24.Bölüm

9.8K 889 97
                                    

Uykuya çok daha az ihtiyaç duyuyordum artık.

Cumartesi günü erkenden kalktım ve Angela'yı aradım.

Yarım saate kadar beni almaya geleceğini söyledi.

Yıl sonu balosu için birlikte alışverişe çıkacaktık.

Kolsuz tişörtümü ve kot şortumu giydim.

Boynumdaki izler çoktan kapandığı için saçlarımı da tepeden toplayarak hafif bir makyaj yaptım ve aşağıya indim.

Aklım okul bitince ne yapacağımdaydı.

Ne yapacağımı bilmiyordum ama bildiğim bir şey vardı.

Annemi bırakmazdım.

Düşünceli ruh halimden kurtulmaya çalışarak çalan kapıya koştum.

Gelen Angela'ydı. Ona sarıldıktan ve askıdan çantamı alarak dışarı çıktım.

"Güzel görünüyorsun."dedim sonra onu kısaca süzerek.

Kırmızı, kolsuz bir gömlek ve bembeyaz bir şort giymişti.

Angela'yı yavaş yavaş tanımaya başlıyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu.

Mesela, gömlekleri sevdiğini öğrenmiştim, beyaz rengini.

Çılgınlık ve gülümsemek onun işiydi.

Bir insanın en yakın arkadaşını kendinden bile iyi tanıması çok güzel bir duyguydu.

Bu durumda aklıma Jessica'nın gelmemesin imkansız olduğunu biliyordum çünkü onu çok iyi tanırdım.

Ah, Hayır bir dakika. Sadece tanıdığını sanıyormuşum. Çünkü tanımış olsaydım başıma böyle bir şey gelmezdi.

Başımı boşluktan tekrar Angela'ya çevirdim.

Siyah topuzu salaştı ve bir buklesi sarkıyordu.

Gülümsedikten sonra yumruğunu hafifçe koluma vurdu.

"Sen de öyle."

Alışveriş merkezine doğru yürümeye başladık.

"Adrian ne yapıyor?" diye sordum hemen merakla.

Gülümsedi.

"Alışverişten nefret eder. Küçükken de öyleydi. Annem kıyafetleri hep ona taşıtır, o da yorulduğunu söyleyip sürekli mızmızlanırdı."

"Yani...insanken." diye ekledi aceleyle gözlerini kaçırarak.

Acaba insan olmayı özlüyor muydu?Belki de hiç vampir olmayı istememişti ama bunu sormak yerine sessiz kaldım.

"Larry ile bilardo oynuyor." dedi, konuyu geçmişe sürüklediği için olsa gerek, üzülerek.

"Larry kim?" Diye sordum hafızamı yokladıktan sonra.

"Vampir arkadaşlarınızdan biri mi?"

Gözlerini uzaklara dikti.

Dudaklarının küçük bir gülümsemeyle kıvrıldığından o kadar emindim ki...

"Evet." dedi iç çekerek.

"Adrian'ın en yakın arkadaşı. O da bizimle vampir okuluna geliyor."

Ben AVM'ye girerken muzipçe gülümseyince gülümseyerek kaşlarını çattı.

Yürürken vitrinlerden biri dikkatimi çekince Angela'ya baktım.

"Şuraya girmeye ne dersin?"

"Pekalaaa. güzel görünüyoor." Dedi Angela ellerini bir şey diler gibi çenesinin altında birleştirerek.

Yaklaşık yarım saat askıları karıştırıp, defalarca elbise denesek de hiçbiri içimize sinmeyince dışarı çıktık.

Boş boş vitrinlere bakarak gezerken birden durdum.

"Angel sen bir gün bu elbiseyi giymek için doğmuş olmalısın."

"Rose emin mi-"

Angela kafasını gösterdiğim yere çevirince sözü yarıda kesildi.

"Evet sanırım gerçekten de öyle."

Koşar adımlarla mağazaya girdik.

Angela görevliden elbisenin 36 bedenini istedi ve denemek için kabine girdi.

Ben ise kendime göre hiçbir şey bulamıyordum.

Yanağımı bir balon gibi şişirip üflerken bir kadın dikkatimi çekti. Uzaktan ayrıntılarını göremediğim bir elbise giymiş, bağırarak yakınıyordu kendi kendine.

"Bir beden daha küçük olmak için neler vermezdim!"

Sinirle kabine girdi ve kısa bir süre sonra elinde elbiseyle geri çıkıp elbiseyi görevlinin kollarına attı.

Kalçasını sallayarak mağazadan çıkarken bana çarpmayı da ihmal etmemişti.

"Amanda'nın büyümüş hali."

Ben arkasından sinirle mırıldanırken kadının çıkıştığı görevli yanıma gelip fısıldadı ve bıraktığı elbiseyi elime tutuşturdu.

"Bence bu elbise senin için dikilmiş."

Ben şaşkınlıkla gülümserken çocuk göz kırptıktan sonra çekip gitti.

Tam kolumda elbiseyle kabine girecekken Angela'nın sesiyle kafamı ona çevirdim.

"Rose?"

"Aman Tanrım!"

Tülden beyaz elbisesiyle adeta melekleri andırıyordu.

Elbise vücudunun üst kısmını sararken aşağıya doğru salaşlaşıyor, kısa boyu arkaya doğru uzuyordu ve straplez yakasında cömert bir göğüs dekoltesi vardı.

Aynadaki yansımasına bakarak tıpkı bir çocuk gibi kendi etrafında döndü.

"Bu elbiseyi alıyorumm!"

O sevinç çığlıkları atarak tekrar kabine girerken Adrian'ın neden alışverişi sevmediğini anlamış oldum.

Onun haline gülerek ben de çocuğun verdiği elbiseyi denemek için kabine girdim.

..

Ben çıkar çıkmaz Angela'nın gözleri iri iri açıldı.

"Ro-Rose bu elbiseyle balonun en güzel kızı sen olacaksın."

Ona gülümsedim ve elimi kalçama koyarak aynada kendimi inceledim.

Siyah elbise ayak bileğime kadar uzanıyordu.

Dar kesimi vücudumu sarmış, kayık yakası köprücük kemiklerimi ortaya çıkarmıştı.

Angela yanıma gelerek elbisenin arkasındaki çarpraz ipleri bağladı ve heyecanla gülümsedi.

"Adrian sana bayılacak!"

"Adrian demişken..."dedim.

"Sen kiminle gidiyorsun?"

Kıkırdayıp saçının önündeki bukleyi parmağına doladı.

"Daniel."

Elim istem dışı olarak ağzıma gitti.

"Amanda'nın sevgilisi mi?"

Başını salladı.

"Ondan çok da hoşlandığım söylenemez ama Amanda'nın suratını görmeye değer doğrusu."

"Sen sandığım kadar masum değilmişsin." Dedim şakaya vurarak.

"Ayrıca..."diye gülerek ekledi.

"Okulda en yakışıklı çocuk o."

Ben kaşlarımı çatıp,

"Emin misin?" Der gibi bakınca,

"Adrian'dan sonra tabii ki."dedi aceleyle.

Güldük ve ben elbiseyi çıkardıktan sonra yüklü bir para yükleyerek mağazadan çıktık.

Siyah ve Mavi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin