51.Bölüm

5.6K 486 58
                                    

Erik mesafesine dikkat ederek beni tutarken gerçekten kendimde değildim.

"O...nasıl?"

Sesimin titremesine engel olamıyor, içimde yükselen korkuyla karışık paniği bastıramıyordum.

"Kayla sandığın gibi biri değil." dedi Erik yutkunduktan sonra.

"O çok güçlü ve zeki. Ormanda güçsüz bir vampir olarak görünmeyi seçen de kendisiydi. Çünkü seni öldürürse intikamı çok basit olacaktı, başka bir yol bulacağını biliyordum!"

Her kelimesini zorla dinledikten sonra en sonunda dayanamayıp bağırdım.

Bağırmakla başlasa da sonlara doğru sesim çatlayarak boğuk bir çığlık haline gelmiş ve bir kalemle kara tahtanın çizilmesi gibi rahatsız edici bir tona bürünmüştü.

"Madem biliyordun, neden söylemedin seni aptal?"

Erik'e dayanamayıp bir yumruk geçirdikten sonra daha da kötü hissedip ağlamaya başladım.

"Hala onunla birliktesin öyle değil mi Erik?" diye sorarken hâlâ ağlıyordum.

Yüzü kadar kalbini de acıtan bu yumruğun etkisi bana da işlemişti sanki.

Yumruğumun acısıyla yanağını tutarak geriye doğru yalpalarken sessiz kalmayı tercih etti.

Ve bu tercihi daha da sinirlenmeme neden oldu.

"Hayır." dedi birkaç saniye sonra.

Ama ben ağzıma geleni söyleyerek bağırmaya devam ettim.

Sesimi kesen şey Angela'nın çığlığı olmuştu.

"Yeter!"

"Kardeşim kaçırıldı ve ne durumda olduğunu bilmiyoruz! Nasıl hala bunları düşünebiliyorsunuz, ha? Kavga etmek yerine onu kurtarmanın bir yolunu bulmalıyız. Çok uzun bir süredir ikiz bağımıza ulaşmaya çalışıyorum ama bir türlü olmuyor. Belki de öldü. Anlıyor musunuz? Kardeşim ölmüş olabilir!"

Utançtan yanaklarım kızarmaya başladı.

"Haklısın Angela, sadece sinirden ne yapacağımı bilemiyorum."

Birkaç dakika sonra ortalık tamamen sessizleşmiş, sadece Angela'nın eskisine nazaran daha sakin ağlayışı ve benim kesik kesik alıp verdiğim nefesler kalmıştı.

"Geri çekilmiş olmalılar." dedi Erik konuşmaya korkar gibi sessiz bir ses tonuyla.

Angela burnunu koluna sildikten sonra her şey onun suçuymuş gibi çatık kaşlarla Erik'e baktı.

"Evet, tabi ki istediğini aldılar, daha fazla durmalarının anlamı ne?"

Araya girdim.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

Bir hışımla ayağa kalktıktan sonra sırayla ikimize baktı.

"Sence birden Adrian'ın kaybolması ve savaşın da bir o kadar hızlı bir şekilde sona ermesi normal mi? Anlaşılan orduyu toplayan da yöneten de Kaylaydı. İstediğini aldı ve gitti!"

Bu kadar mantıklı nasıl düşünebiliyordu, bilmiyordum çünkü ben -olayın şokundan olsa gerek- düşünme yeteneğimi kaybetmiş gibiydim.

Parmaklarımı kirlenmiş, kandan dolayı birbirine yapışmış saçlarımın arasından geçirdikten sonra çaresiz bir ses tonuyla konuşmaya başladım.

"Peki onu nasıl bulacağız? Diyelim bulduk, nasıl alt edeceğiz?"

Angela yeniden umudunu kaybetmiş, sessizce ağlamaya başlamıştı. Bir yandan da mırıldanıyordu.

Siyah ve Mavi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin