Çınar'ın sözleriyle içeride oluşan sessizliğin ardından birkaç adım atarak yanına ulaştığımda, "Madem on iki saat içinde o depodan çıkamazsak öleceğimizi söylüyorsun, o zaman çalışma şartlarını kendim belirlemek istiyorum." dedim, dik başlı bir tavırla.
Çınar gözlerimdeki kararlı ifadeye bakarken, "On iki saat boyunca dilediğin şekilde çalışmakta özgürsün." dedi, beni onaylayarak.
Tıpkı onun gibi ellerimi belimin arkasında birleştirerek, "Benim çalışma alanımda alkol, sigara, müzik serbest olacak. Ve an itibariyle kendi ekibim içindeki sessizlik kuralını bozuyorum. Sizin için uygun mudur?" diye, sordum kendimden emin duruşumla.
Çınar başını sallayarak, "Uygundur Misha Hanım." dedi, alaycı bir üslupla. Tıpkı onun gibi başımı sallayarak arkamı döndükten sonra Ecmel'in gözlerine bakarak, "Gidelim," dediğimde, açık olan kapıdan geçerek koridora çıktım. Hemen yan taraftaki deponun önünde beklediğimde Servet Paksoy elindeki kart ile gelerek kapının paneline dokunduğunda kapı iki yana açılmıştı. Ardından deponun ışıklarını yakmıştı.
Ekibimle birlikte içeriye girdiğimde etrafa bakınmaya başladım. Yan taraftaki depodan biraz daha küçüktü sadece, ve tıpkı orası gibi aynı cihazlar burada da vardı. Ellerim belimde kalmaya devam ederken Ecmel'e döndüm. O sırada Servet Paksoy kapıya doğru giderek kartı yeniden panele okuttuğunda, kapıyı üzerimize kapatarak dışarıya çıkmıştı.
Ecmel'in gözlerine bakarken, "Çınar ekip lideri olarak beni görevlendirse de, ben bu görevi senin üstlenmeni isterim." dedim, sakin bir ses tonuyla.
Ecmel derin bir nefes alarak ortaya geldiğinde, "Burak." demişti, emir verici bir ses tonuyla. Ekiptekilerin arasından sıyrılarak öne çıkan Burak Şeyhanlı, "Buyrun Ecmel Bey." demişti, başını eğerek.
Ecmel birkaç saniye düşündükten sonra, "On iki saat boyunca beni asiste edeceksin. Şimdi... Öncelikle makineleri çalıştırın, fırınları ısıtın ve reçetelerdeki ilaçların ham maddesini hazırlayın. Her makinenin başına iki kişi yerleştir." dediğinde, Burak Şeyhanlı başını sallayarak arkasını döndü. Ekipteki herkese başıyla işaret verdiğinde onlar da peşlerinden ilerledi.
Orta kısımda Ecmel, Alkan, Damla, Başak, Artemis ve ben kalmıştık. Ecmel dönüp gözlerime bakarak, "Damla, sentez işini Cengiz ile birlikte sen yapacaksın." dediğinde Damla başını sallayarak, "Tamam." demişti, onu onaylayarak.
Dönüp Artemis'in gözlerine bakarak, "Damla'nın sentez yaptığı maddenin kalite kontrol ve paketlere dağıtılacak gramajlarda ki ön hazırlığı sen yapacaksın." dediğinde Artemis başını sallayarak, "Elimden geleni yaparım." demişti, derin bir nefes alarak.
Ecmel Başak'a dönerek, "Sen yarım saatte bir makinelerin ve fırınların ısılarını kontrol edeceksin. Aynı şekilde makinelere giren ham maddenin çözünebilir olduğundan emin olmalısın. Niran'ın kontrol edip onayladığı malları sen paketlyeceksin." dediğinde Başak başını sallayarak, "Tamam." demişti, emrine uyarak.
Ecmel ellerini bir kez birbirine vurarak, "Arkadaki malzeme odasında iş tulumları, koruyucu gözlük ve maskeler var. Hemen giyinin ve Burak'ın yanına gidin." dedi, hızlı bir şekilde konuşarak. Kızlar arkalarını dönerek hızlı bir şekilde deponun ortasından arkasına doğru yürümeye başladı. Ecmel, Kanat ve ben kalmıştık.
Ecmel bana dönerek gözlerimin içine bakarken, "Misha Olivia, umarım bu bencil davranışınızın bedelini canımızla ödmeyiz." demişti, sert bir şekilde.
Çekimser bakışlarla bakarken, "Amacım bencillik yapmak değildi. İkinci seviye alarmlarda yasakların olmadığını öğrenince yardıma gelmek istemiştim." dedim, kendimi açıklayarak.
![](https://img.wattpad.com/cover/349784891-288-k944593.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS OYUNU
Ficción General"Tilki gibi dostun olacağına, aslan gibi düşmanın olsun." derdi, Örgüt'ün lideri Kerem Karadağ. Bir istihbaratçı ile bir teröristin aşk hikâyesidir.