9. BÖLÜM

152 19 44
                                    


Duyduğum şeyin şaşkınlığı bir yana, Başak'ın düşmek üzere olduğunu fark ettiğim anda kollarımla bedenini sararak, "Başak!" dedim. Zorlukla koltuğa kadar yürümesini sağladığımda, ağlamaya başlarken telefonu kulağıma koyarak "Çınar," dedim.

Çınar öfke dolu bir ses tonuyla, "Misha, Başak'ın yanında mıydın?" diye sordu, olmamı istemiyormuş gibi bir tavırla konuştu.

Bedenim öyle bir tetiklendi ki endişeyle, "Kaya... Kaya vuruldu mu?" diye sordum, sinirle aldığı nefesi tek solukta vererek, "Başak'a söyle önemli bir şey yok, birazdan holding de olacağım," diyerek kapattı telefonunu, büyük bir öfkeyle.

Telefonu diğer koltuğa fırlattıktan sonra Başak'ın önünde çökerek ellerini tutup, "Başak," dedim. Elimdeki ellerini çekip yüzü ile kapatırken, "Kaya..." diyebildi sadece. Ne diyeceğimi, nasıl teselli edeceğimi bilmediğim gibi ne tepki vereceğimi de bilmiyor bulduğunumuz durumu sorguluyordum.

Yüzündeki ellerini tutup, "Başak sakin ol lütfen, Çınar önemli bir şey olmadığını ve buraya geleceğini söyledi," dedim, başka ne söylemeliyim bilmiyorum ki.

Başak daha sesli ağlarken, ayağa kalkıp odanın kapısına kadar koşturduktan sonra kapıyı açarak, "MÜGE!" diye seslendim. Müge hızlı adımlarla buraya doğru gelirken, "Misha hanım," deyince, "Su getir, hemen!" dedim.

Yeniden Başak'ın yanına dönerek ellerini tutup, "Başak, ağlama lütfen... Lütfen." dedim, ayağa kalktı. Bir elini başına yerleştirip diğer elini beline yaslarken odanın içinde sağa sola yürümeye başladı. Müge elindeki su dolu bardakla yanımıza geldiğinde ağlayan Başak'ın yanına gidip, "Başak Hanım, iyi misiniz?" diye sordu. İkisinin yanına giderek Müge'nin elindeki bardağı alarak Başak'a uzatıp, "Su iç biraz lütfen," dedim. Başak titreyen elleriyle aldığı bardaktan bir yudum su içtiğinde bardağı Müge'nin eline tutuşturdu.

Müge üzüntüyle Başak'ın elini tutup, "Başak hanım, kötü bir şey mi oldu?" diye sorduğunda, Müge'ye bakarak, "Sen işinin başına dön." dediğim sırada Başak Müge'nin gözlerine bakarak, "Kaya vurulmuş," dedi. Ne? Müge'ye neden söyledi?

Müge şaşkınlıkla açarken gözlerini, "Ne?" diyebildi sadece. Ardından da, "Vuruldu ne demek ya? Vuruldu ne demek Başak Hanım? Durumu nasıl, iyi mi?" diye sordu. Nefesi kesilmiş bir hâldeydi. Ben görünmez miyim?

Başak'ın kolunu okşarken, "Başak, Çınar önemli bir şeyi olmadığını söyledi. Kötü bir şey olsaydı vurulduğunu sana söyleyebilir miydi? Ayrıca telefonda kurşun sıyırdı demişti." dedim.

Başak dönüp gözlerime bakarak, "Misha, benim Kaya'nın yanında olmam gerekiyor," dedi. Kollarımı Başak'a sararak onu kucakladığımda daha sesli ağlayarak kollarını belime sarınca, "Çınar gelecek birazdan, ve sende ne olduğunu öğreneceksin tamam mı? Sonra seni Kaya'nın yanına da götürür. Sakin olmalısın." dedim, büyük bir içtenlikle.

Müge dolu gözlerle Başak'ın elini tutarken, "Midyat meselesi yüzünden... Değil mi?" diye sordu.

Başak başını omzumdan kaldırırken Müge'nin yüzüne bakarak, "Olabilir, bilmiyorum Müge. Sen işinin başına git, bakanlık işini ihmal edemeyiz. Ben Çınar'ı otoparkta bekleyeceğim," dedi.

Müge başını saklarken, "Haber verin bana, merak ettirmeyin lütfen," dedikten sonra odadan çıktığında Başak bana dönerek, "Telefonum, telefonum nerede?" diye sordu.

Arkamı dönüp koltuğun üzerindeki telefonu alarak Başak'a uzattığımda Çınar'ı aradı. Birkaç saniye sonra da, "Neredesin?" diye sordu. Ardından da, "Otopark'a iniyorum, orada bekleyeceğim." dedi ve telefonu kapattı. Sonra da kapıya yöneldiği sırada, "Ben de geliyorum," dedi.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin