24. BÖLÜM

161 20 68
                                    


Bakışlarıma yerleşen hayal kırıklığının dışarıdan belli olduğuna emindim. Öyle ki Çınar ona attığım bakışlar karşısında ne diyeceğini bilemiyor gibi bakıyordu gözlerime. Oysa bende tam olarak ne diyeceğimi bilemiyordum. Gülce ne olduğunu anlamıyor gibi bakarken gözlerime başını Çınar'a çevirmiş ve, "Kim bu kadın?" diye sormuştu, ses tonundaki merakla. Çınar bakışlarını üzerimden çekmeyerek, "Neden buradasın?" demişti, sebebini bilmiyor gibi davranarak. Bakışlarımı onun üzerinden çekerek Gülce'ye baktıktan sonra, "Misha Olivia." dedim, kendimi tanıtmak istercesine. Gülce çattığı kaşları ile Çınar'a bakarken, "Proje yatırımcın değil mi, neden sabahın beşinde benim evimde?" diye, sorgulamıştı onu. Çınar Gülce'nin kolunu tutarak, "İçeriye geç Gülce," demişti. Gülce konuşmak için aralanmıştı dudaklarını fakat bir şey söylemek yerine Çınar'ı dinlerek içeriye geçtiğinde gözlerimde kalan hayal kırıklıkları ile yüzüne bakmaya devam etmiştim.

Birkaç adım atarak tam karşımda durduğunda, "Neden buradasın, Misha." demişti, az önceki sorusunu tekrarlayarak. İçime çektiğim derin nefesten sonra burukça gülümseyerek, "Arkanda bir not bırakarak yapacağın ilk şeyin bu kadının evine gelmek olacağını tahmin edemezdim." dedim, ona tiksinir gibi bakarak.

Çınar yüzüne yerleştirdiği sert bir tavırla, "Benim için değil yani, Gülce için geldin buraya." dedi, beni doğrulamak ister gibi. Hiç çekinmeden sallayarak başımı, "Evet," dedim. Kaşlarını kaldırarak, "Hangi hakla?" diye sorduğunda, yeniden gülümsedim.

Merak ettiğim o soruyu sorarak, "Gülce, sevgilin mi?" demiştim, yeşil gözlerine bakarken. Başını olumsuz anlamda sallayarak, "Hayır." dedi, kendinden emin bir şekilde. Bakışlarını süzerken, "Gecenin o saatinde beni bırakıp bu kadına geldin, neden?" diye sordum, belki de karşısında daha fazla küçülerek.

Çınar bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra gözlerime sabitleyerek, "Sabahın beşinde buraya gelecek cesaretinin olmasını geçtim, yine aynı şeyi yapıyorsun. Yine bana hesap soruyorsun." dedi, sinirli bir ses tonuyla.

"Bana bir söz vermiştin Çınar, başka bir kadın olmayacağına dair senden aldığım bir söz vardı."

Çınar başını sallayarak, "Evet, sana bir söz verdim. Bu söz tamamen sana ait olacağıma dair verdiğim bir söz değildi. Senin anlayamadığın ve anlamamakta ısrarcı olduğun şey tam olarak bu." dedi, kendini açıklamaya çalışarak.

Dolduğu hâlde ağlamamak için kırpmadığım gözlerimle bakmaya devam ederken yüzüne, "Sana ait olmak istedim ben, senin de bana ait olmanı istemek miydi benim anlamadığım?" dedim, artık nefes bile almanın güç olduğunu fark ederek.

Çınar alt dudağını ısırdıktan sonra göğüs kafesini şişirerek derin bir soluk çekmişti içine. Daha fazla tepki vermesini bekliyordum. Şimdiye kadar bağırmamış olması bile bir mucizeydi, öyle değil mi? Dilini dudaklarında gezdirdikten sonra, "Eğer daha önce biriyle yatmadığını bilmiş olsaydım, sana elimi bile sürmezdim. Bana ait olma fikrine asla izin vermezdim. Çünkü asla sana ait bir adam olamayacağımı biliyorum. Lütfen, daha fazlasına ne kendini ne de beni zorlama. Sen benim isteklerimi karşılayabilecek bir kadın değilsin. Ben de senin isteklerini karşılayamam." dedi, kibar bir şekilde beni yeniden kovmak ister gibi.

Yüzüme yerleştirdiğim yapmacık bir tebessümle, "Gülce mi karşılıyor senin isteklerini?" diye, sordum inatla.

"Seninle Gülce ile aramdaki ilişkiyi konuşmayacağım. Artık gitmelisin, Misha."

Gülümsemeye devam ederken, "Onun sana sitem etmesine kızmıyorsun. Seni görmek istediği an koşuyorsun ona. Bana seninle vakit geçiremem, soysal bir hayatın içine karışamam demiyor muydun? Ama sen... O sana kızmasın diye kahvaltı planı yapıyorsun. Dün sabah evine kahvaltı için geldiğimde başını bir an olsun bilgisayarından kaldırmayan adam da sensin, gecenin kör vaktinde Gülce'nin evine gelen de. Bence senin sorunun benim senin isteklerini karşılayamayacak olmam değil, senin ne istediğini bilmemen!" dedim, içimden geçenleri dökülerek.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin