Ellerim belimin arkasında çıkarken koridora, sorgu odasının kapısı önünde bekleyen Adnan Uyanık'ı gördüğümde başını bana çevirmesiyle göz göze gelmiştik. Müstenkif bakışlarıyla bakarken yüzüme, birkaç adım atarak yanına ulaştığımda burnunun dibine kadar girmiştim. Bakışlarımı yüzünden ayırmadan konuşurken, "Adnan Bey, nasılsınız?" diye sormuştum, sesimdeki yapmacık tonlama ile konuşurken.Adnan çekimser bir ses tonuyla, "İyiyim Amirim, siz nasılsınız?" diye sormuştu, gözlerini kaçırarak.
Biraz daha yaklaşarak nefesimi yüzüne üflerken,
"Duydum ki, istihbaratta bir hain varmış." dedim, kısık gözlerle bakarken. Adnan başını sallayarak, "Evet amirim." demişti, endişeli bir ses tonuyla.Elimi Adana'nın omzuna koyarak, "Ben kendi ekibimi biliyorum, bizden çürük yumurta çıkmaz. Zaten çıkarsa kokar, değil mi? Ve sen bilirsin, benim inanılmaz bir koku hassasiyetim var." dedim, sahte bir şekilde gülümserken.
Adnan başını kaldırıp gözlerimin içine baktığında,
"Ama neden bilmem buraya gelmeden önce Kerem Karadağ'ın bizzat kendisi, 'Adnan Uyanık'a selam söyle fazla uyanıklık yapmasın benim de canımı sıkmasın' dedi. Hiçbir şey anlamadım. Sen anladın mı?" diye sormuştum, yalancı bir merakla.Adnan korku dolu bir ses tonuyla, "Amirim, ben-..." derken konuşmasına fırsat vermeden işaret parmağımı dudaklarına bastırarak, "Sen, şimdi n'apacaksın biliyor musun? Aylardır sustuğun gibi susacaksın Adnan Uyanık! Madem bir ihanetin içindesin, eğer yanmak istemiyorsan susmaya devam edeceksin." dedim elimi dudaklarından çekerken, sert bir ses tonuyla.
Adnan korkuyla başını sallarken, "Siz nasıl isterseniz Amirim." demişti, sesi titrerken.
İşaret parmağım ile çenesine dokunup hafifçe havaya kaldırarak gözlerimin içine bakmasını sağlarken, "Şimdi gidip Çınar Atabey'in ve Kaya Bağdat'ın sorgusunu yapacağım. Ve sen bu koridordan ayrılmayacaksın. Olur da Osman Karapınar ya da herhangi birisi gelirse, bana işaret vereceksin." dedim, emir verirken.
Adnan kediye dönmüş bir şekilde pusarken karşımda, başını aşağı yukarı sallamıştı. Derin bir nefes alırken başımla Kerem'in bulunduğu odanın kapısını işaret ettiğimde Adnan kapının kolunu tutup geriye doğru açtığında adımlarımı odanın içerisine doğru attım. İçeriye girdiğim andan sonra Adnan Uyanık kapıyı kapatınca bende odanın penceresindeki kepenkleri indirip dışarıya verilen görüntüye engel oldum.
Kare şeklinde tasarlanmış odanın ortasında dikdörtgen bir masa, karşılıklı iki sandalye, sandalyelerin bir tanesinde oturan Kerem Karadağ ve tepesinde ise beyaz bir let lamba vardı. Kollarını göğsünün hemen altında bağlayıp, kızarmış gözaltlarının arkasındaki göz bebekleriyle bana bakıyordu. Benim ise üzerimde lacivert bir üniforma, yüzümde maske ve ellerimde eldiven vardı. Kerem Karadağ bakışlarını üzerimde gezdiriyordu.
Odanın kapısı tekrar açıldığında içeriye giren Adnan Uyanık bana siyah bir dosya uzatarak, "Amirim, şüphelinin zabıt doyası." demişti, bilgi vererek. Başımı sallayarak alırken elindeki dosyayı, Adnan Uyanık tekrar odadan ayrılmıştı.
Birkaç adım daha atarak masanın önüne geldikten sonra elimdeki dosyayı sert bir şekilde masaya bıraktım. Kerem umursamaz bir tavırla önce masaya indirdiğim dosyaya, sonra da gözlerimin içine baktı.
Ağzımdan çıkan robotik bir ses tonuyla, "Merhaba Çınar, ben Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Amir'i Zeynep Tufanlı... An itibariyle başlayan çapraz sorgunuzu bizzat benim yürüteceğimi bildiririm." dedim, gözlerinin içine bakarak.
Kerem bakışlarıyla beni boydan boya süzerken, "Zeynep Tufanlı..." demişti, son olarak yeniden gözlerime bakarken. Odanın kapısının açılmasıyla birlikte başımı çevirip kapıya baktığımda Adnan Uyanık, "Amirim, Pars Rizvançe istihbaratı ziyarete gelmiş. Şuanda Osman Karapınar ile birlikte buraya geliyorlar. Muhtemelen sorguyu izleyecekler." demişti, derin bir nefes almama sebep olurken. Başımı salladığımda odadan çıktı. Birkaç adım atarak odadaki kepenkleri açtıktan sonra yeniden masaya döndüm. Cebimden çıkarttığım ses kaydını masanın üzerine yerleştirerek kayıt alması için düğmeye bastım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS OYUNU
Tiểu Thuyết Chung"Tilki gibi dostun olacağına, aslan gibi düşmanın olsun." derdi, Örgüt'ün lideri Kerem Karadağ. Bir istihbaratçı ile bir teröristin aşk hikâyesidir.