98. BÖLÜM

293 14 11
                                    


Sabahın ilk ışıklarıyla İstanbul'da ki Atatürk havalimanına inmemizin ardından bizim için hazırlanan araca geçtiğimizde Tarabya'da ki Atabey Konağı'na doğru yola çıkmıştık. Kerem kollarıyla sarmalarken beni, "Yoruldun değil mi?" diye sordu, geceden beri uykusuz olduğum için.

Başımı kaldırıp yanağına bir öpücük bırakırken bitkin çıkan ses tonumla, "Biraz." demiştim, derin bir iç çekerek.

"Konağa geçer geçmez dinlenmeni istiyorum."

Başımı kaldırıp gözlerinin içine bakarken, "Birlikte dinlenmeyecek miyiz?" diye sorduğumda saçlarımı okşayarak, "Benim Tünel'e inmem gerekiyor. Oradan da Holding'e geçeceğim." demişti, açıklama yaparken.

Başımı yeniden omzuna yaslarken, "Anladım." demiştim, yorgun hâlimle konuşmaktan dahi kaçarken. Çünkü düğünümüz bittiğinde ertesi gün dinlenmek yerine konağa gelen misafirler ile geç saatlere kadar vakit geçirmiştik. Ertesi gün yani bugün yola çıkacağımız hâlde gece dinlenmemiş ve sabaha karşı uçağa binmek üzere Karadağ Konağı'ndan ayrılmıştık. Hamile olduğum için mi bilmiyorum fakat artık hareket hâlinde olmak istemiyor, saatlerce uyumanın hayalini kuruyordum.

Bir saatin sonunda Atabey Konağı'nın önüne geldiğimizde Kerem alnıma bir öpücük bırakarak, "Hadi sen bir duş al, sonra da uyu sevgilim." dediğinde bakışlarımı yüzünde dolaştırırken, "Hemen mi gideceksin?" diye sormuştum, merak içinde.

"Evet, hemen gitmem gerekiyor."

"Ama hiç dinlenmedin."

"Sevgilim, günlerdir şehir dışındayız. Birçok iş birikti, hepsiyle detaylı bir şekilde ilgilenmem gerekiyor. Merak etme, eğer yorulursam Holding'e geçtiğimde dinlenirim."

Daha fazla konuşacak hâlim kalmadığı için başımı sallayıp, "Tamam sevgilim." dediğimde, dudaklarıma yumuşak bir öpücük bırakmasıyla adamlardan birisinin kapımı açmasıyla arabadan indim. Çantamı omzuma atarak konağın giriş kapısına doğru ilerlemeye başladım. Damla, Kaya ile kahvaltı yapacağı için sonradan gelecekti. Ekibin kalanı ise havalimanındayken kendi evlerine dağılmıştı.

İçeriye girdiğimde mutfak çalışanı Gülcan Hanım, "Misha Hanım, hoşgeldiniz." deyince tebessüm ederek, "Hoşbuldum." dedikten sonra yeniden konuşmaya başlarken, "Gülcan Hanım, ben duş alacağım. Siz de bu esnada bana yiyecek bir şeyler hazırlayıp odama getirir misiniz?" diye sorduğumda, başını olumlu anlamda sallayarak mutfağa döndü.

Merdivenlerden çıkacağım sırada arkamdan, "Yenge." diye seslenen Emir'e döndüğümde iki elinde tuttuğu bavulları içeriye doğru çekerken, "İznin varsa, bunları yatak odanıza bırakayım." dediğinde, başımı salladım.

Yatak odasına geçtiğimde hemen arkamdan gelen Emir bavulları giyinme odasına kadar taşıdığında, "Teşekkür ederim." dediğim an başını eğerek, "Estağfurullah Yenge." diyerek, yatak odasından çıktı.

Çantamı berjerin üzerine bırakarak saçımdaki tokayı çözüp saçlarımı açtım. Elim ile saçlarımı karıştırdım. Sonra da üzerimdeki hırkayı çıkartıp bir kenara attım. Banyoya doğru ilerledim. Duşa kabinin sıcak suyunu açtıktan sonra üzerimdeki kıyafetlerden kurtularak suyun altına girdim. Aldığım sıcak bir duşun arkasından saçlarımı havluya sararak bornozumu giyindim. Ayna karşısına geçerek yüzüme krem sürdüm. Aynı şekilde ellerimi ve kollarımı da kremledim. Başımdaki havluyu açtım. Islak olan saçlarımı kurutup giyinme odasına geçtim. Saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. Üzerime saten siyah ve uzun olan ince askılı geceliğimi giyindim. Biraz burnum akıyordu o yüzden burun deliklerime akıntı önleyici bir sprey sıktım. Sanırım hasta olacaktım çünkü boğazım da yanıyordu.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin