beni doyuramadı.
Kendime engel olamıyordum ve o his bir türlü geçmiyordu.
O kadar su içmeme rağmen susuzluğum geçmeyince delirerek yere oturdum ve saçlarımı tutup ağlamaya başladım.
Annem karşıma oturarak saçlarımı yolduğum için olsa gerek ellerimi aşağıya indirdi.
"İyi misin Rose? Çok korkuyorum. Bebeğim sana noluyor?"
"Bi-bilmiyorum." Dedim ağlamaya devam ederek.
Annem saçlarımı okşadı.
"İstersen bir duş al."
Gözyaşlarımı sildim ve yavaşça kalkarak odama çıktım.
Banyoya girdikten sonra kapıyı kilitleyip üzerimdeki kıyafetlerden kurtulmam bir dakikamı bile almamıştı.
Buz gibi su üzerimden akarak, fayansa dökülürken rengarenk oluyordu.
Vücudumda dans eden renkleri takip ettim ve öylece saatlerce suyun altında durdum.
Bazen de aniden ağlamaya başlıyor, duvarlara vuruyordum.
Ne oluyordu bana?
Neden normal kalamıyor, herkes gibi normal yaşayamıyordum?
Neden sevgilim beni en yakın arkadaşımla aldatmış, neden beni bu kadar hayal kırıklığıyla baş başa bırakmıştı?
Ve neden beni tamamen bırakmayıp hala özür dileyerek kendini hatırlatıyordu?
"Neden? Neden? Neden?" Diye bağırarak aklımdaki karmaşayı yok etmeye çalıştım ama bir türlü olmuyordu.
Sesler zihnimde yankılanıyor, anılar tüm netliğiyle kendilerini gösteriyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah ve Mavi (Tamamlandı)
VampireÖlümsüzlük uğruna öldüren bir katilin yeni avına karşı bir şeyler hissetmeye başlaması onu istediğini elde etmekten alıkoyabilir mi? Bir avuç güvendiği insandan başka kimsesi olmayan Rose, aslında kim olduğunu bile bilmediğini öğreniyor ve ölmekle...