62. BÖLÜM

176 18 93
                                    


Masadaki herkesin derin bir sessizliğe çekilmesi bir yana, Damla'nın eğdiği başını havaya kaldırarak Kerem'in yeşil gözlerine bakmasıyla hepimiz nefesimizi tutmuş onlara bakıyorduk. Damla çekimser bir tavırla, "Bir doz bile değil." dediğinde Kerem dişlerini sıkarak, "Damla!" dediğinde Damla titreyen çenesiyle, "Sevkiyat hazırlığı yaparken birkaç kere dilimin ucuna sürmüştüm. Kullanmak isteseydim kullanırdım, ama yapmadım." dediğinde, Kerem sinirden gözlerini kapatmıştı.

Ardından gözlerini açarak Servet'e döndüğünde, "Efsun'un gönderdiği mailleri aç." deyince Servet başını sallayarak masanın üzerinde duran Kerem'in telefonunu eline aldı. Birkaç dakika içinde telefonu Kerem'e uzattı. Sanırım Kerem Damla'nın kan tahlillerine bakıyordu. Kısa bir bakış attıktan sonra, "Niran Yüksel." demesiyle Artemis ayağa kalkarak, "Efendim." demişti, Kerem'e bakarken.

Kerem Niran'ın gözlerine bakarak elindeki telefonu uzatınca Artemis de hızlı adımlarla gidip telefonu eline aldığında Kerem emir verici bir ses tonuyla, "Tahlillere bak." demişti, otoriter bir tavırla.

Artemis başını sallayarak telefona baktıktan kısa bir süre sonra, "Bulgularda devamlılık yok, şuan bir kan testi yaptırsan temiz çıkacak kadar az kullanmış." diyerek, telefonu yeniden Kerem'e uzatınca Kerem telefonu masaya koyarak Ecmel'in önüne itti.

Ecmel burnundaki kanamayı durdurmuş bir şekilde peçeteyi çekip masaya bıraktıktan sonra telefonu aldı eline ve ekrana baktıktan kısa bir süre sonra, "Kanında opiodid sentezli esrar bulgusu var. Yani sentez yaptıktan sonra kullanmış. Ayrıca doğru söylüyor, bir doz bile değil. Yani basit bir fırın püskürmesiyle ağzına kaçan toz gibi düşünebiliriz." deyip, telefonu yeniden Kerem'e itti.

Kerem sert bakışlarla Ecmel'e bakarken, "Bana Damla'yı savunma Ecmel Ayaz Taşkıran, senin karşında oynayabileceğin bir adam yok. Doktor olmayabilirim, fakat bu konudaki eğitimlerimi en iyi sen bilirsin. Öyle havadan nemalanıp kadar da az değil, kişisel yorumlarını kendine sakla!" demişti, sinirle.

Ecmel kaşlarını kaldırarak, "Karşında çalışanın olarak değil, bir beyin cerrahı olarak konuşuyorum." demişti, kendini savunarak.

Kerem parmağını Ecmel'e doğrultarak, "Senin hesabını daha sonra kapatacağız." dedi, tehtitvari bir tavırla.

Ardından yeniden Damla'ya dönerek, "Yazıklar olsun, sana verdiğim emeğe de gösterdiğin saygıya da sana da yazıklar olsun." demişti, öfkeyle.

Damla bir okyanusun timsali olan mavi gözlerinin önüne biriken yaşların süzülmesini engelleyemezken, "Ben iyileştim, artık bağımlı değilim. Vücuduma ne kadar doz alırsam bağımlı olabileceğimi biliyorum. Ben sadece malı kontrol etmek istedim." dedi, kendini ifade etmeye çalışırken.

Kerem Damla'nın kolunu sertçe kavrarken, "ÜRETİM DEPOSUNDA MALI KONTROL ETMESİ GEREKEN SON KİŞİ BİLE OLAMAZSIN SEN!" dediğinde, Damla'yı sertçe geriye itmişti. O an neden bilmiyorum ayağa kalktım. Kerem'in yanına giderek omzuna donurken, "Sevgilim." demiştim, sakinleştireceğime inanarak.

Kerem beni elinin tersiyle iterken, "Dokunma." demişti, soğuk sesiyle. Yüzüme yerleşen hayal kırıklığı ile bakarken ona, ayağa kalkan Kaya gelmişti yanıma. Kolunu omzuma atarak kulağıma eğilirken, "Karşındaki sevgilin değil. Şuan Tünel'in yöneticisi olarak konuşuyor, yaklaşma." dedi, açıklama yaparken. Dönüp Kaya'nın gözlerine baktım, onun da yüzünde bir hüzün vardı.

Damla ellerinin tersiyle gözyaşlarını silerken, "Bana inanmıyorsun ama ben doğruyu söylüyorum, yoksunluk hissettiğim için kullanmadım. Sentez yaptığım malzemenin kalitesine baktım, başka hiçbir amacım yoktu.
Ben sana 'artık uyuşturucu kullanmayacağım ama sizde bana iğne yapmayacaksınız uyur gezer olmak istemiyorum' dediğimde ne söyledin? Hatırlamıyor musun? 'Bana Damla Karadağ sözü verirsen iğneleri keserim' demedin mi? Ben sana bir söz verdim. Kahraman Kulakçı'nın evinden sevkiyat gecesi çaldığım 250 gram uyuşturucuyu bile kullanmadım. Korktum, senden de sana verdiğim sözden de korktum. N'olur inan bana, lütfen." demişti, çaresizce.

ŞANS OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin