43. BÖLÜM

171 18 34
                                    


Bir elim telefonu tutarken diğer elim benden bağımsız bir şekilde arabanın kapısına tutunurken dizlerimin bağı çözülmüş ve kendimi arabaya yaslarken bedenimi usulca yere bırakmıştım. Telefonda gördüğüm görüntünün bana oynandığı bir akıl oyunu ya da yanılsama olmaması için dua ederken, "Kaya..." demiştim, hâlâ inanamıyor olmakla beraber. Kaya sigarasından bir duman daha çekerken, "Hayırdır, hortlak görmüş gibi bakıyorsun yüzüme." demişti, kaşlarını kaldırarak. İşte tam o an gerçekliğinden emin olurken, "Yaşıyorsun." demiştim, boğazımdaki yumruyu aşamazken.

Kaya sigarasını önündeki küllükte söndürürken, "Bir dakika, yaşıyorsun derken... Kanat?" demişti, şaşkın bakışlarıyla. Kanat da tıpkı benim gibi sırtını arabaya yaslarken yanıma çöktüğünde elimdeki telefonu alıp görüntüyü kendine çevirerek, "Sen arayınca öğrendi hayatta olduğunu." demişti, sanki bu çok normal bir şeymiş gibi.

Kaya kendine bir sigara daha yakarken, "Senin yapacağın işin amına koyayım. Oğlum ben sana Singapur'dan döndüğün gibi Misha ile konuş demedim mi?" dedi, tükürür gibi söylerken.

Kanat gözlerini devirdikten hemen sonra, "Siktir lan, sen bizim ne durumda olduğumuzu biliyor musun da akıl veriyorsun? Singapur'dan döndüğüm gibi konağa bir geldim, evi elli tane askerle ablukaya almışlar. Çınar bizimkilerin hepsini esir almış. Kapıdakilere talimat vermiş, konakta sinek uçurtmuyor ellerinden gelse sinekleri sikecekler. Damla'yı beş gündür, Başak'ı üç gündür uyutuyorlar. Gaza kendinde değil, içip içip Çınar'ın çalışma odasının kapısına dayanıyor. Her saat başı ölümün kıyısından alıyoruz adamı. Misha ya ormanda geziyor ya da Çınar'ın odasında yatıyor. Artemis'le Ecmel kiminle ilgileneceklerini, kime ilaç vereceklerini şaşırmış durumdalar. İlber'den hiç bahsetmiyorum, bilirsin o amına koyduğumun ketumunu. Ağzını açmadan oturup boş boş etrafa bakıyor." dedi, sinirlenerek konuşurken.

Ardından sözlerine devam ederken, "İnfazın ilan edildiği sabah Çınar konak da 'Karadağ İnfilak harekatı' kararı çıkartmış. Evden çıkmak yasak, ağlamak yasak, yas tutmak yasak. Ayrıca kimden çıkmış bilmiyorum ama birisi sessizlik yemini mi ne etmiş, herkeste o'na uymuş ağzını açan yok. Bunun anlamını biliyorsun, Çınar'a baş kaldırmışlar. Misha'yı yalnız yakalayamadım ki söyleyeyim, onu geçtim oturup Misha ile sohbet etmem dikkat çekerdi. Çınar demez mi, 'bu adam Kaya için kafama sıkarım diyordu şimdi oturmuş muhabbet ediyor' diye." dedi, azarlayan bir ses tonuyla.

Kaya kaşlarını çatarak, "Gurbet ile İnce piçinden bahsetmedin. Onlar nerede?" diye, sordu merakla.

Kanat kahkaha atarak, "O iki gerizekalı senin infaz haberini aldıktan sonraki gece 3 Ağustos'da zil zurna sarhoş bir hâlde konağın damına çıkıp silah çekmişler. Çınar'a küfür edip ablukada ki askerlerin ayağına falan sıkmaya çalışmışlar. Kuş vuruyorlar sanki amına koyayım! Millet acısına mı üzülsün bunların derdine mi düşsün derken ortalık karıştı." dedi, yeniden sesli bir kahkaha atarak.

Kaya da kahkaha attıktan sonra, "Beter olsun köpekler! Varlığımda değerimi bilmeyip yokluğumda ağıt yakan kimse sikimde değil, hadi bakalım!" dedi, başını kendini onaylamak ister gibi.

Tüm bu konuşmalar, Kaya'nın yaşıyor oluşu gerçek ile yalan dünya arasındaki bağımı koparmama sebep oluyor, beni bir sirkülasyonun içine çekiyordu.

Kanat telefona ters bakışlar atarak, "Amına koyayım, hangimiz bilmiyorduk değerini? Boş konuşup da canımı sıkma." dedi, tersleyerek.

Kaya sigarasından derin bir nefes alarak, "Hayırdır bebeğim, sen neden üzerine alınıyorsun? O Gurbet piçi kaç kere silah çekti bana, İnce falan... Ne çabuk unutuyorsunuz bunları?" dedi, kaşlarını kaldırarak. Kanat yine ters bakışlarla, "Eskiyi açma amına koyayım, kuduzlanıp insanları kışkırtıyorsun sonra da arkalarından konuşuyorsun." dedi, hoşnut olmadığını belirterek.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin